Sayfa Yükleniyor...
Sevgi Tohumları, engelli bireylerin umudu olmaya devam ediyor. Yaptıkları projeler ve verdikleri eğitimlerle sevgi tohumları yetiştiren merkez, Atatürk Stadyumu çevresinde yer alan kampüsü ile yeni bir yaşam alanı oluşturuyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Bir kampüs düşünün ki içerisinde engelli bireylerin gelişimine katkı sunan aktivitelerden hayvan çiftliğine, velilerin çocukları beklerken sıkılmamak için yaptıkları hobilerden oyun alanına kadar her şey var. Bahsi geçen yer ise geleceğe sevgi tohumu eken Sevgi Tohumları Merkezi. Kendileriyle Kültürparkta rastlaştık. Hepsi o kadar özeldi ki uzaktan dahi kendilerini belli edebiliyorlardı. O samimi, içten halleri, gülümseyen gözleri her şeye bedeldi. Bu şekilde kalmasını istemedik ve kendilerini daha yakından tanımak için merkezlerine gittik. Atatürk Stadyumu çevresinde yer bulan kampüs oyun alanlarıyla, spor aktivitelerinin gerçekleştirildiği bölümleriyle, hayvanlarıyla, ailelerin hobi sınıflarıyla ve en başta bu özel çocukların çabasıyla adeta büyüledi. Kampüs ortaklarından Ozan Ersan ile görüştük. Ersan, kampüsün amaçlarından, yaşadıkları sıkıntılara değin birçok konudan söz açtı. Ama her şeyden önce erken teşhisin önemine vurgu yaparak aileleri kendilerini ve çocuklarını saklamamaları noktasında uyardı.
AKLIMIZDA VE HAYALİMİZDE OLAN BİR YER
2006 yılından bu yana bu işin içerisinde olduğunu belirten Ozan Ersan şöyle konuşmaya başladı: Biz burada 3 ortağız. 2006 senesinden beri bu işin aktif olarak içerisindeyim. Sevgi Tohumları dışında başka özel eğitim merkezlerinde de yer aldık. Sevgi Tohumlarına 2013 yılının başında başladık. Burası zaten önceden de olan bir kampüstü. Burayı kuran arkadaşlardan çok beğendiğimiz için devir aldık. İzmirde ve Türkiyede böyle büyük bir kampüs içerisinde bu kadar etkinliklerle ve eğitimlerle dolu bir özel eğitim merkezi yok. Hep aklımızda ve hayalimizde olan bir yerdi. İçerisinde yüzme havuzunun olduğu, tam zamanlı bir kısmın bulunduğu, engellilere daha yoğun hizmet verebileceğimiz bir yerin hep arayışı içerisindeydik. Burası da tam olarak istediğimiz / istediklerimizi yapabileceğimiz bir alandı. Beşinci senemizi tamamladık. Devir almadan öncede kampüs bu şekilde devam ediyordu zaten.
TAM ZAMANLI BİR KOLEJ
Kampüs içerisinde ne gibi eğitimlerin verildiğine değinen Ersan, Burada görme engelliler hariç bütün engelli gruplara hizmet verebiliyoruz. İşitme engelli öğrencilerimiz var, dil-konuşma güçlüğü çeken öğrencilerimizin sıkıntılarını çözebileceğimiz programlar mevcut. Öğrenme güçlüğü çeken, hafif düzeyde zeka geriliği olan (görünüşte pek bir şeyi olmayan ama akademik yönde yaşıtlarından geride kalan) çocuklarımıza destek eğitimi veriyoruz. İzmirde şu an hiç olmayan tam zamanlı bir kolej kısmımız var. Yaklaşık altı tane sınıfta yaş ve engel gruplarına göre sınıflandırdığımız maksimum 4-5 öğrenciye kadar bulunan öğrencilerimiz var. Bu özellik İzmirde belki 1 ya da 2 okulda vardır. Bu tip öğrencilerimize burada yüzme, spor dersleri veriliyor, buz patenine, bowlinge götürülüyorlar, sinemaya, çocuk oyunlarına gidiyorlar dedi. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olduklarını söyleyen Ersan, Kendi içerimizde bir limitet şirketiyiz. Lakin atamalarımızı, bütün kontrollerimizi Milli Eğitim Bakanlığı yapıyor. İlçe olarak da Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlıyız. Burada çalışan bütün personellerimiz uzman kişilerdir. Yani psikolog, çocuk gelişim uzmanı, zihinsel engelliler sınıf öğretmeni, özel eğitim uzmanları, dil ve konuşma terapisti, fizyoterapistler Bunlar hep alanlarından mezun, çalışma yeterliliği olan kişiler. Biz ödemelerimizi de aynı şekilde Milli Eğitim Bakanlığı kanalı ile alıyoruz diye konuştu.
