Sayfa Yükleniyor...
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, büyük emek verdikleri ve bu yıl 3. kez başlayan Seferihisar-Sisam Adası seferlerinin, doğru kurgulanmış bir hikayenin özeti olduğunu söyledi
E.ÇAĞLA GENİŞ - EMİRCAN IŞILDAK - ÖZEL HABER
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Seferihisar Belediyesi, Sisam (Samos) Belediyesi, Teos Marina, TURSEM Turizm Samos Star ve Sisamlı işadamları tarafından verilen büyük uğraş sonucu bu yıl 3. kez başlayan karşılıklı feribot seferleri ile yükselen turizm atağını değerlendirdi. Seferihisara turizm ve tarım alanında kattığı önemli kazanımlarla övgüleri kazanan Başkan Soyer, ilçeden Sisam Adasına gidişlerin önemli bir noktaya geldiğini ve deyim yerindeyse rayına oturduğunu belirtirken, adadan ilçeye olan rağbetin ise henüz istenilen noktada olmadığını belirtti. Karşılıklı seferler için çok ciddi emek sarf ettiklerini söyleyen Soyer, Seferihisar-Sisam destinasyonunun doğru kurgulanmış bir hikayenin özeti olduğunu da sözlerini ekledi.
EN HIZLI AÇILAN KAPI
Türkiyenin en hızlı açılan ve faaliyete başlayan hudut kapısının Seferihisarda bulunduğunu ifade eden Soyer, çok ciddi emek verildiğini belirterek, Her şeyden önce Seferihisar-Sisam (Samos) yeni bir destinasyon. Böyle yeni destinasyonlar kolay oturmaz. Bu süreçte çok sıkıntılar yaşandı. Hattın kurulması sıkıntılı oldu. Çünkü benzer hatlarda çalışan şirketler, yeni bir hattın devreye girip pastanın küçülmesini istemediler. O nedenle de sıcak bakmadılar. Biz de başka bir iddia ile bu işe başladık. Dedik ki 4 milyonluk kentte Yunan Adalarına en yakın noktayız. Yani adalara en yakın çıkış noktası Seferihisar. Bu iş bizim açımızdan sadece Seferihisar için değil İzmir için de çıkış noktasıdır. Bu yüzden çok emek verip, uğraştık. Senelerce patinaj yaptık ama sonucunda oturdu. Süreç boyunca hiç de akla hayale gelmeyecek engellerle karşılaştık. Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günayı çok hayırla yad etmek lazım diye düşünüyorum. Kendisinin muazzam büyük desteği oldu. Türkiyenin en hızlı açılan hudut kapısı unvanını kazandık. Bütün engelleri aştık dedi.
TARİHİ ÇOK ESKİ
Seferihisar, İzmir ve Sisam üçgeninin tarihinin çok eskiye dayandığını da hatırlatan Soyer, Süreç içerisinde en önemli çıkış noktalarımızdan biri de şu oldu; Sisama gittiğimde Urlatis isimli köy kahvesine uğradım. Urlalılar 500 yıl önce oradan geçip bugünkü Urlayı kurmuşlar. Oradaki köy kahvecisi bize dedesinin Kemeraltında hırdavatçılardan yaptığı alışverişin faturasını gösterdi. Yani buna yeni bir hat diyoruz ama Sisam ile Seferihisar ve İzmir yüzyıllarca aralarında ticaret, hukuk ve ekonomiyi barındıran yerleşim yerleri. Dolayısıyla kökleri olan bir şey bu. Turizm zaten öncelikle birbirine yakın olan yerleri cezbedecek bir sektör. Önce kendi kentinizin insanını o sektörle buluşturmaya çalışırsınız, tesisleriyle buluşturursunuz. Sonucunda halkayı genişletmeye çalışırsınız. Bir anda Çinden turist bekleyemezsiniz. Bu gerçekçi bir amaç olmaz. İzmirlinin Aydınlının öncelikle gitmesi lazım. Bu çok doğru bir turistik hedeftir. İşin mantığı gereği böyle olmalıdır. O nedenle de hattın tutacağına, sürdürülebilir olacağına ve amacımıza ulaşacağımıza baştan beri inandık. Şu anda da rayına oturmuş durumda. Ben şahsen ilk defa Bugün feribot kalkacak mı? diye düşünmüyorum. Her gün seferlerimiz yapılıyor. Fakat tek eksiğimiz Sisamdan buraya yeteri kadar misafir gelmiyor. Henüz tam istediğimiz gibi oturmadı. O da Yunanistanın ve Avrupanın Türkiyeye bakışı dolayısıyla zayıf gidiyor. Buradan oraya çıkışta problem yok ancak bizim buraya gelişler daha zayıf. Bizim hedeflediğimiz 60-70 bin kadar İskandinav, sürekli Sisama geliyor. Biz bu turistlerin orada yapacakları konaklamalara paralel olarak burada da bir ya da iki gün geçirmesini istiyorduk. Yani turist Sisama gelmiş, iki gün geçirecek sonucunda feribota binecek bir ya da iki gün de Seferihisarı ve İzmiri görsün istedik. Biz bu anlamda lojistik destek vermeye de çok hazırız. Otobüs bağlantıları, taşımalar, Seferihisar gezilerine hazırız ancak potansiyel yaratılamadı. Özetle hikaye doğru kurgulanmış bir hikaye, iyi yürümeye başladı. Sürdürülebilir olduğunu biliyoruz, yürüyeceğini biliyoruz. Gayet iyimser ve heyecanlıyız diye konuştu.
