1 Kasım analizi: CHP toplumla yeniden tanışmalı

1 Kasım seçim sonuçlarına ilişkin gazetemizin sorularını yanıtlayan Siyaset Bilimci Prof.Dr. Tanju Tosun, CHP’nin oylarını artırması için toplumla yeniden tanışması gerektiğini belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 07.11.2015 07:41
  • Güncelleme Tarihi : 07.11.2015 07:41
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
1 Kasım analizi: CHP toplumla yeniden tanışmalı

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Siyaset Bilimci Prof.Dr. Tanju Tosun’la 1 Kasım seçimlerine ilişkin bir röportaj gerçekleştirdik. Tosun, CHP’nin oylarını artırması için toplumla yeniden tanışması gerektiğini belirterek, AK Parti’nin güvenlikçi parti kimliğiyle terör sorununu çözebilecek tek parti algısı yarattığını ifade etti.

E. ÇAĞLA GENİŞ

-1 Kasım Genel Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sandıktan çıkan tablonun sürprizlerle dolu olduğuna şüphe yok. Özellikle AK Parti’nin oylarında beklenenin üzerinde artış gerçekleşmesi, MHP’nin ciddi oy kaybına uğraması seçimin sürprizleri arasında. Seçim sonuçları Türkiye’de özellikle sağ seçmenlerin tercihlerinin bir hayli esnek ve hareketli olduğuna işaret ediyor. Buna karşılık CHP’nin yüzde 25’lik oy bandına yerleşmesi sosyolojik tabanını koruduğunu, fakat genişletemediğini göstermesi anlamında dikkate değer. HDP bağlamında düşündüğümüzde, oy kaynağı büyük ölçüde Kürtlere dayalı olan bu partinin homojen bir sosyolojiye sahip olmadığını, Kürtlerin arasında siyasete, iktidara bakış, bugüne ve geleceğe ilişkin faklı algı ve beklentilerin var olduğunu gördük.

İKTİDAR ALTERNATİFİ OLMANIN YOLU…

-1 Kasım’da seçmen hangi yönelimler doğrultusunda oy kullandı?

Türkiye’de seçmenin parti tercihinde 2000 sonrası özellikle retrospektif, yani işbaşındaki iktidarın ekonomi politikalarının kendi yaşam koşullarında geçmişte nasıl etki yaptığına ilişkin düşüncenin, yani bireysel ekonomik değerlendirmenin etkili olduğu bilimsel araştırmalarla tespit edilmiş durumda. Etnik, dinsel kimlik katı ideolojik partilerin oy bagajında ağırlıkta olsa da, iktidar alternatifi olmak isteyen partiler merkezde toplanma stratejisi izliyor. Merkezde konumlanıp, güçlü iktidar alternatifi olmanın koşulu ise önce seçmenin ekonomik beklentilerine yanıt vermekten geçiyor.

-1 Kasım’da sandıktan çıkan milliyetçilik mesajı nedir? MHP neden bu kadar kan kaybetti?

Milliyetçiliğin tek tip, homojen bir karaktere sahip olmadığı görülüyor ki tarihsel olarak bu anlaşılabilir bir durum. Milliyetçi seçmenin azımsanmayacak bir kesiminin AK Parti’ye yönelerek MHP’ye kan kaybettirmesi, 7 Haziran sonrası MHP’nin neredeyse umursamaz tavrıyla açıklanabilir. Türkiye’de geçmişten bugüne milliyetçi ideolojinin, kutsal ideolojik ortağı muhafazakarlık olup, çoğu önermelerinde iki ideoloji birbiriyle başta güçlü devlet, kutsal millet-ümmet anlayışıyla çoğu noktada buluşabilmektedir. Bu anlamda, özellikle seçim coğrafyası örneğinde seküler milliyetçi sosyolojinin yerini milliyetçi muhafazakar sosyolojiye hızla terk etme süreci yaşanıyor diyebiliriz. Hayat tarzları, devlet, din algısı neredeyse eşitlenen kitlenin muhalefette etkisiz MHP karşısında tek partiyle mukteder olacak AK Parti arasında tercihini AK Parti lehine yapması kolaylıkla anlaşılabilir. Ayrıca, özellikle 7 Haziran sonrası bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu birlikteliğinde başarılı biçimde güvenlikçi parti kimliğiyle terör sorununu çözebilecek tek parti/AK Parti algısı yaratılmıştır. Bu durumda da güçlü devletin ancak AK Parti iktidarıyla mümkün olduğunu düşünen seçmen MHP’yi terk etmeye başlamıştır. Diğer yandan, MHP seçmeni partisinin iktidar ilgisizliği karşısında iktidarın fırsat maliyetlerinden yaralanma adına AK Parti’ye yönelmiştir diyebiliriz.

“MHP’NİN KAYBETTİĞİ OYLAR AK PARTİ’YE GİTTİ”

-Kamuoyunda AK Parti’nin yükselişinde, MHP’den giden büyük bir oy çoğunluğu olduğu kanısı var. MHP’nin oyları nereye gitti?

7 Haziran ve 1 Kasım AK Parti ile MHP oyları iller düzeyinde karşılaştırıldığında, MHP’nin kaybettiği oylarının neredeyse tümünün AK Parti’ye gittiğini görüyoruz. Seçmen tercihlerinde hareketliliğin ve MHP’nin oy kaybının en yüksek olduğu illerde AK Parti’nin 7 Haziran’a göre azımsanmayacak oy sıçraması yaşaması bunun göstergesi. Bu oy geçişkenliği Türkiye’deki neredeyse tüm iller ve İzmir için de böyle.

