Sayfa Yükleniyor...
İzmir Kadın Platformu, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde düzenlediği basın açıklamasıyla deprem bölgelerindeki ihmalleri ve kadınların karşı karşıya kaldığı sorunları gündeme taşıdı
0
İzmir Kadın Platformu, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde düzenlediği basın açıklamasıyla, deprem bölgelerindeki ihmalleri ve kadınların yaşadığı sorunları gündeme getirdi. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yürüyüşle başlayan ve Alsancak Garı’nda yapılan açıklamada, depremin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen bölge halkının temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı, özellikle kadınlar ve çocukların barınma, güvenlik, sağlık ve eğitim gibi alanlarda ciddi mağduriyetler yaşadığı belirtildi. İzmir Kadın Platformu adına konuşma gerçekleştiren Nuray Öztürk, gerçekleşen açıklamada imar affı yasa teklifinin geri çekilmesi ve deprem bölgelerinde kadınların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için somut adımlar atılması çağrısında bulundu.
Halkın henüz sağlıklı bir yaşama kavuşamadığını ifade eden Öztürk, “6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilde etkisini gösteren ve iktidar eliyle bir katliama dönüştürülen depremin üzerinden tam 2 yıl geçmesine rağmen başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere bölge halkı sağlıklı bir yaşama kavuşmadı.Bir doğa olayını felakete dönüştüren sorumlular da hala hesap vermedi. Hala kaybolmuş yakınlarını arayanlar, hala çadır ve konteynırlardayaşayanlar, teslim edilmemiş konutlar, yenisi yapılmamış okul, hastane ve kamu binaları, bile isteye uzatılan adalet arayışları… Deprem yıkıntıları arsında ranta alan açmada sınır tanımayan AK Parti iktidarı…Türkiye’nin 11 ilinde etkili olan 6 Şubat depremleri, ardında on binlerce can kaybı ve yıkılmış kentler bıraktı. Resmi rakamlara göre 53 bin 725 insanın hayatını kaybettiği, 107 bin 213 insanın yaralandığı, 14 milyon insanı etkileyen depremlerde 850 bin bina yıkıldı, yüz binlercesi hasar aldı. Defalarca kez çıkarılan imar afları ile bu felaketin sorumlusu olanlar meclise sundukları kanun teklifleriyle yeni imar afları çıkarma peşinde! Rezerv alan adı altında halkın elinde kalan az sayıda konuta, tarım alanlarına, zeytinliklere göz dikmiş durumdalar. Depremde ortadan kaybolanlar, başta Hatay olmak üzere deprem illerinde halkın karşısına; evlerini terk etmezlerse elektrik ve sularını kesme tehdidiyle çıkıyor. Yıkılan binalarla ilgili soruşturma ve dava süreçleri hala devam ediyor” dedi.
Depremde yakınlarını kaybeden ailelerin adalet arayışının bile isteye uzatıldığını vurgulayan Öztürk, “Tıpkı kadın cinayetlerinde olduğu gibi deprem davalarında da beraat ve iyi hal indirimleri uygulanıyor. Deprem bölgesindeki bütün illerde barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve güvenlik ihtiyaçları hala giderilebilmiş değil. Yıkılan 680 bin konut, 170 bin işyeri yerine yapılan sadece 75 bin konut teslim edildi. 2024 yılında yapımı tamamlandığı iddia edilen konutların ise ne zaman teslim edileceği belirsiz. Kurası çekilen konutların bir kısmı henüz oturulacak şekilde tamamlanmadığı gibi altyapı hizmetleri de eksik, maliyeti bilinmeyen boş senetlere imza attırılıyor insanlara. Kurada ismi çıkanlar konteynırlardan kapı dışarı edilirken, kira yardımları ise geçtiğimiz yıl nisan ayında kesildi. İşsizlik ve yoksulluk had safhada… Bütün bunlardan yine en çok etkilenen kadın ve çocuklar. Kadınlar depremin ikinci yılında da artan bakım emeği yükü ile karşı karşıya. Barınma alanlarındaki tüm işler kadınların üzerine yıkılmış durumda. Kadınlar bir yandan yoksullukla, diğer yandan çadır ve konteynırlarda artan bakım yükleriyle birlikte yaşam savaşı veriyor” diye aktardı.
