Sayfa Yükleniyor...
Genç tespih ustası Selçuk Oğuzalp, Kızlarağası Hanında birbirinden etkileyici tespihler diziyor
Tespih çekilmez, sevilir
Genç tespih ustası Selçuk Oğuzalp, Kızlarağası Hanında birbirinden etkileyici tespihler diziyor
ANIL YIKGEÇ
Yüzyıllardır ticaretin merkezi olan İzmirin tarihi mekanlarından Kızlarağası Hanı, günümüzde kültür ve sanatı da içinde barındırıyor. Bu 271 yıllık mekan, günümüzde zanaatkarları kendine çekiyor. Kızlarağası Hanına girdiğiniz zaman etkilenmemeniz mümkün değil. Mimari şekli, taş yapısı ve rengarenk dükkanlarıyla sizi içinde hapsediyor. Fakat bu hapsediş sadece mekanın harikuladeliğinden kaynaklanmıyor. Her dükkan farklı, el yapımı, orijinal ürünler sunarken usta ve çıraklarda sanatlarını icra ediyorlar. Bir yandan alış veriş yaparken diğer yandan zanaatkarlarla konuşma onların sanatını icra etmelerine tanık oluyorsunuz. İnsan ister istemez büyüleniyor, durup seyrediyor, merakla soru soruyor.
TARİHİ MEKANDA TARİHİ BİR SANAT
Handa rastlayabileceğiniz genç bir tespih ustası olan Selçuk Oğuzalpe sanatı hakkında konuştuk. Oğuzalp bu sanata, tespih satışı yaparken merak salıyor. Satarken nasıl yapıldığına da ilgi duymaya başlayan Oğuzalp, Kızlarağası Hanı içinde gümüş dükkanımız var. Orada tespih de satıyorduk. Satarken nasıl yapıldığına da ilgi duymaya başladım. Ben de dizerim diye düşündüm ve ablam Pınar Uzunerden el aldım. Tespih malzemesi neyden yapılır, iyi veya kötü tespih malzemesi nasıl olur gibi sorular hakkında satış yaptığım için bilgim vardı. Fakat tespih nasıl dizilir, nasıl yapılır bana o öğretti. Yapa yapa kendimi geliştirdim. Benim ustam ablamdır. Ablamın ustası ise meşhur tespih sanatçısı Halil Kutucuoğludur. Şimdi 85 yaşında ama o zamanlar Handa tespih yaparmış dedi.
Pınar Uzuner ise, ustası Halil Kutucuoğlunun yanın bu sanatın inceliklerini öğreniyor. Hep daha iyi ve güzeli yapmaya çalıştığını söyleyen Uzuner, Kendi yaptıklarım satılmaya başladıkça da bundan büyük mutluluk duydum ve sanatın inceliklerini öğrendim. Çok çeşitli taşlar var. Firuze taşı nazara iyi geliyor. Mor ametist negatif enerjiyi pozitife çeviriyor. Mercan, sitrin gibi birçok doğal taş var. Ben her renkten tespih yapmak istedim. Sırf nazar boncuklu bile yaptım. Turistler ona ilgi duyuyordu. Şimdi kardeşime el verdim ama o daha güzellerini yapıyor. Hala zaman zaman beraber tespih yapıyoruz diye konuştu. Tespih yapmanın dinlendirici ve huzur verici bir tarafı olduğuna da değinen Uzuner, Tespih yapmak terapi gibi oluyor. Yaptığımız tespihi alıp sabır çektikçe bizim emeğimize dokunuyor, bize de sabır veriyor. İnsanların beğenmesi, geri dönüp teşekkür etmesi bizi mutlu ediyor. Selçuk milletvekillerine bile tespih yaptı ifadelerini kullandı.
ÖLÇÜLERİNE UYGUN OLMALI
Güzel bir teşbihinde insandaki altın oran gibi belli ölçüleri olduğunu belirten Oğuzalp, şöyle konuştu;
Tespihin çeşitli ölçüleri vardır. Tespih 33 tane boncuk, 1 tane imame ve saçaktan meydana geliyor. İmamenin boyu, altın oran gibi dört boncuktan küçük, beş boncuktan fazla olmamalıdır. Saçak, geri kalan 11 tanenin büyüklüğü kadar olmalıdır. Taneleri 11er tane olarak ayırmak için iki tane durak kullanılır. Durak olmasa da olabilir. Malzemenin de kaliteli olması gerekiyor.
