- Bilim ve Teknoloji
- 28.05.2025 12:13
Yapay zekanın film sektöründe kullanımını değerlendiren Cenk Demirkıran, yapay zekanın sektöre sunduğu birçok avantajın yanı sıra izleyicinin bilgilendirilmemesinin etik sorunlara yol açabileceğini belirtti
Hayatın her alanında ve çeşitli sektörlerde kullanımı yaygınlaşan yapay zeka sunduğu birçok avantajla birlikte bazı tartışmaları da peşinden getiriyor. Getirdiği hız ve görselleştirme özelliği ile film sektöründe de kullanımı giderek yaygınlaşan yapay zekanın sektöre etkisi hakkında açıklamalarda bulunan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof.Dr. Cenk Demirkıran, yapay zekanın sektördeki ekonomik, içerik ve etik boyutlarına dikkat çekti. Yapay zeka kusursuz görünse de insanın yerini tutamayacağını dile getiren Demirkıran, yapay zeka kullanımı ile içeriklerin zenginleşebileceğini belirtti. Yapay zekanın sunduğu avantajlar sayesinde sektörün daha ekonomik seçeneklere de kavuştuğuna dikkat çeken Demirkıran, yapay zeka kullanılan projelerde bunu izleyiciye belirtmemenin ise etik sorunlara neden olabileceğine dikkat çekti.
Yapay zekanın kusursuz gibi görünse de çok fazla hata yaptığını dile getiren Demirkıran, yapay zekanın hiçbir zaman insanın yerini tutamayacağını söyledi. İnsanın yapay zekadan faydalanarak işleri hızlandırma avantajına sahip olduğunu dile getiren Demirkıran, “Yapay zekanın sektördeki iş kollarına negatif bir etkisi olabileceği kaygısı yaşanıyor ama ileride bir dengeye kavuşacağını ve olumlu olacağını düşünüyorum. Yani yapay zeka işleri kolaylaştıracak, hızlandıracak. Ama hiçbir zaman insanın yerini tutamayacak. Yapay zekanın birçok hata yaptığına tanık oluyoruz. Siz ne kadar doğru prompt yazsanız da tam istediğinizi yaratana kadar defalarca yeniden yazmanız gerekebiliyor. Yapay zekanın yazdığı metinleri okuduğunuzda hemen onun yapay zeka ile yazıldığını anlayabiliyorsunuz. Kusursuz gibi göründüğü bazı noktalar var ama yine biraz detaylı baktığımızda bunu çözebiliyorsunuz. Yapay zekanın bizim alanımızda kullanımı açısından şunu söyleyebilirim ki sinema televizyon sektöründe işleri hızlandırıyor. Bu bir avantaj. Animasyon sanatçıları açısından biraz dezavantaj gibi görünüyor ama animasyon sanatçıları da yapay zekayı kendi eserleriyle birlikte harmanlayabiliyor, süreçleri hızlandırabiliyorlar. Böylelikle iş daha da zenginleşiyor. Yani ileride bir animasyon sanatçısının aynı zamanda yapay zeka da kullanabilen bir sanatçı olması gerekecek gibi görünüyor, iş buraya doğru evriliyor. Yapay zekanın senaryo anlamında da insanın yazdığı senaryo kadar olamaz diye düşünüyorum ama yaratım sürecinde kullanmak daha avantajlı olabilir. Beyin fırtınası dediğimiz şeyi yapay zeka ile yapma şansınız var. Karşılıklı yapay zekayla konuşup fikir alışverişi yapıp bir meslektaşınızla konuşuyormuş gibi fikrinizi geliştirme şansına sahipsiniz” dedi.
Yapay zeka sayesinde bir projede içerik oluştururken daha fazla seçeneğin ortaya çıktığını aktaran Demirkıran, ajansların yapay zeka ile üretilmiş içerikleri gerçeklerinden daha ucuz fiyattan sunduklarını belirtti. Belgeselde yapay zeka kullanımının ise içeriği zenginleştirdiğini dile getiren Demirkıran “Post prodüksiyonda yapay zeka sayesinde bazı ses hataları düzeltilebiliyor ya da yapay zeka müziği, yapay zeka videosu üretilebiliyor. Yapay zekayla birlikte seslendirme de yapılabiliyor. Sektörde böyle bir uygulama da oluşmaya başladı. Yapımınızda seslendirme için bazen iki seçeneğiniz olabiliyor. Bilinen bir seslendirme sanatçısının sesini ajansla yaptığınız anlaşma ile yapay zeka ile kullanabiliyorsunuz. Ya da stüdyoya gelip kendisi orijinal olarak seslendiriyor. Tabii ki bütçesel anlamda yapay zeka ile yapılan daha uygun olabiliyor. Yani artık böyle örnekler gördüğümüzü söyleyeyim. Video konusunda yapay zeka özellikle belgesel sinemada geçmişin anlatıldığı sahnelerde dramatizasyon veya animasyon gibi kullanılabiliyor. Ben de belgesel sinemada yapay zekayı son filmimde kullanmaya başladım. Geçmişe dair şeyleri olayları anlatırken yapay zekadan faydalanıyorum ve ona göre prompt yazıyorum, geçmişe dair sahneyi oluşturup video haline dönüştürüyorum. Bu işimizi daha zengin bir hale getirmeye çalışıyoruz. Yeni bir anlatım dili oluşturmaya çalışıyoruz aslında. Şu an yönetmenliğini yaptığım Santorini’nin Külleri belgeselinde yapay zeka animasyonları deniyoruz. Bu anlamda faydası var. Tabii ki belgesel sinemada kullanımı çok hassas bir konu. Belgesel sinemanın malzemesi gerçek ve gerçeklik olduğundan yapay zekanın gerçekliğin yerine geçmemesi, manipüle edici olmaması çok önemli” şeklinde konuştu.
Film sektöründe yapay zeka kullanımını izleyici açısından da ele alan Demirkıran, eğer bir projede yapay zeka kullanımı varsa bunun izleyiciye belirtilmesi gerektiğini söyledi. Yapay zeka kullanımının izleyiciye bildirilmemesinin etik sorunlara yol açacağını da dile getiren Demirkıran, açıklamalarını şu sözler ile bitirdi: “Yapay zekayı izleyici açısından değerlendirirsek eğer izleyiciye projenin yapay zekayla yapıldığı belirtiliyorsa kandırılmış olmaz seyirci. Zaten onu bilerek izlersiniz. Ama bunu belirtmeniz gerekiyor. Ama bir animasyonun yapay zekayla yapılıp yapılmadığı konusunun üzerine seyirci düşmeyebilir. Ya da bütün bir iş yapay zekayla yapılmışsa zaten yapay zeka filmi olarak geçiyor. Belgesellerde de eğer gerçeğe birebir uygun yapay zeka kullanılıyorsa ve bu belirtilmiyorsa bunu gerçekmiş gibi algılayabilir izleyici. Bu büyük bir risk ve etik açıdan büyük bir sorun. bunun dengelenmesi gerekiyor. Ben aslında pozitif bakıyorum yapay zekaya. Tabii ki suistimal edildiği alanlar oluyor. O da zamanla dünyada hukuksal gelişmelerle çerçevelenecektir.”