Sayfa Yükleniyor...
null
ÖZEL HABER
Onurhan ALPAGUT
Karşıyaka Sanat Atölyesi sahibesi Yıldız Poyraz ile İzmir ve Sanat üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Yaptığımız sohbette İzmir halkı ve İzmir'in sanat açısından konumunu değerlendirdik. Kültür ve Sanat konusunda nelerin yapılabileceğine dair konuştuk
"1999 BENİM İÇİN SANATIN MİLADI OLDU"
Geleneksel Sanatlar olan ilgisinin detaylarını gazetemize anlatan Poyraz, "1999 yılında Sabancı Kültür Merkezinde gezdiğim sergi benim için bu işin miladı oldu. Bu sergide Ankara'dan gelen sanatçılar karma olarak eserlerini; tezhip, minyatür, ebru, kaligrafi dallarında gösterime sunmuşlardı. Sergiye ziyaretçi olarak katılmama rağmen eserler beni derinden etkiledi. Bu sanatları mutlaka bende öğrenmeliyim dedim kendi kendime. Geleneksel sanatlar evvelden hoşuma giderdi. İnce süslemeleri her zaman görürdüm içim giderdi ancak ne olduğunu bilmezdim. Sabancı Kültür Merkezinde gezdiğim sergi sanat konusunda aydınlamamı sağladı. Serginin etkisi sayesinde sanat konusunda araştırmalara başladım. Daha sonra birçok kuruma sanat konusunda eğitimlere katıldım. O zamanlar Ebru, Minyatür, Tezhip gibi geleneksel sanatlara ilgi çok azdı ve kurs açılmıyordu. Birçok mücadele sonucu sanata bir yerlerden başladım. İlk hocam Ankara'dandı ve Karşıyaka'da eğitime başladım. Daha sonra çeşitli kurumlarda geleneksel sanatlara talep artınca kurslar çoğaldı. Kültür Bakanlığının kurslarına 2 yıl süreyle katıldım. Bunun yanı sıra İstanbul'a gidip geliyordum. İstanbul, İzmir'e göre sanata biraz daha ilgi gösterilen bir yerdi. Oradaki ustalarla görüşerek kendimi geliştirdim" diye konuştu.
ÖĞRENCİLİKTEN ATÖLYE AÇMAYA UZANAN BİR HİKAYE
Atölyenin doğuşundan bahseden Poyraz, "Bir Atölye kurmak aslında aklımda yoktu. Altı yıl süre geleneksel sanatlar konusunda çeşitli eğitimler aldım. Günün birinde hocalarımdan bir tanesinin 'artık senin eğitim vermen gerekiyor' demesi ile bu fikir doğdu. Ancak bu söze kadar benim aklımda ne eğitim vermek ne de atölye açmak gibi bir düşünce yoktu. Kişisel düşüncem sanatların içine girerim, yapabildiğim kadar yaparımdı. Kısacası bir hobi olarak başlamıştı. İlerleyen dönemlerde bir kurumda 1 buçuk yıl ebru eğitimleri vermeye başladım. Anlaşmamızın sona ermesi ile birlikte daha sonra ne yapabilirim diye düşündüğümde evde geleneksel sanatları kendi çabalarımla devam ettirmeye çalıştım fakat evin dolması sonucu bu alanın bana yetmediğini anladım. Kendime küçük bir yer tuttum. Burada sadece kendi çalışmalarımı oluşturarak hayatımı kazanmak istedim. Daha sonra gelen gidenler olmaya başladı. Eski öğrencilerimle birlikte yeni kişilerde ders almak isteyince atölyede Ebru sanatı üzerine dersler vermeye başladım. Ancak diğer geleneksel sanatlara vakıftım. Kendi düşünceme göre en çok bilgim olan Ebru sanatı üzerine yönlenmeyi uygun gördüm. Daha sonra açtığım atölyede ebruların üzerine tezhipler yapmıştım. Bunları gören insanlar benden tezhip dersleri de almak istediler. Bu işin sadece benim sınırlı kalmaması gerektiğini düşünerek o alanların hocalarını ayarladım. Onlarla anlaşarak belirli günlerde atölyeme davet ettim. İş kendi kendine talepler sonucu büyümeye başladı. Atölyemi daha merkezi bir konuma taşıdım. İnternet sitesi kurdum. Müthiş bir talep oldu. Dolayısıyla kurs dışında başka taleplerde geldi. Atölyenin çıkış noktası da bu oldu" ifadesinde bulundu.
