Bu hafta, en çok yakındığım konulardan biri olan anlam kargaşasından dem vuracağım, okurlar. Öncelikle belirtmek isterim ki: hiçbir konu hakkında genelleme yapmamayı kendime görev edinmiştim; ta ki bu tabloyla karşılaşana kadar.
Günümüz Türkiye’sinde her ne ola ki bazı kavramlar kesinlikle birbirine karıştırılıyor. Örneğin, kendisine saygılı davranılmasını istediğinden karşısındakine saygılı davranan insana “korkak” ya da “yumuşak” yaftası yapıştırılıyor. Başarılı insanlar için “şanslı” ya da “torpilli” sillesi vuruluyor; “ben demiştim” deniliyor. Gönlünce giyinen insanlar, bazı dar görüşlü kişiler tarafından “açık giyiniyor” diye eleştirilince o gönlünce giyinenler, seslerini çok güzel duyuruyorlar fakat yine o gönlünce giyinen insanlar, tesettürlü insanları yerden yere vuruyor; onlarla dalga geçiyor ve bunun fikir özgürlüğü (!) olduğunu söylüyor. Açıkçası bu tablo beni çok düşündürüyor, okurlar. Bir şeyler yerine oturmamış, o kadar açık ki bu. Gönlünce giyinmenin “medeniyet” olduğunu savunan bir topluluk var. Saygı bekliyorlar ama kendileri insanların tercihlerine saygı duymaktan aciz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki: karşısındaki insanın hayatına karışan, hayatında hak iddia eder gibi yaptıklarını sorgulayan insanlar, birer hayatsızdır. Kişi, tercihlerinde özgürdür, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bir başkasının özgürlük alanına girdiğimizde bizim söz hakkımızın olmadığını idrak etmeliyiz. Ne açık giyinmek medeniyet; ne kibar olmak yumuşaklık; ne de hakaret etmek fikir özgürlüğüdür. Bu konunun ne denli derinliğe büründüğünü görmek için herhangi bir sosyal medya platformunu, TV kanalını açmak yeterli olur diye düşünüyorum. Öyle hayrete düşüyorum ki gördüklerim karşısında, başkalarının yerine utanmaya başlıyorum bir yerden sonra. Bu eylemin tek amacı olabilir, o da yaptığımız eylemlere kılıf bulmak ve kendi egomuzu bir şekilde okşamak. Aşağılama odaklı bir eylem zaten ne kadar masum olabilir ki, bendeki de laf!
Bir yaşa geldikten sonra insan, neyi savunursa savunsun dünyada bir şeyleri değiştiremeyeceği gerçeğiyle karşılaşıyor. Evet, bu ziyadesiyle doğru ama bir insan, aynı zamanda bir dünya demektir. Bunu da unutmamak gerek...