Başta Malatya ve Hatay olmak üzere kadınlar ve kız çocukları için barınma alanları, sokaklar ve caddelerin güvenli olmadığını dile getiren Öztürk, “Konteynır kentler ve çadır alanlarının çoğunda güvenlik görevlileri yok, çoğu yerde sokak lambaları bile yanmıyor. Her gün aynı karanlık sokaktan evine ulaşma çabası, deprem travmasının üzerine yeni travmalar yaratıyor. Şiddet gören kadınların başvurabileceği danışma merkezleri, acil durumlarda sığınabileceği güvenli alanlar yok. Kadınlar şiddet failleriyle baş başa bırakılmış durumda. Konteynır bölgeleri ya da çadır kentlerin çoğunda kreş ve oyun alanları yok, var olanlar ise yetersiz. Kadınlar ya işsizlik ya da güvencesizlikle karşı karşıya… Ve yoksulluk bakım yükünü daha da artırmış durumda. Kadınların mücadelesiyle okul öncesi öğrenciler için kazanılan bir öğün ücretsiz yemek hakkının “deprem maliyetleri” gerekçesi ile sadece bölgede uygulanacağını söyleyen iktidar, tasarruf tedbirleri kapsamında deprem bölgesinde de uygulamayı kaldırmış durumda. Bölgede yıkılan okulların yerine yarısı bile yapılmış değil. Okul ve personel ihtiyacı giderilemediği, beslenme sorunu çözülmediği için okul çağındaki çocuklar, eğitimden kopuyor. Ve hızla çocuk işçiliği artıyor” ifadelerini kullandı.
Sözlerinin devamına ise Öztürk şu ifadelere yer verdi: “6 Şubat ve sonrasında yaşananlarla ‘güçlü Türkiye’ söylemlerinin neye rağmen olduğu gerçeğini yüzümüze çarpan bir tablo var karşımızda! Biz kadınlar bu tabloyu değiştirmek üzere de deprem bölgesindeki kız kardeşlerimizin eşit, güvenli, insanca yaşam ve çalışma koşulları talebini bir kez daha yükseltiyoruz. Ne etki ajanlığı yasalarınız, ne baskı, gözaltı ve tutuklamalarınız bu sesi yükseltmemize engel olamayacak.
Geçim derdi ve çocuk bakım yükü yüzünden doktora bile gidemeyen Malatya’dan Sedef’in sesi olmaya devam edeceğiz. 6 metre kare tenekeden bir odada 4 kişilik bir ailenin bütün yükünü sırtlayan Sema’nın aile ile uyumlu iş yaşamı adı altında aylık 10 bin TL’ye çalıştırılmasına göz yummayacağız.
Evlerinin başlarına yıkılması yetmezmiş gibi acele kamulaştırmayla zeytinliklerine el konulan Dikmecelikadınların mücadelesine güç vereceğiz.
Ne OVP ile sermayeye köle, ne de aile yılı masalınızla aileye kul olmayacağız. Karanlık sokaklarınız, şiddet dolu yuvalarınızı kabul etmiyoruz.
Biz kadınlar güvenli bir yaşam ve güvenli kentler istiyoruz. Yitirdiğimiz binlerce canın hesabını sorana dek ne unutacak ne de affedeceğiz. Taleplerimizi hep birlikte her yerde haykırmaya devam ediyoruz.
Deprem bölgesinde kadınların hızla ulaşabileceği yerlere kadın danışma merkezleri, şiddete karşı koruma ve önleme merkezleri, sığınma evleri kurulsun. Esnek çalışma uygulamalarına son verilerek, kadınlara güvenceli iş olanakları yaratılsın. Kadın hastalıklarıyla ilgili ücretsiz ve kapsamlı taramalar yapılsın. Ücretsiz psikolojik destek noktaları derhal hayata geçirilsin.
Eğitim hakkı elinden alınan çocuklara, gençlere parasız, nitelikli eğitim sağlansın.
Bütün eğitim kademelerinde ücretsiz servis, bir öğün ücretsiz yemek sağlansın, yıkılan okul ve hastane binalarının yerine derhal yenileri yapılsın. Deprem bölgesindeki tüm üniversiteli kadınlara kyk bursu verilsin. Barınma alanları içine veya yakınlarına ücretsiz kreşler açılsın.
Elektrik kesintilerinin son bulması, yangınların önüne geçilmesi için etkili çalışma başlatılsın. Şehir içinde yaşanan ulaşım sorunu acilen iyileştirilsin.
Zeytinliklere, arazilere, tarlalara istimlak adı altında el koyma yasaları kaldırılsın.
İmar affı yasa teklifi geri çekilsin.”
MERVE AĞRIÇ