NELER YAPIYORUZ?
Atölye'de neler yaptıklarını anlatan Poyraz,"Bu atölyede hat, tezhip, minyatür, çini, kaligrafi, müzik dallarında dersler veriliyor. Kişilere konularında uzman hocalar tarafından öğretiliyor. Hocalarla görüşmelerimiz sonucunda insanlara uygun zamanlarında dersler ayarlanıyor. Yaptığımız işin de belli bir sezonu var. Yazın durağan geçiyor. Dolayısıyla buna göre internet üzerinde ve burada çeşitli duyurular yapılıyor. Gerçekleşen duyurular sonucunda kişiler bizden kurs taleplerinden bulunuyorlar. İnsanlara istedikleri konuda kurs olanakları da sağlıyoruz. Burayı ders saatlerinde insanların rahatça çalışabileceği bir ortam haline getiriyoruz. Sanata uygun müzikler açıyoruz ve atmosfer ayarlıyoruz. Burada ben sanatçı olmak istiyorum dışında insanları hiçbir şekilde yönlendirmek değil amacımız. Geleneksel sanatları insanlara sevdirmek, aşılamak, farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Burayı ben sadece kendim çalışayım olarak kurmadım. Birçok sanata ilgisi olan ve tanışmak isteyen kişilerin uğrak yeri olabilecek hale getirdik. Karşıyaka'da ki atölye benim 4.atölyem. Dolayısı ile önceki sorunları ve eksiklikleri gidererek burayı kurmaya çalıştım. Atölyede geleneksel sanatlar dışında kişilere istekleri doğrultusunda kurslar düzenliyoruz. Aklınıza gelebilecek her yere seramik tablolar, ebru tablolar, kaligrafi tasarım tablolar gibi Sipariş üzerine çalışmalar yapıyoruz. Kişilere kendi istekleri doğrultusunda sanat eserleri yapıyoruz" dedi.
KURS PROGRAMLARI
Kurs programları hakkında bilgiler veren Poyraz, "Kurs programımızda talep bizim için esastır. Daha çok çalışan kesim bizlere kurs taleplerinde bulunuyor. Buna göre hizmet veriyoruz. Kişilerin çalışma saatlerini göz önünde bulundurarak ders saati ayarlıyoruz. Ağırlıklı olarak akşam saatlerinde 16:30-21:00 arasında kurslarımız mevcut. Gündüz ise, daha çok Cumartesi günleri talep olmakta. Kişiler hafta sonlarını sanata ayırmak istediklerinde de bazen sabahtan bazen de öğleden sonra kurslarımız başlıyor. Değişkenlik gösteriyor. Ancak akşam saatlerinde kurslarımız daha yoğunlukta" şeklinde konuştu.
