Sayfa Yükleniyor...
Önceki yazımda “Biraz da cinsellik konuşalım” demiştim. Konuşmaya devam edelim öyleyse… Bu seferki konumuzda da cinsel tabular ve mitlerden bahsetmek istiyorum. Nedir bu tabular ve mitler? Kültürel ve sosyal yönden genellikle dini inançlar ve ahlaki değerlerle ilişkilendirilerek nesilden nesile aktarılan, belirli konular üzerinde konuşmanın veya o konuyla ilgili davranışlarda bulunmanın hoş görülmediği durumlar tabu olarak adlandırılır. Bu doğrultuda cinsel tabulara baktığımızda, cinsellik hakkında konuşmanın ayıp, uygunsuz veya utanç verici olarak görüldüğü toplumsal tutumlardan söz edebiliriz. Mitler ise çoğunlukla toplumsal olarak doğru kabul edilen yanlış inanışlardır. Cinsel mitler ise cinselliği anlama şeklimizi etkileyen cinsellik, cinsel roller ve ilişkiler ile ilgili çoğu zaman gerçekçi olmayan beklentiler ve korkulardan oluşur.
Peki bu kavramlar neden bu kadar önemli? Önemli çünkü tabularımız olduğu sürece cinsellik hakkında doğru bilgiye erişimimiz neredeyse imkansız hale geliyor. Mitler ise zaten doğru bildiğimiz yanlışlardan oluşuyor. Mesela “Erkek her zaman cinsel ilişkiye hazırdır ve kadına göre daha isteklidir”, “İlk deneyim her zaman ağrılıdır ve mutlaka kanamayla sonlanmalıdır” veya “Kadınlar cinsellikten erkekler kadar zevk almaz” gibi yaşamımıza yerleşen inanışları hem erkek hem kadın bakış açısıyla değerlendirelim. Erkekler sürekli “istekli” görünmek zorundaymış gibi hissedebilirken, kadınlar da kendi arzularını sorgulayabilirler, ifade etmekten çekinebilirler ve bu isteklerini bastırabilirler. Bu kısa örnekler bile hayatımızda büyük bir etki yaratabiliyorken, bunlar gibi yüzlerce yanlış inanışın bizleri farkında olmadan nasıl etkilediğini unutmamak gerekiyor. Peki bu sözler size nasıl yansıyor, siz de okurken üzerinizde bir baskı hissettiniz mi? Özetle tabular ve mitler kendimizi keşfetmemizin, aklımıza takılan soruları, isteklerimizi, arzularımızı, korkularımızı paylaşabilmemizin önünde bir engel oluşturuyorlar. Bunun sonucu olarak da cinsellik deneyimleri ile ilgili endişe, korku hissetmemize veya gerçek dışı beklentiler içerisine girmemize yol açabiliyor ve bir noktadan sonra da cinsel işlev bozuklukları gibi daha ciddi sorunları beraberinde getirebiliyor.
Nasıl kurtulacağız bu tabulardan ve mitlerden? Yazının başlığı gibi aslında, biraz da cinsellik konuşarak! Konuştukça tabular yıkılır, mitler yerini doğru bilgilere bırakır. Özellikle çocukluk dönemlerinden başlayarak sağlıklı bir cinsel eğitimin verilmesi, çocuklara mahremiyet bilincinin kazandırılarak kendi bedenleri hakkında söz sahibi olduklarının farkına varmalarının sağlanması ve bedenlerini tanımaları, ilerleyen yaşlarında sağlıklı bir cinsel hayata sahip olmalarının önünü açacaktır.
Yetişkinler için ise cinsellikle ilgili destek almanın ayıp olmadığının kabul edilmesi ve profesyonel destek almanın teşvik edilmesi önemli olacaktır. Unutmayalım ki cinsellik, hayatın en doğal ve önemli ihtiyaçlarından biri. İnsanlığın var oluş şekli daha ötesi var mı?