Ege’nin akciğerleri madene feda ediliyor

Zeytinliklerin sökülmesini ve ormanların madene devrini öngören yasa teklifi, Ege Bölgesi’ni de hedef tahtasına koydu. Çevre Mühendisi Ateş, “Bu teklif sadece bugünü değil, geleceği de yok eder” uyarısında bulundu

  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2025 09:14
  • Güncelleme Tarihi : 17.06.2025 09:14
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ege’nin akciğerleri madene feda ediliyor haberinin görseli

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER/ AK Parti milletvekillerinin imzasıyla geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sunulan bir kanun teklifi; tepkiyle karşılandı. Teklife göre; madencilik faaliyetleri yapılan bölgelerde zeytin ağaçları sökülüp rahatça taşınabilecek, çevre katliamlarının önüne geçen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve diğer izin süreçleri aynı anda yürütülüp, süre 48 aydan 24 aya indirilecek, devlet ormanlarındaki araziler harita koordinatları üzerinden Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) bedelsiz devredilebilecek ve stratejik ve kritik madenlerde Cumhurbaşkanlığı kararı ile acele kamulaştırmanın önü açılacak. Yasa teklifinin en çok etkileyeceği bölgeler arasında Ege Bölgesi gösteriliyor. Çevre Mühendisi Yakup Ateş, yasa teklifinin kanuna dönüşmesinin İzmir’de ve çevre illerdeki; Manisa-Soma, Muğla Yatağan-Kemerköy-Yeniköy, Çanakkale-Çan gibi bölgeleri olumsuz etkileyeceğini söyledi.

TÜM CANLILARA ZARAR VERECEK

Yasa teklifinin zeytinlik alanlar üzerindeki etkilerini değerlendiren ve zeytin ağaçlarının sökülebilmesinin çevresel ve tarımsal açıdan doğuracağı sorunlara değinen Ateş, “Zeytin ağaçları başta olmak üzere, madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alanlardaki tüm ağaçların sökülebilmesi, başka alanlara dikilebilmesi vb. süreçler çevre tahribatlarının artışına sebebiyet verebilir. Gerçekte sadece ağaçlar zarar görecekmiş gibi gözükse de doğal ortamda yaşayan tüm canlı ve cansız varlıklar zarar görerek, ekolojik denge bozulabilir. Verimli tarım topraklarıyla, oksijen kaynağımız olarak adlandırdığımız ağaçların zarar göreceği fiziksel durumlar bölgelerin ve ülkemizin iklim değişikliğine bağlı afetlere karşı dayanımını olumsuz yönde etkiler” ifadelerini kullandı. 

ÇED SÜREÇLERİ KISA TUTULMAMALI

Madencilik faaliyetleri için ÇED süreçlerinin kısaltılmasının doğaya karşı bir tehdide dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda yorumlarını aktaran Ateş, “ÇED süreçleri kendi içerisinde tüm çevresel faaliyetlerin incelenip, bir plan ve politika belirlenmesi süreci olup halkın da katılımıyla detaylı inceleme sonucu oluşan kararlardır. ÇED süreçlerinin kısa tutulması detaylı incelemeye engel teşkil edebilir. Madencilik faaliyetlerinden oluşacak zararlar gerçekten bilimsel açılarla incelenmelidir. Madencilik faaliyetlerindeki ÇED süreçlerinin kısa tutulması ya da detaylı incelenmemesi çeşitli sektörlere de emsal teşkil ederek ve bu yöndeki talepler kaçınılmaz olabilir” dedi. 

