Sayfa Yükleniyor...
1 Kasım seçim sonuçlarına ilişkin gazetemizin sorularını yanıtlayan Siyaset Bilimci Prof.Dr. Tanju Tosun, CHPnin oylarını artırması için toplumla yeniden tanışması gerektiğini belirtti
Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Siyaset Bilimci Prof.Dr. Tanju Tosunla 1 Kasım seçimlerine ilişkin bir röportaj gerçekleştirdik. Tosun, CHPnin oylarını artırması için toplumla yeniden tanışması gerektiğini belirterek, AK Partinin güvenlikçi parti kimliğiyle terör sorununu çözebilecek tek parti algısı yarattığını ifade etti.
E. ÇAĞLA GENİŞ
-1 Kasım Genel Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sandıktan çıkan tablonun sürprizlerle dolu olduğuna şüphe yok. Özellikle AK Partinin oylarında beklenenin üzerinde artış gerçekleşmesi, MHPnin ciddi oy kaybına uğraması seçimin sürprizleri arasında. Seçim sonuçları Türkiyede özellikle sağ seçmenlerin tercihlerinin bir hayli esnek ve hareketli olduğuna işaret ediyor. Buna karşılık CHPnin yüzde 25lik oy bandına yerleşmesi sosyolojik tabanını koruduğunu, fakat genişletemediğini göstermesi anlamında dikkate değer. HDP bağlamında düşündüğümüzde, oy kaynağı büyük ölçüde Kürtlere dayalı olan bu partinin homojen bir sosyolojiye sahip olmadığını, Kürtlerin arasında siyasete, iktidara bakış, bugüne ve geleceğe ilişkin faklı algı ve beklentilerin var olduğunu gördük.
İKTİDAR ALTERNATİFİ OLMANIN YOLU
-1 Kasımda seçmen hangi yönelimler doğrultusunda oy kullandı?
Türkiyede seçmenin parti tercihinde 2000 sonrası özellikle retrospektif, yani işbaşındaki iktidarın ekonomi politikalarının kendi yaşam koşullarında geçmişte nasıl etki yaptığına ilişkin düşüncenin, yani bireysel ekonomik değerlendirmenin etkili olduğu bilimsel araştırmalarla tespit edilmiş durumda. Etnik, dinsel kimlik katı ideolojik partilerin oy bagajında ağırlıkta olsa da, iktidar alternatifi olmak isteyen partiler merkezde toplanma stratejisi izliyor. Merkezde konumlanıp, güçlü iktidar alternatifi olmanın koşulu ise önce seçmenin ekonomik beklentilerine yanıt vermekten geçiyor.
-1 Kasımda sandıktan çıkan milliyetçilik mesajı nedir? MHP neden bu kadar kan kaybetti?
Milliyetçiliğin tek tip, homojen bir karaktere sahip olmadığı görülüyor ki tarihsel olarak bu anlaşılabilir bir durum. Milliyetçi seçmenin azımsanmayacak bir kesiminin AK Partiye yönelerek MHPye kan kaybettirmesi, 7 Haziran sonrası MHPnin neredeyse umursamaz tavrıyla açıklanabilir. Türkiyede geçmişten bugüne milliyetçi ideolojinin, kutsal ideolojik ortağı muhafazakarlık olup, çoğu önermelerinde iki ideoloji birbiriyle başta güçlü devlet, kutsal millet-ümmet anlayışıyla çoğu noktada buluşabilmektedir. Bu anlamda, özellikle seçim coğrafyası örneğinde seküler milliyetçi sosyolojinin yerini milliyetçi muhafazakar sosyolojiye hızla terk etme süreci yaşanıyor diyebiliriz. Hayat tarzları, devlet, din algısı neredeyse eşitlenen kitlenin muhalefette etkisiz MHP karşısında tek partiyle mukteder olacak AK Parti arasında tercihini AK Parti lehine yapması kolaylıkla anlaşılabilir. Ayrıca, özellikle 7 Haziran sonrası bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu birlikteliğinde başarılı biçimde güvenlikçi parti kimliğiyle terör sorununu çözebilecek tek parti/AK Parti algısı yaratılmıştır. Bu durumda da güçlü devletin ancak AK Parti iktidarıyla mümkün olduğunu düşünen seçmen MHPyi terk etmeye başlamıştır. Diğer yandan, MHP seçmeni partisinin iktidar ilgisizliği karşısında iktidarın fırsat maliyetlerinden yaralanma adına AK Partiye yönelmiştir diyebiliriz.
MHPNİN KAYBETTİĞİ OYLAR AK PARTİYE GİTTİ
-Kamuoyunda AK Partinin yükselişinde, MHPden giden büyük bir oy çoğunluğu olduğu kanısı var. MHPnin oyları nereye gitti?
7 Haziran ve 1 Kasım AK Parti ile MHP oyları iller düzeyinde karşılaştırıldığında, MHPnin kaybettiği oylarının neredeyse tümünün AK Partiye gittiğini görüyoruz. Seçmen tercihlerinde hareketliliğin ve MHPnin oy kaybının en yüksek olduğu illerde AK Partinin 7 Hazirana göre azımsanmayacak oy sıçraması yaşaması bunun göstergesi. Bu oy geçişkenliği Türkiyedeki neredeyse tüm iller ve İzmir için de böyle.
-CHP neden oylarını artıramadı, yapıcı muhalefet göstermesi büyümesi için yeterli olmadı mı?
