Altıncı Koğuş


  • Oluşturulma Tarihi : 22.05.2019 06:52
  • Güncelleme Tarihi :
Altıncı Koğuş yazının resmi

“Benim hastalığım, yirmi yıl içinde bütün kasabada tek bir akıllı adam bulabilmemdir. Ama o da bir deli!”
Çehov, Rus oyun, kısa öykü yazarı. On dokuzuncu yüzyıla damgasını vuran, adıyla ekol haline gelmiş ve bugünün öykücülüğüne önayak olmuş kişilik. Yoğun, yalın ve özgün diliyle elli altmış sayfaya adeta dünyaları sığdıran, okura her satırda beyninde şimşekler çaktıran, nevi şahsına münhasır yazar. Onun öykülerinde anlam ilgisizliğine rastlamanız ihtimaller dahilinde bile değil. Usta tahlilleri, doyurucu anlatımı, anlam derinliğine sahip yerli yerinde kullanılmış cümleleri her okuyuşta damakta farklı tat bırakan türden.
Öykümüz bir taşra kasabasının bakımsız, ilgisiz, boş verilmiş akıl hastanesinde geçiyor. İlk yirmi otuz sayfada yazar bize hastaların geçmişini, dünya görüşlerini aktarıyor. Öykü, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ve onun doktoru Andrey Yefimıç arasında şekilleniyor. Andrey Yefimıç, hasret kaldığı felsefi çatışmayı muayene sırasında İvan Dmitriç’te görür. Dmitriç karakteri adeta bir başkaldırının temsilidir. Maruz kaldığı adaletsizlikten, içinde yaşamak zorunda olduğu berbat koşullardan daima şikayet eder, toplumsal bozukluklara ilgi çeker.
“Şunu sormama müsaade edin: Çocukken hiç dayak yediniz mi?”
“Hayır, ailem bedensel cezalardan nefret ederdi.”
“Benim babam ise acımadan kırbaçlardı beni. Ancak şimdi sizden konuşalım. Bütün ömrünüz boyunca kimse size parmağını değdirmedi, sizi korkutmadı, dövmedi; Bir öküz kadar sağlıklısınız. Babanızın kanatları altında büyüdünüz, onun parasıyla öğrenim gördünüz, çok beklemeden de tasası az kazancı bol işinizi kaptınız. Yaradılıştan tembel ve gevşek bir insansınız.”
Toplumun bireyi sarsan düzenine söylenecek sözdür adeta bu öykü. Andrey Yefimıç, bu toplumsal bozukluklar karşısında herkes gibidir. Kimse ses çıkarmıyorsa ben de çıkarmamalıyım anlayışıyla absürt bir durumu kanıksayan toplum gibi davranır. Doktor, zamanla Dmitriç’in muayeneye geleceği zamanı kollamaya başlar. Bu da değişimin bir simgesidir. Bu andan itibaren eski, ete süte değmeyen, kanıksamış bir doktor yoktur artık karşımızda. Tam da olaylar burada gelişmeye başlayacaktır. İçine kapıldığı felsefi yanılgıdan onu söküp koparacak olan kişi, karşısındaki sedyede oturan bir delidir! Öykünün sonlarına doğru çözülen buzlar, bizlere adeta deli atfının Rusya’nın elit aydınına yapıldığını fısıldıyor. Böylelikle deli olanların dışarıda, akıllı olanların, sorgulayanların, anlam arayanlarınsa dört duvar arasındaki hapsi okurun üzerinde derin bir iz açıyor.
Kitaplığınızın en baş köşesinde yer alacak bir yeni dünya sizi bekliyor. Dünyaya açılan kapı, bir kitabın kapağından geçer. Sevgiyle kalın.

Altıncı Koğuş
Selda Gürsu
Yazarımız Kim ?

Selda Gürsu