AVRUPA PAZARINI KAYBETTİK
İleride başka destinasyonlar ve farklı adalar da olabilir. Bunun bağlantıları yapıldı. Sisamın civarındaki adalara da insanları taşımayı amaçlıyoruz. İkeryaya, Furniye de İzmirden çıkış yapacak müşteriyi götürmek ve o adalardan da Seferihisara insanları getirmeyi düşündük. Bu konuyla ilgili niyetimiz ve öngörümüz var. Planın fizıbıl olduğunu da biliyoruz. Adım adım gitmek zorundayız. Birden bire bütün adalara gitmek gibi bir niyet gerçekçi olmuyor. Küçük küçük adımlarla ve yavaş yavaş yürümek lazım diyerek turizmde atılması gereken adımları söyleyen Soyer, turizm sektörünün içinde bulunduğu krize de dikkat çekti. Soyer, Maalesef turizm sektörü çok ciddi bir kriz içerisinde. Yani Avrupa pazarı durmuş vaziyette. Yani Avrupadan kimse gelmiyor. Çok az sayıda Avrupalı turist geliyor Seferihisara. Bu alışık olduğumuz bir durum değil. Senelerdir yaz mevsimlerinde çok sayıda Avrupalı turist Seferihisar sokaklarında dolaşırdı. Bu sene görünmüyor. Bu da ne yazık ki bizim sebep olduğumuz bir durum değil. Avrupa pazarı 30 yıllık bir emeğin sonucunda kurulmuştur. Yani dünyanın masrafı, tanıtım masrafları ve emekler verilmiştir. Daha sonrasında Almanlar, İtalyanlar, İngilizler Türkiyeye gelmeye başlamıştır. Ama günlük politikalar yüzünden 30 yıllık emek bir gecede çökmüştür. Tabi bunların yanında güvenlik tehditleri, bombalı saldırılar, can kayıpları da eklenerek Avrupa pazarını kaybettik. Bunu da kolay kolay geri kazanamayız. Tekrar çok para harcanması, emek verilmesi gerekiyor. En iyimser tahminime göre 3-4 yıl içerisinde toparlanabilir. Avrupalı gelmiyorsa Hintli gelsin, Çinli gelsin söylemleri de Gelsin demekle olmaz. Oralara da çok ciddi tanıtım yapmak lazım. Mesai harcamak lazım. Hintliler düğünlere çok para harcıyorlar, Onlar gelsin demekle olmuyor. Gelirse bir tane iki tane gelir, beş tane gelir. Ama sektörü doyuracak bir gelir olmaz. Dolayısıyla sektöre bakış açışını doğru oturtmak lazım. Muazzam rekabetin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Türkiyenin de bir yığın rakibi var. İspanya ve Yunanistan şu anda göbek atıyor. Çünkü ülkemize gelmeyen potansiyel olduğu gibi rotayı değiştirmiş durumda. O nedenle Seferihisarda olumsuz bir tablo var. Ancak bize özgü bir tablo değil, bütün Türkiye bu tabloyu maalesef yaşıyor şeklinde konuştu.
ÜRETİCİYE TAM DESTEK
Turizmin yanında bölgenin en büyük geçim kaynaklarından olan tarımsal ekonomiye de verdikleri katkılar hakkında bilgi veren Soyer, küçük üreticiyi desteklediklerini ifade etti. Bu yıl birçok üründe hedefleri büyüttüklerini belirten Başkan Soyer, Bütçe sıkıntısını her daim yaşıyoruz. Ama bunlar bizi engeller noktada olmadı. Bütçe olsa daha çok yapacak işimiz var, onu da biliyoruz. Ama elde olan neyse onunla çorbayı kaynatmaya çalışıyoruz. En azından imkanlarımızı sonuna kadar zorlayarak bir şeyleri değiştirebiliyoruz. Değiştiğini gözle görebiliyoruz, hissediyoruz. Yani bir değişim yaşanıyor o nedenle buna devam edeceğiz. Yapmaya çalıştığımız en önemli şey, köyleri belli uzmanlık alanlarıyla buluşturarak hem o alanı genişletmek hem de o köyün bilinirliğini artırmak. Örneğin Orhanlı Köyünü şevketi bostan ile büyütmeye çalışıyoruz. Şevketi bostan denilince akla Orhanlı Köyü gelsin istiyoruz. Köylülerimizi teşvik ediyoruz. Lavanta denilince Turgut Köyü akla gelsin istiyoruz. Geçen sene iki dönüm lavanta dikmiştik. Şimdi 50 dönüm oldu. Küçük üreticiler de özendiler ve onlar da dikmeye başladılar. Seneye 120-130 dönüm dikebileceğimizi planlıyoruz. Ulamışı Karakılçık Buğdayı ile özdeşleştirmeye gayret ediyoruz. Orada da 5 sene uğraşıp 6 dönümde üretim yaptık. Geçen sene 120 dönüme çıktı. Seneye de 500 dönümlük hedefimiz var. Özetle küçük üreticiyi desteklemeye, topraklarda üretip yapmaya, hayatlarını o köylerde devam ettirebilmelerini sağlamaya devam ediyoruz şeklinde konuştu.
Haber Merkezi