1800’lerin çulhası

11 yaşından beri tekstil atölyelerinde çalışan ve sonunda en büyük hayali olan bir butik açmayı başaran Eylem Atasever, neden 1800’lü yılların modasını tercih ettiğini gazetemize detaylarıyla anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 27.11.2018 08:53
  • Güncelleme Tarihi : 27.11.2018 08:53
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
1800’lerin çulhası haberinin görseli

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Okul okuyamadığını belirten ve 11 yaşından beri tekstil atölyelerinde çalışan tasarımcı Eylem Atasever, zaman içerisinde kendini geliştirerek modelhane denilen kısma geçiş yapmayı başardı. Burada birçok ünlü firma için kıyafetler üreten Atasever, en büyük hayali olan butik açma işini de İzmir’de gerçekleştirerek Çulha isimli butik kafesini Alsancak’ta açtı.
Kendisini 1800’lü yıllara ait hissettiğini dile getiren Atasever, “Bu dönemin kıyafetleriyle ilgili bir butik açmak benim en büyük hayalimdi. Bu kıyafetleri günümüze uyarlayarak tasarlıyorum. Yapmak istediğim ve hayalim olan bu işi doğup büyüdüğüm yer olan Bursa’da hayata geçirmek istemedim. Düşündüm ve bir kadının rahatça yaşayabileceği bir yer olarak İzmir’i tercih ettim” dedi.
YÜZDE YÜZ PAMUKTAN
1800’lü yılların Fransız, İngiliz ve İtalyan tarzını daha çok benimsediğini belirten Atasever, “İçimdeki kadın beni bu tarz kıyafetler yapmaya itiyor. Her bir detayı o dönemleri araştırarak yapıyorum. Tasarladığım kıyafetleri kendim de giyiyorum. Tamamen pamuktan üretim yapıyorum. İnsanlar giyim konusunda bilinçlensin ve bir çizgi oluşsun istiyorum. Naylon, viskon gibi kumaşlar kullanmıyorum. Çünkü sentetik ve naylon kıyafetlerden dolayı insanlar hastalanıyorlar ancak bunun farkında değiller. Pamuk demek artı bir masraf demek, ama aslında sağlık demek. Ben bu çizgide ilerlemek ve bunu bozmak istemiyorum” şeklinde konuştu.
MÜZE ZANNEDENLER OLDU
Gündüzleri kafesinde çalışıp geceleri ise kıyafetleri kendi evinde diktiğini ifade eden Atasever, çok uykusuz kaldığı zamanların da olduğunu söyleyerek kıyafetlerin kesimi, çizimi vs. her şeyin kendisine ait olduğunun da altını çizdi. Müşterilerden bazılarının kendilerini başka bir dünyadaymış gibi hissettiklerini söyleyerek dükkana çığlık atarak girdiğini de söyleyen Atasever, “İlk açıldığımızda burayı müze zanneden çok fazla insan vardı. Kıyafetlerin gerçekten o dönemlerden kaldığını düşünüyorlardı ve içeri girebilmek için benden izin istiyorlardı” diye konuştu. Tasarladığı kıyafetlerin hepsinin uzun olduğunu çünkü kadınların kapalı bir şıklıkla zarafet gösterdiğine inandığını dile getiren Atasever, “O dönemde doğmuş olmayı çok isterdim. Benim içim eski” ifadelerine yer verdi.
NEDEN ÇULHA?
“Butik kefemin adını Çulha koymamın benim için derin bir anlamı var” diyen Atasever, o derin anlamı ise şu şekilde açıklıyor: “Kendimi Çulha kuşuna benzetiyorum. Çulha kuşu, yuvacı bir kuş. Ağaçlardan topladığı pamukçuklarla yuva örüyor kendine. Daha sonra içine girerek ötmeye başlıyor. Öttükten sonra yuvayı ören erkek Çulha dişisini beklemeye başlıyor. Dişisi geliyor eğer yuvayı beğenmezse çiftleşmeyi reddederek gidiyor ve erkek Çulha o yuvayı bozup yeni bir yuva yapıyor. Dişisine beğendirene kadar bununla uğraşıyor. Benim de çocukluktan beri bir yuva edinme merakım var. Bu yuva sadece evlilik anlamında değil. İş, ev, arkadaşlık da olabilir. Burası da şu an benim için yuva o yüzden adını çulha koydum.”