"İZMİR OLARAK KISIR DURUMDAYIZ"
Sanat Atölyelerinin İzmir'de yeterli olup olmadığı konusunda görüşlerini ifade eden Poyraz, "Her konuda İzmir'i yerden yere vuruyoruz ama baktığınızda Türkiye bu konuda yetersiz. İzmir'de bu tür atölyeler yok denecek kadar az, var olanlar da kendini ispatlayamamış durumda. Sanatla uğraşarak ayakta durmak gerçekten zor. Çok donanımlı olmanız gerekiyor. Dolayısıyla ben sanatçıyım, sanat yapıyorum atölyem tıkır tıkır işleyecek şekilde düşünüyorsanız baştan kaybediyorsunuz. Çünkü, biz toplum olarak böyle bir duruma zaten hazır değiliz. Toplumda şu an sanat ile uğraşıyorum atölyem var dediğinizde insanlar, "bu işten para kazanıyor musun? Nasıl ayaktasın" diyip hayret ediyorlar. Bu durumda bizim için bir yara aslında. İzmir'de atölye konusunda zayıf. Dışarıdan gelen bir misafirimi gezdirebileceğim atölye sayısı çok az. İzmir'de sanat açısında 1-2 kaliteli atölye var ve bu anlamda gerçekten kısır durumdayız" diyen Poyraz yapılması gerekenler konusunda görüşlerini beyan etti. Poyraz, "Bu konuda sanatçıları suçlamamak gerekiyor. Sanatçı bir şeyler üretmek için vardır. Kafasını bu şekilde çalıştırmalıdır. Sanatçı bana göre pazarlamacı değildir. Ancak baktığınızda bunu da biz yapıyoruz. Aslında ilan, afiş bastırmak tanıtmak benim işim olmamalı aslında. Yeterince yerel basın ve yönetimler sizi desteklemediği için sanat, sanatçı kısır kalıyor. Olması gereken yerel yönetimlerin bizi desteklemesidir. Ben bu atölyeyi açıyorum ancak devlete vergi vermek zorundayım. Yaptığımız işin bir farkındalığı yok. Bir sanatı icra ediyoruz fakat önümüzde kapılar açılmıyor. Ülkemizde ve şehrimizde ne yazık ki böyle bir sistem yok. Bu konuda sadece İstanbul'da inanılmaz bir döngü yaşanıyor. Aynı döngüyü İzmir'de biz sanatçıların tek başına sağlaması zor. O yüzden bence burada tüm iş yerel yönetimlere düşüyor" diye konuştu.
"ESKİYE ORANLA İLGİ ARTIŞI VAR"
İzmir olarak sanata eskiye oranla ilginin daha iyi olduğunu ifade eden Poyraz, "İzmir'i başka şehirler ile kıyaslamayacak olursam kendi içinde eskiye oranla daha iyi. Ancak bu durum başka şehirlere göre daha kısır bir döngüde. Burada kurs alma talebinde bulunan insanların çoğu yurt dışından İzmir'e yakın zamanda yerleşmiş kişiler. İzmir'in halkında hakim olan düşünce, vaktini sanata ayırmak değil de daha böyle geziyim, yayılayım böyle kafasını boşaltmak isteyen bir yapı. Sanatla uğraşayım bir şeyler ortaya çıkarıyım diyen insan sayısı çok az. Bize gelenler daha çok İzmir'den ziyade dışarıdan gelen insanlar. Bu da acı bir durum. Sanat İzmir'de istenilen düzeye gelir mi? ya da gelirse ne zaman gelir bunu da bilemeyiz. Sadece umutlu olmak istiyorum" dedi.
"İNSANLARDA FARKINDALIK YOK"
Sanata ve sanatçının İzmir'de ki konumunu değerlendiren Poyraz, "İnsanlarda farkındalık yok. Sergiler düzenliyoruz. Ancak ben iki senedir artık İzmir'de sergi daha düzenlemiyorum. Bizi küstürdüler. Sergi açarken günlerce emek harcıyorsunuz. Kolay değil bir iş değil. Aldığınız tepkiler rencide olabilecek düzeyde gerçekleşebiliyor. Hak ettiğiniz değerin yarısını bile göremiyorsunuz. İzmir'de sizin sanatla uğraşıyor olmanız İzmirliler için çok da bir anlam ifade etmiyor. İnsanlar işimize bir ahşap boyuyormuşuz gibi bakıyor. Ortaya çıkardığınız esere insanlar bu ne işe yarayacak gözüyle bakıyor. Bu açıdan insanların yaptığımız işin farkında olduklarını sanmıyorum" şeklinde konuştu.
TAVSİYELERDE BULUNDU
Sanatla uğraşmak isteyen kişilere tavsiyelerde bulunan Poyraz, "Çevrenizdeki söylemleri dikkate almayın. Benimde çevremde birçok olumsuz söylem gerçekleştiren insan vardı. Ailemde sanatla uğraşan kimse yoktu. Bundan dolayı işten caydırma söz konusu oldu. Bunu her zaman kulak arkası ettim. Birileri mutlaka sizin yaptığınızın işi küçümseyecek, caydırmak isteyecek bir takım kişiler etrafınızda olacaktır. Böyle cümleler etrafınızda kurulduğunda mutlaka gülüp geçin. İnsanlardan sizi anlamasını beklemeyin. İçinizde kurduğunuz aşkı büyütün. Ben bu şekilde devam ettim. Aksi takdirde devam etmeniz oldukça zor" dedi.
