- Bilim ve Teknoloji
- 17.10.2025 17:04
Uzay çöplüğü bitti, atmosfer kirliliği başladı: Starlink yeni kriz mi yaratıyor?
Her gün 4 Starlink uydusu atmosfere girip yanıyor. Bilim insanlarına göre bu süreç, görünmez bir atmosfer kirliliği dalgasını başlatmış olabilir.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ

Küresel internet erişiminde çığır açan ve halihazırda 6 binden fazla uydusuyla yörüngede dönen SpaceX'in Starlink takımyıldızı, bilim dünyasının dikkatini yeni ve potansiyel olarak ciddi bir çevre sorununa çekiyor. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden saygın astronom Jonathan McDowell'ın yaptığı son tespitler, her gün ortalama dört Starlink uydusunun Dünya atmosferine geri dönerek yanma sürecine girdiğini gösteriyor. Göz kamaştırıcı bir meteor yağmuru görseli sunan bu kontrollü imha operasyonu, yeryüzü için doğrudan bir tehdit oluşturmasa da, üst atmosferin hassas kimyasal dengesi için görünmez bir risk oluşturuyor.
GÜVENLİ TASARIMIN GÜNDEME GETİRDİĞİ KRİTİK SORU: "ATMOSFERİK KİRLENME"
SpaceX, Starlink uydularını yaklaşık beş yıllık ömürlerinin sonunda kontrollü bir şekilde yörüngeden çıkarak atmosferde tamamen buharlaşacak biçimde tasarladı. Bu tasarım, uzay çöplüğü oluşumunu engelleme ve yeryüzüne parça düşmesi riskini sıfıra indirme hedefiyle takdir topluyor. Ancak bilim insanlarının endişesi, bu "güvenli yanma" sürecinin yan etkileri üzerine yoğunlaşıyor.
Uydular, atmosfere geri girişleri sırasında sürtünme nedeniyle aşırı ısınıp parçalanırken, bileşenlerinde bulunan alüminyum oksit başta olmak üzere ince metal parçacıklarını üst atmosfere salıyor. Uzmanlar, bu partiküllerin zamanla birikmesi durumunda, gezegenimizin doğal savunma mekanizmalarında geri dönülmez değişikliklere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
OZON TABAKASI VE MEZOSFER TEHLİKEDE
Yüksek irtifalara yayılan bu metalik toz bulutunun iki temel çevresel etki yaratmasından endişe ediliyor:
Ozon Kimyasını Değiştirme Riski: Atmosferin üst katmanlarına salınan alüminyum oksit ve diğer metalik bileşenlerin, ozon tabakasının hassas kimyasal tepkimelerini bozarak, ozonun azalmasına katkıda bulunabileceği düşünülüyor.
Mezosferin Yapısını Bozma Potansiyeli: Parçacıkların güneş ışığını yansıtma ve emme özelliklerinin, mezosferin sıcaklık ve yoğunluk yapısını değiştirebileceği, bunun da uzun vadede iklim bilimleri açısından yeni belirsizlikler yaratabileceği belirtiliyor.
Astrofizikçi McDowell'ın da belirttiği gibi, mevcut hızla düşen uyduların sayısı, Starlink takımyıldızının planlanan on binlerce yeni uyduyla daha da genişlemesiyle katlanarak artacak. Bu, atmosfere salınan parçacıkların kümülatif etkisinin zaman içinde kontrolden çıkma olasılığını gündeme getiriyor. Daha önce yalnızca meteorlar tarafından atmosfere taşınan bu tür dış materyallerin, artık insan eliyle, sistematik ve sürekli bir şekilde eklendiği yeni bir döneme girilmiş durumda.
UZAY SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ İÇİN ACİL EYLEM ÇAĞRISI
Bu çevresel kaygılar, uzay endüstrisi ve düzenleyici kurumlar için acil eylem çağrısı niteliği taşıyor. Bilim insanları, mevcut "güvenli" de-yörünge tasarımının, parçacık salınımı açısından yeniden değerlendirilmesini ve zararı en aza indirecek yeni, biyolojik olarak daha uyumlu uydu malzemelerinin geliştirilmesini talep ediyor.
Uzay trafiği yönetiminin ötesine geçen bu yeni tartışma, yörünge kirliliğinin artık sadece fiziksel enkazdan ibaret olmadığını; görünmez bir atmosferik kirlenme boyutunun da olduğunu gözler önüne seriyor. Starlink'in sunduğu küresel bağlantı imkanları yadsınamazken, gökyüzünün bu muazzam altyapısının gezegenimiz üzerindeki çevresel ayak izinin şeffaflıkla incelenmesi ve uluslararası düzenlemelerle güvence altına alınması, yeni çağın en kritik bilimsel meydan okumalarından biri olarak karşımızda duruyor.
Kaynak : HABER MERKEZİ