Kurban Resmi

Toplumda Sanatın Yeri ve Değeri 


  • Oluşturulma Tarihi : 15.04.2025 08:54
  • Güncelleme Tarihi : 15.04.2025 08:54


29 Ekim 1923 se Cumhuriyetin kurulmasıyla geniş halk yığınlarına olmasa bile sanat dalında önemli adımlar atılmıştır.
Anadolu’nun eski uygarlıklara (Hitit, Yunan ve Bizans) ev sahipliği yapmakla birlikte müzik, bale, opera, resim, heykel, edebiyat, sinema ve tiyatro dallarında önemli gelişmeler sağlanmıştır.

16 ve 17 yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun eserleri de Türk sanatları olarak kabul görmektedir. Örneğin; “Araba Sevdası” Recaizade Mahmut Ekrem (1898) yılında yazılan ilk realist roman olarak kabul edilir.

Sinema dalında ise Osmanlı döneminde Manaki kardeşlerin çektiği; 1905 yapımı The Weavers (Dokumacılar) ve 1914 de Cumhuriyet döneminin ilklerinden olan ve Fuat Özkınay tarafından Ayestefanos’daki Rus abidesinin yıkılışını konu alan ilk kısa film olarak Türk tarihine geçer. 

Edebiyat dalında ise ilklerden yani Tanzimat’tan günümüze; Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdullah Hamit Tarhan, Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu, Mehmet Emin Yurdakul, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Ziya Gökalp, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel gibi Osmanlı dönemi edebiyatçılarının yanı sıra günümüze uzanan Cahit Sıtkı Tarancı, Cevdet Kudret, Yaşar Nabi Nayır, Ziya Osman Saba, Ercüment Bezat Lav, Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Cahit Irgat, Enver Gökçe, Gülten Akın, Sunay Akın, Adnan Özer, Murathan Mungan, Ahmet Arif, Cemal Süreya ve diğer önemli isimler.

M. Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Bir toplumun sanatı yoksa damarlarından biri kesilmiş demektir.”

Tabii günümüzde sanat mı ön planda yoksa siyaset mi? O tartışılır.

Günümüzde TV’nin, sosyal medyanın (Facebook, Instagram, Twittter vs.) toplum üzerinde bazen olumsuz olsa da genel anlamda görsel olarak olumlu etkisi büyüktür.

Tabii son günlerde hiçbir sanatsal değeri olmayan, insanı düşünmeye zorlamayan sadece gülmeye odaklı Tik Tok’lar hariç.
Oysa kara mizah oyun, skeç ve filmlerde topluma epey mesajlar verilmiştir.

Zaten mizahın diğer amacı da sadece güldürmek değil insanı ironi yaparak düşünmeye iten eserlerdir. Örneğin Aziz Nesin, Muzaffer İzgü ve Rıfat Ilgaz’ın eserlerinde toplumun bazı çarpık, yerinde gitmeyen sistemini ve insan ilişkilerini mizah yoluyla ustaca anlatmış isimlerdir.

Sinemada mizah usta oyuncular sayesinde halka kendini sevdirmiştir.

Örneğin; Kemal Sunal, Şener Şen, Vahi Öz, İsmail Dümbüllü gibi.

Diziler, sinema filmleri, tiyatro gösterileri belgeseller, edebiyat ve sanat tarihi üzerine söyleşiler ve görselleri halka tanıtır, sanatın geniş kesime yayılmasına etken olur.

Kısa ve uzun metraj film festivalleri sanata epey katkı sağlamıştır. Bunda sadece oyuncu, yapımcı, senarist ve yönetmen değil ülke siyasetinde de önemli fayda sağlamaktadır.

Eskiden sadece gazete ve dergiler yoluyla okuyucuya ulaşılırdı, şimdi ise internet ve sosyal medya üzerinden çok rahat geniş kitlelere yayılmakta.

Birde yerel belediyelerin sanat ve kültür üzerinde etkileri büyüktür.

Örneğin kitap fuarları, resim ve heykel sergileri, edebiyat üzerine söyleşiler, paneller vs.

Kısaca:

Sanat ne kadar çok topluma yayılırsa toplum daha ileri seviyeye kendini taşır ve bilinçli bir halk oluşur.

Toplumda Sanatın Yeri ve Değeri 
Metin İmer
Yazarımız Kim ?

Metin İmer