61 milyonluk hayaller

İzmirlilere ‘Yılbaşında büyük ikramiye size çıkarsa ne yaparsınız?’ sorusunu yönlendirdik. Kimi “Yağmur yağarken akıtan çatımı düzeltirim” deyip trajik bir cevap verdi kimi de “İlk işim karıyı boşamak” diyerek yüzleri güldürdü


  • Oluşturulma Tarihi : 27.12.2017 08:07
  • Güncelleme Tarihi : 27.12.2017 08:07
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
61 milyonluk hayaller

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Milli Piyango İdaresi tarafından yılbaşına özel olarak düzenlenen ‘Yılbaşı Özel Çekilişi’nin biletleri günler öncesinden satışa sunuldu. Bu yıl Milli Piyango’nun yılbaşı büyük ikramiyesi tam 61 milyon lira. Vatandaşlar ise seyyar satıcılardan, yetkili bayilerden veya internet üzerinden yılbaşı biletlerini almaya başladı. Kimi ‘Nasıl olsa çıkmaz’ diye düşünüyor kimi ise ‘Neden olmasın?’ diyerek geleceğe dair umut besliyor. 31 Aralık gecesi talih kuşu kime konar bilinmez ama hayalleri şimdiden süslemeye başladı. İşte gazetemize konuşan vatandaşların 61 milyonluk hayalleri.

“AYDINLIK NESİL İÇİN OKUL AÇARIM”

Öncelikle Konak ve Karşıyaka semtlerinde yaptığımız röportajlardan kesitleri aktaralım. Fotoğraf makinesini doğrulttuğumuz çoğu yüz hakkını yoksul insanlardan yana kullandı. Bazıları da çocuğunun hayalini kendi hayali yaptı ve çocukları için yapacaklarından bahsetti. Sokak sanatçılarını da es geçmedik. Yıllarını müziğe adayanlar, çıkacak parayla kendilerini daha fazla duyurmak istediler.

İsmail Özbey: Sokakta enstrüman çalıyorum. Müziğimi daha da geliştirmek isterdim. Araba ve ev almak isterdim. Hırdavat yeri açardım. Çocukların yaşlıların yemek yiyebileceği büyük bir yer açmak isterdim.

Osman Karademir: Emekli öğretmenim. 98 yılından beri yılbaşı bileti satıyorum. Bana çıkmış olsa bu memleketin aydınlık gençler yetiştirebilmesi için okul açarım. Cami açıp gösteriş yapanlara inat okul açardım. Çünkü eğitim şart. Başka da bir hayalim yok.

Bahriye Duman: Eşim engelli olduğu için 4 yıldır Konak Meydanı’nda kuşyemi satıyorum. Bana çıkmış olsa çocuklarıma ve torunlarıma dair planlar yapardım. Benim en büyük hayalim zaten onların iyi olması. Onlara harcardım kısacası. Tabi, yardıma muhtaç insanları da unutmayacağım. Onlara yardım etmek benim boynumun borcu olurdu. Gelmişim 60 yaşına. Kendime bu saatten sonra ne yapacağım. Bir kümeste olsa kalırım. Tek derdim çocuklar, torunlar. Bir de yoksul insanlar. Ayrıca para çıkarsa da hemen harcamamalısın. Kıyıya köşeye de atarsın. Bir sene dursun orada.

Berfin Kaya: Eğer piyango bileti bana çıkarsa bugüne kadar gidemediğim ve çok gitmek istediğim birçok yere gitmek isterdim. Muhtemelen okulu bırakır sadece gezerdim.

Pınar İlanbay: Çok yüksek paralara gezmeyi sevmediğim için muhtemelen bir dünya turu falan yapmazdım. Klişe olacak belki ama yardım kuruluşlarına falan bağışlardım. Aileme bırakırım bir de. Çok fazla harcayacağımı sanmıyorum.

Diyar Taş: 8 yıldır sokaklarda saz çalıp türkü söylüyorum. Zazayım. Her dilden şarkı seslendiriyorum. Bana çıkmış olsa bu türküleri daha fazla duyurmak, müziğimi daha çok geliştirmek isterdim. Sokaktaki garibanları sevindirmek isterdim. Bende 8 yıldır sazımla sokaktayım bir nevi. Onları görüyorum, onların yoksulluğuna şahit oluyorum. Hayal kurmak çok güzel. Çıkmayacağını elbet biliyorum. Ama o insanları sevindireceğimi düşünmek dahi çok güzel.