-CHP neden oylarını artıramadı, yapıcı muhalefet göstermesi büyümesi için yeterli olmadı mı?

Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin en temel özelliklerinden biri; iktidar olmak isteyen bir partiye dönüşmesi oldu. 7 Haziran ve 1 Kasım’da Kılıçdaroğlu’nun kişisel performansı, seçim kampanyalarında toplum adına söylenen yeni şeyler, koalisyon görüşmeleri sırasındaki yapıcı tavırlar dikkate alındığında bunu görüyoruz. Fakat bütün bunların söz konusu CHP olduğunda yeterli olmadığına yaşayarak tanıklık ettik. Öyleyse CHP’nin büyüyememesinin nedenlerini başka yerde aramak durumundayız ki o da toplumda CHP’ye ilişkin tarihsel olarak var olan algının kırılamaması. Bu algı CHP’nin icraatçı, iş bilen, toplumun değerlerini temsil eden bir parti olmadığına ilişkin sayısız imgeyi barındırmaktadır. Bunda CHP’nin rakipleri kadar, CHP’lilerin de sorumlu olduğunu düşünüyorum. CHP’nin bu anlamda yapması gereken neredeyse şehir efsanesi olarak nitelendirebileceğimiz bu algıyı kırması, bunun için de örgütlerin sürekli olarak sokakta toplumla iç içe girerek onlarla yeniden tanışması ve kendisini anlatmasıdır.

-Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi adına Türkiye’deki seçimleri gözlemleyen heyet, seçimlerin adil olmadığını söyleyerek korkunun serbest tercihi önlediğini söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de seçmenler kanımca 1946’dan beri sandıkta özgür iradeleriylekorkusuzca tercihlerini yapıyor. Bu tercihi biçimlendiren amoral siyaset ve seçmene sunduğu maddi ödüller tabii ki var. Burada korkunun serbest tercihi önlemesinden ziyade, partiler arasındaki rekabetin eşit koşullarda olmamasıdır. Kampanyalarda ihtiyaç duyulan ekonomik kaynaktan, medyada partilerin serbestçe görünür olmalarını sağlayan medya erişimine kadar eşitsiz, haksız uygulamaların seçmen tercihleri üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum

“TOPLUMLA ORGANİK İLİŞKİ KURAMIYOR”

-CHP’deki kurultay sürecine dair yapılan açıklamaların ardından, parti içi uyuşmazlıklar başladı şeklinde yorumlar geliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Benim de izleyebildiğim kadarıyla önümüzdeki süreç CHP’de bir liderlik yarışı başlatacak gibi. CHP’de alışık olduğumuz bu gelişmeler CHP’nin beklediği oyu alamamasından kaynaklanıyor. Fakat şunu unutmamak gerekir ki partinin 1 Kasım’da beklediği oya ulaşamaması liderlik zafiyetinden değil, yukarıda ifade etmeye çalıştığım, toplumla organik ilişki kuramama şeklindeki derin yapısal bir sorundan kaynaklanıyor. Yeni Kurultay’da genel başkan değişse de CHP’nin sosyolojik tabanının kısa sürede büyümesi kolay değil. Mesele CHP’nin sağ seçmenden oy alma meselesidir. Onun için bu kitlelere kendisini tanıtması, onlardaki önyargıları kırması zaruri görünüyor.

-HDP’den azalan oylar nereye gitti? Emanet oylar CHP’ye geri mi döndü yoksa Kürt ve muhafazakar seçmen AK Parti’ye geri mi döndü?

HDP’nin emanet oylarının CHP’ye geri döndüğünü düşünmenin hiçbir bilimsel temeli yok. 7 Haziran’da sınırlı seçim çevrelerinde sınırlı CHP seçmeninden HDP’ye oy geçişkenliği olsa da, bu yüzde 1 bile değildi. 1 Kasım’da HDP’yi terkeden seçmenler ağırlıklı olarak muhazakar Kürtler. Başta İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük kentler olmak üzere, ağırlıklı olarak Güneydoğu illerinde HDP’den umduğunu bulamayan, ekonomik, siyasal istikrarsızlık, güvenlik endişesinin HDP’ye oy vermekle sağlanamayacağını düşünen yoksulu ve varlıklılarıyla birlikte muhafazakar Kürtlerin 7 Haziran öncesinde olduğu gibi AK Parti’ye yöneldiğini düşünüyorum.

“AK PARTİ’YE YÖNELME SEBEBİ EKONOMİK KAYGI”

-HDP’nin oylarının azalmasının nedenleri nedir?

HDP oylarının azalmasında HDP’nin 7 Haziran’ın ardından girilen süreci iyi yönetememesinin payı yüksek. PKK eylemlerinin toplumda yol açtığı düş kırıklığı ve tepki karşısında HDP’nin edilgen konumu, öncelikle sol, sosyalist seçmenin bu partiden geri çekilip, oylarının azalmasına neden olmuş gibi görünüyor. Fakat oy kaybında asıl belirleyici olan Kürt seçmenlerin özellikle muhafazakar kanadının partiden kopmasıdır. Burada güvenlik endişesinden ziyade siyasi belirsizliğin yol açtığı ekonomik kaygıların hakim olduğunu düşünüyorum. Kanımca ağırlıklı olarak en yoksul Kürtler ile varlıklı fakat siyasete katı ideolojik pencereden bakmayan muhafazakar Kürtlerin AK Parti’ye yeniden yönelmesinde bu anlamda tayin edici olan ekonomik kaygı ve belirsizliklerdir diyebiliriz.

Haber Merkezi