Bu hafta sizi yine pek konuşulmayan ama aslında hepimizin hayatında bir yerlerde duran bir konuya davet ediyorum: Kronik hastalıklar ve cinsellik. Hastalık deyince genelde ilaçlar, tedavi planları, kontroller akla geliyor. Ama sessiz kalan bir alan var ki çoğu zaman yok sayılıyor o da cinsellik. Oysa cinsellik sadece fiziksel bir aktivite değil; bedenle, ruhla, kendimizle ve partnerimizle kurduğumuz bir bağ. Kronik bir hastalıkla yaşarken bazen bu bağ da yara alabiliyor, sessizleşiyor, hatta görünmez oluyor. Şunu söylemek isterim ki hiçbirimiz cinselliğimizi kaybetmek zorunda değiliz.
Kronik hastalıklar sadece bedenimizi değil, bedenimizle kurduğumuz ilişkiyi de etkiliyor. Diyabet, kalp hastalıkları, obezite, kanser, MS… Birçoğu hormon dengemizi, sinir sistemimizi, damar sağlığımızı etkileyerek cinsel isteğimizi ya da işlevimizi değiştirebiliyor. Hastalığın kendisi, hastalıkla ilgili kaygılar, ilaçların yan etkileri, yorgunluk, ağrı… Hepsi birleşince bazen istek azalıyor, bazen işlev bozuluyor. Mesela diyabet, erkeklerde sertleşme sorununa (erektil disfonksiyon), kadınlarda ise genital bölgede duyarlılığın azalmasına yol açabiliyor. Kanser tedavileri hormonlarımızı etkileyebiliyor. Obezite hem hormonal dengeleri hem de damar sağlığını etkileyerek cinsel işlev sorunlarına yol açabiliyor. Ayrıca beden algısındaki değişiklikler cinsel isteği ve özgüveni düşürebiliyor. Liste uzun ama hepsinin ortak bir noktası var. Evet cinselliği etkiliyorlar ama cinselliği yok etmeleri gerekmiyor.
Belki de hastalıkla ilgili tüm doktor görüşmelerinde, kontrollerde cinsellik hiç konuşulmuyor. Belki hiç sormadınız. Belki “öncelik hastalıkla ilgili semptomları azaltmak” diye düşündünüz. Belki “şimdi sırası mı?” dediniz. Belki cinsellik konusunu gündeme getirmeye utandınız. Ama unutmayın, yaşam kalitesi sadece hayatta kalmak demek değil, yaşarken doyum almak da demektir. Cinsellik, kronik hastalıkla yaşayan biri için bir lüks değil, sağlıklı bir yaşamın parçası. Cinsellik esnasında salgılanan serotonin, dopamin, oksitosin, endorfin gibi hormonlar en temelde mutluluk, rahatlama ve bağlılık duygularını artırarak stres seviyesini azaltır. Bunun yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirerek, kalp-damar sağlığını ve kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur.
Kronik hastalıklarla yaşamak zaten yeterince zor, bir de cinselliği feda etmek zorunda değilsiniz. Yaşanılan zorluklar normal, yaygın ve büyük bir ölçüde çözülebilir.
Peki ne yapabiliriz? Bireysel, çift veya cinsel danışmanlık üzerine bir uzmandan destek almak hem bedeninize hem ruhunuza yardımcı olabilir. Hepsi bu sürecin bir parçası. Utanmak yerine konuşmayı, ertelemek yerine destek almayı seçmek hem size hem ilişkinize iyi gelebilir.
Konuşulmayan her şey sessizce taşınan bir yük gibi olur. O yüzden belki de bu hafta kendinize küçük ama cesur bir soru sorun: “Bedenime, hazlarıma, yakınlığıma yeterince alan açabiliyor muyum?” Eğer cevabınız “hayır” ise belki de bir uzmana görünmenin zamanı gelmiştir.
Unutmayın: Cinsellik de sağlığınızın bir parçası ve bu konu konuşmaya değer.