Öğreneceği daha çok şey olduğunu düşünen Selçuk Oğuzalp, çok fazla tespih çeşidi ve ustanın hayal gücüne bağlı olduğunu söyledi. Tespih çeşitlerinden bahseden Oğuzalp, Hemen hemen her doğal taştan tespih yapılabiliyor. Saçak, imame veya ara parça olarak gümüş, pirinç, altın kullanılabiliyor. Kaplumbağa kabuğundan bile yapılıyor. Ben en çok kehribarla çalışmayı seviyorum. Onun yanına gümüş kullanmayı seviyorum. Özellikle de Trabzon işi eklemeyi seviyorum. Oltu taşı tesbih yapımında en çok kullanılan taştır. Gümüş ve pirinç işlemeli olanları var. Tespihin çok fazla çeşidi var fakat en çok bilinenler oltu taşı üzerine gümüş işlemeleri olanlardır. Kakma, yarma, Diyarbakır kesmedir. Yuvarlak taneli teşbihler en çok tercih edilenlerden ama bence arpa taneli daha hoş oluyor, daha kullanışlı oluyor. Aslında tesbih çekilmez, sevilir dedi.
EL DEĞDİKÇE PARLAR, KOKU SALAR
Tespihin tarihi ve dini anlamları olduğunu ifade eden Oğuzalp, Tespih aslında bizim kültürümüzde daha çok dinle ilgili. Namazdan sonra 3 kere 33 taneyi çevirip 99 taneye ulaşmak için kullanılır. Ama günümüzde de bir erkeğin aksesuarı olarak kullanılıyor. Sabır için çekilir. Tespih yapımında en çok kullanılan oltu taşı, aslında mat bir taştır. Fakat el değdikçe, kullanıldıkça parlar. Kehribardan yapılan tespihler de kullanıldıkça parlar ve elde ısındıkça çam kokusu yayar. Bir de katalin denen bir malzeme vardır. Kehribarın sahtesi de denir. Tarihte rastgele bulunan ilk plastiktir. İçinde etil alkol bulunan bir malzemedir. O da bekledikçe rengi kızarır. 1800lü yılların sonunda bulunan katalini priz, duy, şemsiye sapı gibi birçok alanda kullanmışlar. İletken de aynı zamanda şeklinde konuştu.
Tespihin kısa tarihi
Ortaya çıkışı ve yaygınlaşması konusunda çok çeşitli kaynaklarda muhtelif bilgiler yer alsa da, ilk tespihlerin Budizm ve Hinduizm inancında kullanıldığı genel kabul görmüş bir bilgidir. Tahminlere göre Müslümanlar tespihi Budistlerden almışlar. Hıristiyanlar da Müslümanlardan Avrupa'ya. Papa V. Pius, 1596'da yazdığı yazısında, Dominikus'un 1221 yılında Avrupa'ya tespihi getirdiğini yazmıştı. Tesbih kullanımı Hindistan'dan doğuya, oradan Ortadoğu'ya, en sonunda da Avrupa'ya yayılmıştır. Ve yayılım gösterdiği her coğrafyanın dinlerinde; Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm'de duaları ve dualar arası bölümleri saymak amacıyla kullanılmıştır. İslamiyetin ilk yıllarında Müslümanlar tespih yerine el içinde parmaklarını sayarlarmış. Ancak Hz. Muhammed (S.A.V) hiç kullanmamıştır. Ebu Bekir r.a.'in döneminde ilk defa kullanılmış. Bu sebepten dolayı Vehhabiler tespihi İslami olmadığı için kullanmıyorlar. Tespihin bir sanat eseri olarak ilk defa Türkler tarafından kullanıldığı görülmektedir. İstanbulun tespihçe en zengin zamanının 16. asrın sonlarına isabet ettiği anlaşılıyor. Bu devrede, Türkiyede herkesin elinle değilse bile cebinde bulunmuştur. Tespihin kullanışı günümüze kadar gelmiştir.
Haber Merkezi