Kılıçdaroğlu ile birlikte CHPnin en temel özelliklerinden biri; iktidar olmak isteyen bir partiye dönüşmesi oldu. 7 Haziran ve 1 Kasımda Kılıçdaroğlunun kişisel performansı, seçim kampanyalarında toplum adına söylenen yeni şeyler, koalisyon görüşmeleri sırasındaki yapıcı tavırlar dikkate alındığında bunu görüyoruz. Fakat bütün bunların söz konusu CHP olduğunda yeterli olmadığına yaşayarak tanıklık ettik. Öyleyse CHPnin büyüyememesinin nedenlerini başka yerde aramak durumundayız ki o da toplumda CHPye ilişkin tarihsel olarak var olan algının kırılamaması. Bu algı CHPnin icraatçı, iş bilen, toplumun değerlerini temsil eden bir parti olmadığına ilişkin sayısız imgeyi barındırmaktadır. Bunda CHPnin rakipleri kadar, CHPlilerin de sorumlu olduğunu düşünüyorum. CHPnin bu anlamda yapması gereken neredeyse şehir efsanesi olarak nitelendirebileceğimiz bu algıyı kırması, bunun için de örgütlerin sürekli olarak sokakta toplumla iç içe girerek onlarla yeniden tanışması ve kendisini anlatmasıdır.
-Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi adına Türkiyedeki seçimleri gözlemleyen heyet, seçimlerin adil olmadığını söyleyerek korkunun serbest tercihi önlediğini söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türkiyede seçmenler kanımca 1946dan beri sandıkta özgür iradeleriylekorkusuzca tercihlerini yapıyor. Bu tercihi biçimlendiren amoral siyaset ve seçmene sunduğu maddi ödüller tabii ki var. Burada korkunun serbest tercihi önlemesinden ziyade, partiler arasındaki rekabetin eşit koşullarda olmamasıdır. Kampanyalarda ihtiyaç duyulan ekonomik kaynaktan, medyada partilerin serbestçe görünür olmalarını sağlayan medya erişimine kadar eşitsiz, haksız uygulamaların seçmen tercihleri üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum
TOPLUMLA ORGANİK İLİŞKİ KURAMIYOR
-CHPdeki kurultay sürecine dair yapılan açıklamaların ardından, parti içi uyuşmazlıklar başladı şeklinde yorumlar geliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Benim de izleyebildiğim kadarıyla önümüzdeki süreç CHPde bir liderlik yarışı başlatacak gibi. CHPde alışık olduğumuz bu gelişmeler CHPnin beklediği oyu alamamasından kaynaklanıyor. Fakat şunu unutmamak gerekir ki partinin 1 Kasımda beklediği oya ulaşamaması liderlik zafiyetinden değil, yukarıda ifade etmeye çalıştığım, toplumla organik ilişki kuramama şeklindeki derin yapısal bir sorundan kaynaklanıyor. Yeni Kurultayda genel başkan değişse de CHPnin sosyolojik tabanının kısa sürede büyümesi kolay değil. Mesele CHPnin sağ seçmenden oy alma meselesidir. Onun için bu kitlelere kendisini tanıtması, onlardaki önyargıları kırması zaruri görünüyor.
-HDPden azalan oylar nereye gitti? Emanet oylar CHPye geri mi döndü yoksa Kürt ve muhafazakar seçmen AK Partiye geri mi döndü?
HDPnin emanet oylarının CHPye geri döndüğünü düşünmenin hiçbir bilimsel temeli yok. 7 Haziranda sınırlı seçim çevrelerinde sınırlı CHP seçmeninden HDPye oy geçişkenliği olsa da, bu yüzde 1 bile değildi. 1 Kasımda HDPyi terkeden seçmenler ağırlıklı olarak muhazakar Kürtler. Başta İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük kentler olmak üzere, ağırlıklı olarak Güneydoğu illerinde HDPden umduğunu bulamayan, ekonomik, siyasal istikrarsızlık, güvenlik endişesinin HDPye oy vermekle sağlanamayacağını düşünen yoksulu ve varlıklılarıyla birlikte muhafazakar Kürtlerin 7 Haziran öncesinde olduğu gibi AK Partiye yöneldiğini düşünüyorum.
AK PARTİYE YÖNELME SEBEBİ EKONOMİK KAYGI
-HDPnin oylarının azalmasının nedenleri nedir?
HDP oylarının azalmasında HDPnin 7 Haziranın ardından girilen süreci iyi yönetememesinin payı yüksek. PKK eylemlerinin toplumda yol açtığı düş kırıklığı ve tepki karşısında HDPnin edilgen konumu, öncelikle sol, sosyalist seçmenin bu partiden geri çekilip, oylarının azalmasına neden olmuş gibi görünüyor. Fakat oy kaybında asıl belirleyici olan Kürt seçmenlerin özellikle muhafazakar kanadının partiden kopmasıdır. Burada güvenlik endişesinden ziyade siyasi belirsizliğin yol açtığı ekonomik kaygıların hakim olduğunu düşünüyorum. Kanımca ağırlıklı olarak en yoksul Kürtler ile varlıklı fakat siyasete katı ideolojik pencereden bakmayan muhafazakar Kürtlerin AK Partiye yeniden yönelmesinde bu anlamda tayin edici olan ekonomik kaygı ve belirsizliklerdir diyebiliriz.
Haber Merkezi