YENİ DENKLEMDE TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKALARI


  • Oluşturulma Tarihi : 12.10.2015 06:55
  • Güncelleme Tarihi :
YENİ DENKLEMDE TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKALARI yazının resmi

Türkiye’nin Suriye çatışmasına yönelik politikaları, içinde bir dizi ikilemi barındırmaktadır. Bunlardan bazıları şöyle; Türkiye’nin Suriye’ye yönelik politikası barışçıl çözümden silahlı kaosa evrilen bir seyir izledi. Demokrasi ve insan hakları derken, seçici davranıp bazı grupları dışarıda bıraktı. Sığınmacılara oldukça insani ve ahlaki olan açık kapı politikası uyguladı, fakat onlara mülteci statüsünü verecek herhangi bir hukuki düzenlemeyi yapamadı. Suriye muhalefetinin bazı kanatlarını Türkiye'ye çekti, fakat onları yönetemedi. İçerde Kürt sorunu çözümü için barış süreci başlatılırken, Suriye’deki Kürt kazanımlarından rahatsız oldu. Suriye gibi karmaşık ve kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değilken, tek stratejisini Esad’ın gitmesi üzerine kurdu. Haliyle bölgede meydana gelen her türlü değişikliğin doğrudan Türkiye’nin politikalarına yansıması oldu ve olmaya devam ediyor. 

Türkiye başından beri Suriye çatışmasını Arap baharında devrilen diğer rejimlere paralel okudu ve çelişkili politikalar izledi. Olabilir, fakat başarılı olmadığı açık olan bu politikalarında ısrar etmesi, kendisini içinden çıkılamaz bir duruma sürükledi. Suriye gibi karmaşık bir bölgede, dış politika gibi çok boyutlu bir alanı alternatif politikalar ve planlar olmadan yürütmeyi düşünmek, rasyonalitenin iflasından öte bir şey değildir. Son olarak Rusya'nın müdahalesi, başından beri başarı şansı az olan bu çelişkili politikaların başarı şansını daha da azalttığını söylemek yanlış olmaz. Aslına bakılırsa bu olay 1957’de başta askeri olmak üzere, Sovyetlerden büyük yardımlar alan ve komşuları paniğe sürükleyen meşhur ‘Suriye Buhranı’nı andırmıyor değil. Fakat bu defa ABD, Rusya karşıtı bir politika konusunda pek de istekli görünmüyor. Türkiye açısından bu daha da büyük bir sorun.

Rusya’nın Esad yönetimi lehine müdahalesinin üç muhtemel sonucu olabilir. Birincisi, silahlı çatışmanın derinleşmesi ve çok daha uzun sürmesi; ikincisi, Suriye’nin Alevi, Kürt ve Sünni blokları etrafında üçe bölünmesi ve son olarak federal ve demokratik bir Suriye için siyasi ve barışçıl bir çözüm sürecinin hız kazanması. Bu üç ihtimalden hangisinin öne çıkacağı tamamıyla bölgesel ve küresel güçlerin izleyecekleri politikalara bağlıdır. Özellikle Rusya’nın istekli olması durumunda, üçüncü seçeneğin başarı şansı yüksek olacaktır. Bu üç seçeneğin de, Türkiye’nin mevcut politikaları açısından iç açıcı olmadığı görülmektedir. Oysa Türkiye’nin Rojava sendromundan kurtulması, üçüncü seçenekte ısrar etmesi ve Irak Kürdistan’ında olduğu gibi Suriye Kürdistanı (Rojava) ile yakın ilişki kurması ve bu sayede bölgede etkili olma şansını yakalaması gerekir.

Suriye’de Türkiye hariç tüm dünyanın desteklediği ve özellikle ABD ile Rusya’nın DAİŞ’e karşı mücadelede beraber çalışmak istediği tek aktör Kürtler ve Kürtlerin en örgütlü yapısı olan PYD’dir. PYD ile ideolojik farklılıklar yüzünden (ki sadece o olduğundan emin değilim) büyük bir tarihi hatada ısrar etmenin anlamı da yararı da yoktur. Karşı durarak onu etkileme şansınız yok, fakat yanında yer alıp ortak çıkarlar için yol alma şansınız olabilir. Sadece bu örnekten bile tüm dünyanın tersi bir politika izleyen ve bunda ısrar eden Türkiye’nin, politikalarını gözden geçirmesi ve revize etmesi ihtiyacı anlaşılmaktadır. Herhalde Türkiye hariç bütün dünya yanılmış olamaz. Eğer böyle ise, bu büyük bir başarı olurdu. Fakat bugüne kadar bu yönde bir işaret yok.  

Kısacası, Türkiye’nin Suriye politikaları baştan beri bir takım ikilemler içermekteydi ve zamanla bunlar arasındaki tutarsızlıklar ortaya çıktı. Olabilir, yanlış hesaplamalar mümkün fakat böyle durumlarda politikaların revize edilmesi gerekir. Bugüne kadar, bu yapılamadı fakat bugün Rusya’nın denkleme dahil olmasıyla daha rasyonel ve gerçekçi bir revizyon kaçınılmazdır. Bugüne kadar olduğu gibi, mevcut politikalarda ısrar edilirse ne olur?

Çok büyük bir ihtimalle, hükümet Suriye'de şimdiye kadar olanları bile mumla arayacak duruma düşebilir. 

YENİ DENKLEMDE TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKALARI
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen