Sayfa Yükleniyor...
Birleşmiş Milletler ’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2012 yılında Rio de Janeiro’da toplanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda doğmuştur. Amaç, dünyamızın karşı karşıya olduğu acil çevresel, siyasi ve ekonomik sorunları ele alan evrensel hedefler kümesi oluşturmaktır. 1983 yılında kabul edilip mevzuatımıza giren Çevre Kanunu’nda sonradan yapılan değişiklikle, “Sürdürülebilir kalkınma: Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi,” ifade etmektedir. Bu zamana kadar evrensel anlamda, sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde olumlu çalışmaların yapıldığı maalesef söylenemez.
Son dönemlerde bazı kavramlar ekonomiyi, hükümetleri, sosyal yapıyı, yerel yönetimleri olumlu yönde etkilemeye başladı. Bunlardan biri ve hatta en önemlisi “Döngüsel Ekonomi”. Bu zamana kadar Üret-Kullan-At düzlemi yaşatıldı. Ama artık onun da sonu geldi. Bundan sonra, dönüşüm ve hatta yeniden dönüşüm özellikle endüstrinin olmazsa olmazı olacak. Üretim sistemi içerisinde oluşan atığın, farklı üretim süreçlerinin içerisinde kullanımı işletmelerin hayatında daha fazla yer alacaktır. Bu sayede bir ürünün oluşumu esnasında kullanılan hammaddenin maliyeti azalacak kaynak verimliliği ve çeşitliliği ise artacaktır. Örneğin; giysi üretiminde kullanılan kumaşların sadece %1’ i yeniden kullanılıyor ve bu durum her yıl 100 milyar dolarlık malzemenin kaybı anlamına geliyor. Halbuki o %1’lik kısmı rahatlıkla çoğaltmak mümkün. Veya hayvancılık sektöründe, hayvansal atıklar biyogaz enerjiye ve enerji sisteminden çıkan atıklar gübreye dönüştürülebilir. Bunun oldukça güzel örnekleri var ancak sayısı maalesef az.
Döngüsel ekonominin maliyet tasarrufu, tedarik güvenliği, yeni iş fırsatları yaratması gibi önemli faydaları var. Ancak, çevre ve insan sağlığına olan katkısı bunların hepsinin üstünde. Kaynağı daha verimli kullanmak ve süreç sonunda çıkan atığın bir değer olarak başka bir süreçte değerlendirilmesi hem çevreyi hem de insan sağlığını korur.
Döngüsel ekonominin yaygınlaşması ve endüstrinin buna adapte olabilmesi için öncelikle iyi uygulamaların daha fazla görünür olması ve emsallerini motive etmesi gerekmektedir. Elbette kanunlarımızın buna göre hazırlanması ve denetim mekanizmasının sağlıklı çalışması oldukça önemlidir.
Salgın sonrası ekonomik yapılanmanın ve istikrarın oluşabilmesi için gerekli olan noktalarından biride kaynakların verimli kullanılması. Ve ülkemiz bunu başarabilecek güçte. Döngüsel ekonomi ile büyüyen ve gelişen bir Türkiye. Neden olmasın ki?