"İSTİYORUZ Kİ İNSANLARA GELENEKSEL SANATLARIMIZI ÖĞRETELİM"
Bir atölye sahibi olarak Poyraz, sanat konusunda hedeflerini ve amaçlarını anlattı. Poyraz, "Keşke daha fazla kesimlere ulaşabilsek. Bunalıma girmek üzere olan iş stresi yaşayan ve bunları atlatmak isteyen kişilere sıkıntılarını sanat ile atlatabileceklerini gösterebilsek. Tüm sanatların insan üzerinde olumlu etkileri var. Dolayısı ile siz ne kadar çok insana ulaşırsanız kişileri bu psikolojik savaştan kurtarmış olacaksınız. Sanat zaten para için yapılabilecek bir şey değil. Yaptığınız işin farkında olup başkanlarına aktarmanız gerekiyor. İnsanların yaptığımız işe saygı duymaları gerekiyor. Maddi, manevi desteklemeleri lazım. Bazen sadece manevi desteğe bile ihtiyacınız oluyor. Kişilerden sizi anlamasını bekliyorsunuz. Ancak böyle bir kesimde çok az. Sanatta her gün kendinizi yenilemeniz gerekiyor. Sabah kalktığınızda kendinize bir nevi format atıyorsunuz. Bu da kolay bir iş değil. İstiyoruz ki insanlara geleneksel sanatlarımızı öğretelim" şeklinde konuştu.
FRANSA'DA GELEN BAŞARI
Atölye olarak Fransa'da aldıkları ödül hakkında konuşan Poyraz, "2010 yılında Fransa'da Türk İş adamları derneğinden bize atölye olarak teklif geldi. Orada Türk günleri oldu. Tüm sanat köşelerini atölye olarak bizim oluşturmamızı istediler. 2010 yılında 1 hafta Fransa'ya gittik ve orada Türk kültürünü yansıtan organizasyonun düzenlemesini yaptık. Burada sanatımızı tanıttık. Hatta tanıtmakla da kalmadık burada insanlara geleneksel sanatlarımızı uygulattık. Burada sergilediğimiz başarıdan ötürü FESTİCULTURE ödülüne layık görüldük."
kutu kutu kutu
Yıldız Poyraz kimdir?
1981 İzmir doğumluyum. Uzun yıllardır İzmir'de ikamet ediyorum. Yaptığım iş dolayısıyla Türkiye'nin birçok yerinde bulundum. Ailemin ticaret ile alakası olması sebebiyle bir dönem ticaretle de meşgul oldum. Öğrencilik yıllarımda belli sıkıntıların baş göstermesinden dolayı okumak bizim için güçtü. Sanata alakam olmaya başlayınca bu işin belli bir okulu olmadığını öğrendim. Hatta araştırmalarım sonucu büyük ustaların okullu olmadıklarını fark ettim. Birçok usta okulu bırakarak usta-çırak ilişkisi ile ilerlemiş. Sanata Dünya üzerinde baktığınızda hiç bir sanatçının okul ile belirli noktalara ulaştığını göremezsiniz. Meraklısı olduğum geleneksel sanatlarında Türkiye'de yeterli düzeyde içine girebilecek bir okul olmadığını anlayınca Üniversiteyi açıktan okuyarak Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler mezunu oldum. Sanat ile tanışmam 1999-2000 yıllarında Sabancı Kültür Merkezinde bir resim sergisini gezmem ile başladı. Düzenlenen sergi beni derinden etkilemişti. Yapılan sergide birçok geleneksel sanat örneğini görmüştüm. Geleneksel sanatların okulları olmadığı içinde sürekli atölyeleri gezdim, kurslara katıldım. Geleneksel sanatları uygulayarak öğrendim. Daha önceleri pek bilgim olmayan bu sanatları sergide görerek alakam başladı. Kendimi sanatta buldum. Şu an Konak ve Karşıyaka'da olmak üzere iki adet sanat atölyem var.
Haber Merkezi