2

Yerel Yönetimler ve Karbon Ticareti


  • Oluşturulma Tarihi : 16.08.2021 07:18
  • Güncelleme Tarihi :

İklim krizi ile mücadelenin ekonomik anlamda destekleyen mekanizmalardan biri de “Karbon Ticareti”dir. Karbon ticareti kavramı ilk kez 1994 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında ortaya çıkmıştır. Ancak 2005 yılında imzalanan Kyoto Protokolü kapsamında anlamı geliştirilmiş ve uygulamaya yönelik kararlar alınmıştır. Kyoto Protokolü’ne ülkemiz 2009 yılında taraf olmuştur. Karbon Borsası iki şekilde işletilmekte olup Zorunlu ve Gönüllü Karbon Piyasası bulunmaktadır.

Bireyler, kurum ve kuruluşlar, tüzel kişilikler, sivil toplum kuruluşları bu piyasanın içerisinde yer alabilmektedir. Karbon kredileri, sera gazı azaltımı yapan bir faaliyetin yaptığı her bir ton CO2 eşdeğer sera gazı azaltımını belirlemek için kullanılan azaltım birimleridir. Özellikle yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde azaltılan karbon salımı yetkili kuruluşlar tarafından hesaplanmakta ve kredilenmektedir. Yenilenebilir enerji yatırımını gerçekleştiren firma, bu azaltım sonucunda bir krediyi elde eder. Ülke içinde ve/veya ülke dışında bulunan ve karbon salımı fazla olan kurum/kuruluş bu krediyi piyasa koşullarına göre satın alabilmektedir. Karbon kredileri tarım, endüstriyel üretim, enerji verimliliği (yakıt değişimi), ormancılık ve arazi kullanımı, yenilenebilir enerji, ulaşım, atık bertarafı kategorilerde farklı sera gazı türleri azaltımı yapan projeler tarafından kazanılmaktadır. Örneğin, bir güneş enerji santrali projesi 5 MW kapasitesinde olsun. Aynı kapasite ile üretilen elektrik bir fosil yakıt santralinden üretiliyorsa, bir zaman aralığında çok daha fazla karbon salımı söz konusu olacaktır. Bu durumda güneş enerji santralinin oluşturmadığı karbon sertifikalandırılacak ve karbon piyasasında işlem görebilecektir.

Bu zamana kadar uygulamada genellikle yenilenebilir enerji yatırımları bu ticaret içerisinde yer alabilmekteydi. Ancak son zamanlarda yerel yönetimler de karbon piyasası içerisinde faaliyet göstermektedir. Ülkemizde, Doğrulanmış Karbon Standardı ile sertifikalandırılarak ilk defa gönüllü karbon piyasasına Bursa Büyükşehir Belediyesi dâhil olmuştur. Ulaşım alanında Türkiye’de ilk olan proje ile Temmuz 2015 – Haziran 2016 döneminde toplam 7.092 ton CO2e emisyon azaltımı kredisi sağlanmış oldu. 2020 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan İSTAÇ, Uluslararası Gönüllü Karbon Piyasası’na 1 milyon 625 bin ton karbon satışında bulundu. İSTAÇ, İngiltere, Hindistan gibi ülkelere karbon kredisi sattı.

Bu zamana kadar uluslararası yetkilendirilmiş kurumlar tarafından yönetilen karbon ticareti, artık Enerji Piyasaları İşletme A.Ş (EPİAŞ) geliştirilen Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi (YEK-G) içerisinde de yönetilebilmektedir. Bu sistemde tüketicilere, farklı kaynaklardan üretilerek ortak bir şebeke üzerinden dağıtımı yapılan elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğinin garanti edilmesidir. Aynı zamanda; yenilenebilir enerji kaynağından üretilen elektrik YEK-G sistemi içerisinde karbon piyasasına dahil olabilecektir. Fakat bu sistem üretim lisansına sahip yenilenebilir enerji yatırımları için geçerlidir.

Netice itibariyle, yerel yönetimler, iklim krizi ile mücadele kapsamında yapmış oldukları yatırımlar sonucunda ekonomik kazanç elde edebilmektedirler. Son dönemde ülke mevzuatımızın gelişmesi ve değişmesi sonucunda yerel yönetimlerin atık bertaraf ve biyogaz enerji santralleri, güneş enerjisi yatırımları artmaktadır. Ulaşım noktasında karbon salımını azaltan projeler hayata geçmektedir. Bu çalışmaların karbon piyasasına dahil edilmesiyle, yerel yönetim, vatandaş ve ülkemiz kazanacaktır.

Yerel Yönetimler ve Karbon Ticareti
Tolga Şallı
Yazarımız Kim ?

Tolga Şallı