Sayfa Yükleniyor...
Geçen haftanın ilk köşe yazısında edebi uyarlamanın ne olduğundan bahsederek yolculuğumuza başlamıştık. Bu haftada da uyarlama örneklerinden devam edelim istedim. 2016 yılı Oscar Ödül Töreninde en önemli ödül sayılan En İyi Film dalında sekiz filmden beşi roman uyarlamasıydı ve onlardan biri de Oda.
Yola sanatı eleştirmekle başlayalım dedim. Filmler ve romanlar aracılığıyla sanatı belirginleştirmekle. Zira sanatın nerede var olduğunu ve nasıl geliştiğini görmek istiyorsanız yönünüzü filmlere ve romanlara çevirmeniz yeterli. En anlamlısı da ne biliyor musunuz? Bir uyarlama eseri incelemek. Edebi bir romanın ekrana nasıl lanse edildiğine şahitlik etmek, yazar ve yönetmenin uzlaştığı, kesiştiği noktaları görmek, seyirciye romanı daha iyiydi, filminden daha çok etkilendim dedirtmek. En önemlisi de ne biliyor musunuz? İnsanlara aynı konu üzerinden iki farklı dünya açmak. Şimdi gelin bu iki farklı dünyaya kısa bir yolculuk yapalım ve uyarlama nedir deyip başlayalım. Sözlükteki anlamına bakacak olursak uyarlama; yabancı dilde yazılmış bir eseri, çevrildiği dilin konuşulduğu toplumun yaşayışına, inançlarına duyuş ve düşünüşüne uygun duruma getirildiği serbest çeviridir. Fakat sözlükteki anlamının dışına çıkarak konuyu senaryo uyarlamalarına getirmek istiyorum. Birçok kitap, yönetmenler tarafından dönüştürülerek ya da uyarlanarak beyaz perdeye aktarıldı / aktarılıyor. Bunun amacı ise okuyucuyu artık birer izleyici haline getirmek, kitapta var olan tasvirleri / betimlemeleri farklı efektlerle kurgu ederek, görsel anlamda karakteri, olayı canlandırmak. Aslına sadık kalmayıp tamamen değişime uğrayan kitapların senaryo haline getirilmesine dönüştürülme denirken, aslına sadık kalınarak yapılan sadece eksiltmelerin veyahut eklenmelerin olduğu senaryolara ise uyarlama deniliyor. Yapılan bu eksiltmeler ve eklenmeler ya siyasi bir ideolojiden dolayı ya zaman yönetiminden dolayı ya da izleyicide farklı refleksler oluşturmaktan dolayı gerçekleştiriliyor. Peki yapılan bu uyarlamalar izleyici tarafından ne denli doğru bulunuyor? Farklı düşünüş tarzlarına sahip olan izleyici kitlesi hakkında genel bir yorum yapmak yanlış olacağı için, bir iletişim mezunu olarak soruyu şu şekilde yanıtlamak istiyorum. Roman ve senaryo ortak bir terminoloji kullanır. Her ikisi de bir öykü anlatır. Bu nedenle sinema için edebi uyarlamalar kaçınılmazdır. Türkiye ve dünya sinemasına baktığımızda pek çok filmin edebiyat uyarlaması olduğunu görürüz. Ben kişisel olarak edebi uyarlamaları sevdiğimi belirtebilirim. Birebir romanın aslına sadık kalınan uyarlamalar ya da Bir Zamanlar Anadolu da olduğu gibi, bu tarz eserlerden esinlenerek yapılan uyarlamalar bana keyif verir. Çünkü yazar gibi yönetmen de (tıpkı Nuri Bilge Ceylanın yapmış olduğu gibi) senaryoya farklı bir sanatsal bakış kazandırmıştır. Bunun gerçekleştiği hiçbir uyarlama bana rahatsızlık vermez. Uyarlamanın ne olduğuna dair zihinde bir şeyler oluşturduğumu düşünüyorum. Fakat örnekleme yaparak da konuyu netleştirebiliriz;