Sayfa Yükleniyor...
Konak Meydanında bulunan tarihi Yalı Cami, mimarisi ve çini işçiliğiyle kent tarihine ışık tutuyor. 250 yılı aşkın tarihi olan bu yapıyı, daha yakından inceledik
EMİRCAN IŞILDAK - Konak Meydanında Hükümet Konağının önünde yer alan Yalı Cami, benzer örneklerinin arasında küçük bir yapı olmasına rağmen, tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Tarihi net olmamakla birlikte, 1755 yılında Katipoğlu Mehmet Paşa'nın kızı Ayşe Hanım tarafından yaptırıldığı kabul ediliyor.
Denize yakın konumda olması bakımından ismi Yalı Cami olarak kalan tarihi ibadethane, yapımından günümüze kadar gelen süreçte birçok defa onarımdan geçmiş. İzmirin kalbinde yer alan bu yapıyı daha yakından inceledik.
İKİ YÜZYILI GEÇEN TARİH
Caminin yapılış tarihi kesin olarak teyit edilemiyor. Fakat bu konuda yoğunlukla kabul edilen görüş 1754 ile 1755 yılları arasında inşasının tamamlandığı yönünde. İzmir ayanı Katipzade Mehmet Paşanın eşi Ayşe Hanımın, yanında bir medrese ile birlikte camiyi inşa ettirdiği kabul ediliyor. O dönem Katipzade Ailesinin yabancılarla yakın ilişkileri nedeniyle Ayşe Hanımın yaptırdığı bu cami, İngiliz Ayşe Cami diye de anılmıştır. Ayşe Hanımın caminin yanında yaptırmış olduğu medrese ise, günümüze kadar varlığını koruyamamıştır.
ZENGİN MİMARİYE SAHİP
Yalı Cami'nin en dikkat çekici özelliği ise, minyatür yapısı olarak göze çarpıyor. Genellikle camiler ihtişamlı ve büyük yapılar olarak dikkatleri çekmesiyle bilinse de küçük ve butik yapısı ile dikkatleri üzerinde toplayan Yalı Cami, minyatür olarak nitelendirilebilecek sekizgen plana sahip bir ibadethane. Cami tek şerefeli ve tek minareli olarak inşa edilmiş, içerisi zengin çini örnekleriyle bezenmiştir. Kesme taş ve tuğlanın birlikte ustalıkla kullanıldığı camide, pencerelerin ve giriş kapısının üzerindeki Kütahya çinileri ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Caminin içerisindeki avize ise, seramik sanatçısı Ümran Baradanın eseri olarak göze çarpıyor.
BİRÇOK KEZ ONARIM GÖRMÜŞ
1. Dünya Savaşı sırasında tahribata uğrayan camiyi, dönemin İzmir Valisi Rahmi Beyin onarttığı biliniyor. Bu onarımı detaylandıran bir kitabe de bugün caminin giriş kapısı üzerinde bulunuyor. Caminin kapısı üzerinde bulunan mermer süslemelerinin, aynı şekilde İzmir Milli Kütüphanesi ve İzmir Milli Sinemasındaki mermer süslemelere olan benzerliği nedeniyle bu onarımın Mimar Tahsin Sermet tarafından yapılmış olduğu düşünülüyor. Cami 1964 yılında bir kez daha onarımdan geçmiş, bu onarım sırasında da caminin cephesinde bulunan Kütahya çinilerinin büyük bir bölümü sökülmüş, yalnızca pencere ve kapı sövelerindeki bırakılmıştır. Son yapılan restorasyon ve düzenleme çalışmalarından önce dış bölümü tamamıyla Kütahya çinileriyle kaplı olan yapının, bugün pencere etrafları ve alınlıkları 19. yüzyılın en değerli Kütahya çinileriyle süslüdür. 1997 yılında İzmirli seramik sanatçısı Ümran Baradan'ın çalışmasıyla cami çinilerinin onarımı yapılmıştır. Sanatçı Ümran Baradanın yapıdaki emekleri rahatlıkla görülebilmektedir. Özellikle çini konusunda ülkemizde hatırı sayılır bir noktada gösterilen Baradanın ustalık eserleri, caminin çehresine ahenk katmıştır. Son olarak da Vakıflar İzmir Bölge Müdürlüğü tarafından deniz havasının cami duvarlarında yarattığı tahribatı gidermek amacıyla, 2007 yılında yapılan çalışmayla bina cephesi ile minaresinde oluşan tuzlanma ve erime giderilmiştir.
Camiyi yaptıran Katipzade Ailesi, 18. yüzyılın ikinci yarısında İzmir'de ayan sıfatı ile güçlenmiş ve bu gücünü 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar sürdürmüş bir ailedir. İzmir Konak Meydanı'nın ve günümüzde de Konak İlçesinin ismi Katipzade Ailesinin burada 1804'de yaptırdıkları üç katlı ahşap kışlık konaklarından gelmektedir. Bugünkü İzmir Hükümet Konağı'nın yer aldığı mevkideki konaklarından ayan sıfatı ile İzmir'i fiilen yönetmişler, konaklarının devlet mülkiyetine geçmesi sonrasında da bu mekan uzun süre isimleri ile anılmıştır. Katipzade Hacı Mehmet Bey 'in 1803-1816 yılları arasında İzmir voyvodası sıfatıyla şehri resmen yönettiği dönem ailenin en parlak dönemi olmuştur. Bu dönemde İzmirde Konak Meydanının tamamı, Karataştan Karantinaya kadar tüm sahil şeridi, bugünkü Mithatpaşada yer alan askeri tesislerin bulunduğu alan, İnciraltının büyük bir kısmı, Karaburun Yarımadasında binlerce dönümlük arazi, Menemen Emirâlemden, Tireye kadar geniş topraklar Katipzadelerindi. Bu arazilerin bir kısmını sonradan vakıflaştırmıştır. Katipzadelerin yabancılarla iyi ve yakın ilişkileri dolayısıyla da Yalı Cami bir dönem İngiliz Ayşe Cami olarak adlandırılmıştır.
Haber Merkezi