Sanata Dair


  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2020 06:18
  • Güncelleme Tarihi :
Sanata Dair yazının resmi

Bugün, dikkat çekici eserleriyle adından söz ettiren, her bir boyutlamanın bir bireyi temsil ettiği yaratmaları geometrik bir form anlayışıyla tuvale aktaran Ömer Mirdemir’i köşeme konuk ediyorum.
Merhaba Ömer Bey, önce sizi biraz tanıyalım:
1989 Mardin doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi, resim bölümünden 2015 yılında mezun oldum. Aslında kendimi bildim bileli hep resim yaptım, sanata yönelme sürecim bayağı eskiye dayanıyor bu yüzden ama sanatın ne olduğuna dair profesyonel yaklaşımım üniversite yıllarına denk geliyor. Daha bilinçli bir şekilde sanat ögelerini kullandığım işlerim bu tarihlerde kendini gösterdi.
Sanatın hayatınızdaki önemi nedir/ onsuz bir hayat fikri kulağa nasıl geliyor?
Sanatın sadece benim değil, herkesin hayatında önemi vardır ve olmalıdır da. Sanatın benim için bir tanımlama yöntemidir. Nasıl ki bir yazar, bir konu ve duygu üzerine bir şeyler yazıyorsa biz de resmediyoruz. Sanatsız hayat elbette ki düşünemiyorum. Bu, bana elbette ki tatsız tuzsuz bir hayat gibi anlamsız gelirdi.
Sanatınızı icra ederken içinde bulunduğunuz ruh hali neyi temsil ediyor?
Geometrik formlara yönelmemin asıl temeli resim bölümünden önce fizik ve anestezi bölümlerini okumamdır. Bu alandaki sayısal temeller, bunun oluşmasında rol oynadı. Bir çalışmaya başlamadan önce aklımda sayıların uçuştuğundan emin olabilirsiniz.
Bu, doğada var olan bir şeyi resmetmeme değil de resim yapmanın temeli olan yaratıcılık temelli yeni form ve yaklaşımlara yönelmemi sağladı. Duygu ve ruh halimi, çalışmalarımda kullandığım form, ışık ve renklere yansıtmaya çalışıyorum. Bu, yeni ve bilinmeyen duygular ortaya çıkarmaktadır. Bir çiçeğe bakıp ondaki bilinen çiçek duygusunu yaşamaktansa, renk ve formlardaki daha derinlikli ve daha gizil yaklaşımların asıl sanatı oluşturduğunu düşünmekteyim.
İlk serginizin kapılarını sanatseverlere açtığınızda yaşadığınız hissiyat neydi?
İlk sergim, karma bir sergiydi. Tabii ki amatör diyebileceğimiz bir sergiydi ve iki çalışmamın satılması, yaptığın işin değerli bir şey olduğunun farkına varmamı sağlamıştı.
Eğer sanat eserlerinin dili açık olsaydı, sanat eserlerinizin hangi hislerle yaratıldığını sanatçı olmayan insanların da anlamasını ve eleştirmesini nasıl karşılardınız? Tabii ki her eserin bir anlatımı ve etkileme eşiği vardır. Bu, izleyiciyle alakalı bir durumdur. Çözümlemek için zaman ve anlamak için kendisini yetiştirmesi gerekir. Çünkü, her eser, aynı zamanda açık bir ansiklopedidir. Bazısını anlamak sadece daha çok zaman alır. Yapılan her eserde sanatçı bir konu, anlatım ve form çalışır. Sanatçı ile aynı düşüncede olmak, eserden doğru sonucu çıkarmak olarak algılanmamalıdır. Herkesin bir duygu durumu ve anlayışı vardır ve hepsi doğrudur. Eleştiri güzeldir ve yine net olmak gerekirse, izleyici bir eseri ne derece ve hangi temellerde eleştirebilir ki? Bu, sadece sanatsal temellerde olabilir. Aksi durumda eserin yansıttığı iyi veya kötü her izlenimin bir duygu durumu vardır.

Sanata Dair
Selda Gürsu
Yazarımız Kim ?

Selda Gürsu