“DİŞLERİMİ YAPTIRIRIM”

Maddi imkansızlıklar nedeniyle dişlerini yaptıramayan ve büyük ikramiye çıkarsa dişlerini yaptıracağını söyleyen Zeynep teyze, insanlardan çok fazla zarar gördüğü için büyük ikramiyeyi sadece hayvanlara harcayacağını söyleyen Murat amca ve annesiyle birlikte yıllarca sokakta kaldığı için sokak çocuklarına yardım etmek isteyen Veli amca da var konuştuklarımız arasında.

Zeynep Büyükşahin: Adıyaman’dan İzmir’e geldim bugün. Bana çıkarsa şu dişlerimi yaptırırım. Maddi imkan olmadığı için yapamadım. Daha sonra fakir fukaraya yardım ederim. Sonrada çocuklarıma harcarım. Binlerce çocuk aç. Seneden seneye et yiyen, ayağında çorap olmayan insanlar var. Onlara harcamak daha yararlı.

Veli Işıklar: Damadım ve kızım doktor. Onlara küçük bir dükkan açarım. Gelen vatandaşları uygun fiyatlara tedavi etsinler diye. Bu yaşta parayı ne yapacağız. İhtiyacı olanlara veririm. Eşe dosta harcarım. Ben annemle birlikte sokakta yaşadım belli bir süre. Sokakta kalmak nasıl bir duygu bilirim. Sokakta kalmışlara yardım etmek çok daha vicdani olacaktır.

Murat Gök: İki ayaklılardan çok zarar gördüm. İnsanlara değil hayvanlara yardım etmek için elimden geleni yapardım. Eşim vefat etti. Evdeki kedi sürekli mezarlığa gidiyor, onun yanına. İnsanlar çok nankör, hayvanlar daha vefakar. Hepsini onlar için harcardım. Akrabaya da vermezdim. Akraba akbaba misali. Onlardan da hayır yok. Yiyip yiyip yılan gibi bacağına sarılırlar.

“KARIMI BOŞAYACAĞIM”

Vatandaşın en çok derdini tasasını çeken hiç şüphesiz ki taksi ve dolmuş şoförleri. Kimi ‘50 tane taksi plakası alıp devam edeceğim’ dedi kimi de dolmuşçuluğa dair bir şey duymak istemediğini söyledi.

Mustafa Bodur: Taksi şoförüyüm. Bana çıksa 50 tane taksi plakası alır çalışmak isteyen taksicileri koyarım içine. Onlarda iş sahibi olmuş olur. Ben de işimi büyütmüş olurum. Hovardalık yapardım ne yalan söyleyeyim. Bir de elbette dünya turu. 

Mustafa Yıldız: bana çıksa ilk işim karıyı boşamak. Huzur olmayınca ne yapacaksın. Kürtlerin bir sözü var. Evde bir cenaze olsun ama karı dırdırı olmasın. Cenazenin yası 40 gün sürer sonra biter. Ama karı dırdırı öyle mi? bir ömür. İmkanım olsa şimdi boşayacağımda. İmkanım yok. Bir de şehir dışında, dağ başında bir ev kurmak istiyorum. Çok bıktım bu hayattan. Gitmek istiyorum. Baksana kendimi balık tutmaya verdim. Her gün gelip olta atıyorum.

Emre Toksoy: Kuyumcuyduk. İşler yolunda gitmeyince bırakıp dolmuşçuluğa başladık. Bana çıksa anında dolmuşçuluğu bırakır bir iş kurardım. Dolmuşçulukla alakalı en ufak bir şey duymak ya da yapmak istemezdim. Bu iş yapılır mı? Tekrardan kuyumculuk işine atılmak isterdim.

Konak ve Karşıyaka’dan kopup, Bayraklının maddi açıdan kötü denebilecek mahallelerinden Onur Mahallesi’ne geldik. Aldığımız cevap ise bu kez güldürmedi. Su damlatan çatısını yapmak isteyen kişinin küçük hayali gibi.

Sedat Tok: Yağmur yağdığında çatı hep su damlatıyor. Kovalarla her köşeye koşturuyoruz. Evin çatısını yaptırırdım. Güzel bir evim olsun, eşimle, çocuğumla orada temiz temiz yaşayalım. Daha ne isterim. Bir de borcum var biraz. Onları da ödeyip rahat etsem değme keyfime.

Tuncay Yağan: Hayal kurmak çok güzel bir şey. O hayalin gerçekleşmesi elbette kat ve kat daha güzel. Market işletiyorum. Bana çıkarsa market işini bırakır getirisi olan daha iyi bir iş yaparım. Eşime, çocuklarıma iyi bir gelecek için harcarım. İyi insan zaten iyi yönde kullanır. Bizde iyi olan işler için harcarız.

Böylece yapılan sokak röportajı ile ekonomik şartlara yenik düşenin sadece ikramiye değil hayaller olduğunu da gördük.

Haber Merkezi