ENGELSİZ ÇOCUK ŞENLİĞİ
Menemen Belediyesi ile ortaklaşa yürüttükleri projeye de yer veren Ersan, Türkiyede bir ilki gerçekleştirdiklerini vurgulayarak şunları ekledi: Mustafa Kemal Atatürkün tüm çocuklara armağanı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 97. yıldönümünde örnek bir sosyal sorumluluk projesine ev sahipliği yapan Menemen Belediyesi; Türkiyede bir ilk olarak Gölpark Menemende gerçekleştirilen Engelsiz Çocuk Şenliğine destek veren kurumlardan öğrencilerin katılımıyla Engelsiz Çocuklar Hatıra Ormanı oluşturdu. Bunlar arasında bizim öğrencilerimiz de vardı. Bu kapsamda ağaç dikimlerimiz de oldu. Kaynaştırma eğitimlerinden söz açan Ersan, Kaynaştırma eğitimlerini Milli Eğitim Bakanlığının çalışmaları kapsamında yapıyoruz. İzmirde ilk spor koçluğunu burada biz uzman öğretmenlerimizle birlikte gerçekleştirdik. Sinemaya ya da misafirliğe giderken neler yapılmalı, bunları bizzat çocukları oraya götürerek öğrettik. Aslında bakarsanız bunların her biri birer proje. Çalışmalarımızın hepsi ayrıca birebir yapılmaktadır dedi. Bir spor okulu kulübü kurduklarını belirten Ersan, bu proje ile lisanslı sporcularla beraber yarışmalara dahil olduklarını ve İzmirde yine bir ilki başardıklarını kaydetti. Ersan, Pinpon, yüzme gibi alanlarda yarışmalara katılıyoruz. Bir futbol takımı da kuruluyor. Masa tenisinde iki öğrencimiz Antalyada Türkiye Şampiyonasına katılarak bizleri temsil etti. Bunlar da İzmir için aslına bakarsanız bir ilk dedi.
AİLELER ÇOCUKLARINDAN UTANIYOR
Zorlandıkları noktalara değinen ve çocuk kadar aile eğitiminin de öneminden bahseden Ersan, Benim kendi kuzenim engelli. Esasında biraz da bu işlere girmemizin nedeni bu gördüğümüz ya da yaşadığımız olaylardan kaynaklı. Son yıllarda engelli bireyler daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Ancak 2000li yıllarda bu çocuklar daha çok evlerde yetişirlerdi. Dışarıya çıkmaya korkarlardı. Ebeveynler de çocuklarından ya utandığı için ya da bu durumu çocuğuna yakıştıramadığı için onları evlerde saklıyorlardı. Çocuk Ben otizmliyim diye adeta bağırıyor ama aile fişlenmekten korktuğu için bunu kabul etmiyor. Bunu bir kar tanesi gibi düşünmek lazım. Şu an umursanmayan şey ileride baş edilemeyecek bir hale gelecek. Bunu yapan çok aile var. Ancak şimdi aileler de bu tip kurumların varlığı ile ve sosyal özelliklerin de artmasıyla daha çok görünür oldu. Ama yeterli mi değil. Aile eğitimini destekleyici programlar yapılmalı. Çünkü ailenin de büyük oranda psikolojisi bozuluyor. Çocuktan önce bence anne ve babanın eğitilmesi lazım. Onlar eğitilirse eğer çocuğun gelişimindeki zorluklar en aza indirgenir. Toplumda da farkındalık yaratmak adına çocukları kamusal alanlara dahil ediyoruz ve etmemiz lazım. Örneğin fuarda gerçekleştirilen kukla gösterisine onları götürmemiz gibi ifadelerine yer verdi. Halkapınar Atatürk Stadyumuna yolunuz düşerse Ersanın da bahsettiği bu farklı ruhları tanımanızı tavsiye ediyoruz.
Haber Merkezi