Sayfa Yükleniyor...
Değerli okuyucular, son derece önemli olduğunu düşündüğüm bir konuda tespitlerimi aktarmak için bu yazıyı kaleme alma gereği duydum.
Son birkaç haftadır İsrail’in Filistin üzerinde uyguladığı şiddete, Filistinli masum çocukların yaşamlarını yitirişine ya da ebeveynlerini kaybedişine video veya fotoğraflara denk geliyoruz!
Esasında Filistin ile İsrail arasında yarım asırdan fazla süregelen bu çatışmalar, İsrail’in uyguladığı devlet terörü ve soykırım olarak da nitelendirilebilecek bu vaziyet; kitle iletişim araçları ile Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yıllardır ya dezenformasyona uğruyor ve kitlelerin bilinçli olarak duyarsızlaşmasına neden oluyordu ya da gündemde tutulmuyordu!
(Ne yazık ki Türkiye de dahil)
Ta ki son olarak Mescid-i Aksa olayları ile başlayan ve birçok çocuğun hedef alındığı, küçücük bedenlerinin kitlesel imha silahlarıyla yaşamına son verildiği olaylara dek!
Peki bu olayla değişen ne miydi?
Müslümanların, İsrail’in uyguladığı orantısız şiddeti, terörizm faaliyetlerini ve masum sivillerin hayatını kaybedişini dünyaya sosyal mecralar vasıtasıyla birebir aktarmasıydı değişen!
Tabi ki bunun kendi içerisinde birçok olumsuz ve tehlikeli durumları da barındırdığını inkar edemem. (Milyonlarca veri akışı içerisinde doğruluğu ve kesinliği teyit edilmemiş bilgilerin kitlelere ulaştırılması vb. gibi)
Fakat sosyal mecraların, geleneksel medya araçlarından daha hızlı ve kontrolsüz bilgi ve haber akışı sağlaması, İsrail askerlerinin masum sivillere ve bilhassa çocuklara uyguladığı şiddeti ve inanç özgürlüğünü kısıtladığı görüntüleri saf ve işlenmemiş bir şekilde dünyanın 4 bir yanından ülkelerdeki vatandaşların izlemesine sebep oldu!
Bu minvalde oluşturulan gündemlerle de konu daima sıcak tutuldu!
Böylelikle de Güney Amerika’dan tutun da Pakistan’a kadar geniş bir yelpazede birçok ülkenin, yönetim kadrosunda olmasa da vatandaşlar düzeyinde, Filistinli vatandaşların haksızca katledilişine seslerini çıkarmasını sağladı.
Elbette şuan için yeterli değil! Fakat yükselen seslerin, gidiş yolunun doğru olduğunu gösterdiği kanaatindeyim.
Çünkü bu sorunun sadece dinsel nedenlere bağlanmaması gerekiyor.
Dini, mezhebi ya da ırkı ne olursa olsun, insanın en tabi hakkı olan yaşama hakkına müdahale söz konusu. Yani Filistinlilerin haklılığının temel bir dayanağı var.
Temel dayanağı olan bir sorunun ve hak ihlallerinin de doğru bir şekilde dünyaya aktarılması da en azından şiddet olaylarını bitirmesi için işe yarayacaktır!
Dolayısıyla vicdan sahibi herkesin, Filistin’de yaşananlara ses çıkarması, en azından bir tweet ya da paylaşımla destek vermesi gerekiyor!
Dijitalleşen dünya düzeninde bugün artık amiyane tabirle, “Tweet atmakla olmaz, sosyal medyada vicdanlar rahatlatılmak için paylaşım yapılıyor… vb.” gibi söylemlerin GERÇEĞİ YANSITMADIĞINI idrak etmeli;
Filistin’de yaşananları doğru ve etkin gündemler oluşturarak, dünya kamuoyunun gündemine taşımalı ve yaşananlara sessiz kalmamalıyız!
Çünkü bu yalnızca bir Müslümanlık vazifesi değil aynı zamanda insanlık vazifesidir!