GELECEK KUŞAKLARI ETKİLER

Yasa teklifinde orman arazilerinin madencilik için bedelsiz devri de yer alıyor. Bu maddenin, orman varlığı açısından barındırdığı riskleri anlatan Ateş, “TBMM’de ilgili komisyonlarda incelenecek olan bu madde başta, ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ olarak ilan edilen 6 Kasım 2019 tarihli ve 11 Kasım Ağaçlandırma Seferberliği konulu 2019/24 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesine tamamen ters düşer halde. İlan edilen genelgede ‘Ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan büyük öneme sahip olan ormanlarımızı korumak, sürdürülebilir şekilde yönetmek ve gelecek nesillerimiz için yurdumuzu daha sağlıklı ve yaşanabilir kılmak’ ifadeleri yer alıyor. Karbon yutakları, akciğerlerimiz, yeşil vatan olarak ifade edilen ormanlarımız hakkında alınacak kararlar sadece şu anı değil, geleceği ve gelecek kuşakları da etkileyecek” şeklinde konuştu. 

ALT METİNDE YATAN GERÇEK

“13 Haziran 2025 tarih ve 95 sayı numarasıyla TBMM’ye verilen teklif ve gerekçeleri detaylı incelendiğinde; yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkemiz için önemine değinilmiş ve bazı sayısal verilerle bu kaynakların ne denli önemli olduğu ifade ediliyor” diyerek sözlerine devam eden Ateş, “Ancak alt metinlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle kış aylarında yani ‘güneşsiz, yağmursuz, rüzgarsız’ günlerde üretilen enerji miktarlarında yeterli seviyelerde olmadığı ve kömür yakıtlı baz santrallerinin bu sistemdeki açığı karşıladığı ifade ediliyor. Her ne kadar bu şekilde bir ifade sağlanmışsa da bu durumun fosil yakıt olan ‘kömür’ kullanılarak gerçekleştirildiği aşikar. Dünya’da çeşitli ülkelerde bu veya benzeri fosil yakıt kullanımı gerçekleştiren tesisler açılmamak üzere kapatılmakta, çeşitli iklim senaryoları kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı daha da artış göstermekte ve biyogaz, kompost, hidrojen enerji santrali, deniz üstü rüzgâr santrali gibi çeşitlerle elektrik enerjisi üretimi gerçekleştiriliyor” ifadelerini kullandı. 

İZMİR’DE ETKİLENEBİLECEK BÖLGELER

İzmir ve Ege Bölgesi özelinde söz konusu yasa teklifinin yaratabileceği risklere değinen Ateş, “İzmir’in birçok ilçesinde halihazırda madencilik faaliyetleri (altın, bakır, çinko, cıva, demir, dolomit vb.) yer alıyor. Burada söz konusu yasa dahilinde asıl olan kömür madeni yataklarıdır. Söz konusu yasa kömür yakıtlı termik enerji santrallerini ele almaktadır. Bu kapsamda inceleme yaptığımızda ise Maden Teknik Arama (MTA) tarafından 1937 ile 1965 yılları arasında İzmir ilinde linyit aramalarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmiş olup, tespit edilmiş kömür sahalarının bazılarında sondajlı aramalar yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda İzmir ili dahilinde tespit edilmiş önemli linyit kömür sahaları ‘Cumaovası sahası, Tire, Torbalı, Bergama-Çalan ve Bergama-Ürkükler’ olduğu ifade edilmiştir. Yasa kapsamında belirtilen alanlarımızda madencilik baskısı oluşması muhtemel. İzmir’de kömür yakıtlı termik enerji santrali sayısı oldukça az. Ancak şehrimize yakın diğer illerimizde Manisa-Soma, Muğla-Yatağan- Muğla-Kemerköy- Muğla-Yeniköy, Çanakkale-Çan vb. doğrudan etkilenebilecekleri muhtemel olup İzmir’de havasıyla, doğasıyla, su yataklarıyla elbette etkilenim içerisinde olabileceği öngörülüyor” dedi. 

HANGİ ADIMLAR ATILABİLİR?

Bu yasa teklifine karşı Çevre Mühendisleri Odası ve sivil toplumun atabileceği somut adımları bildiren Ateş, “Çevre Mühendisleri Odası Genel Merkezimiz ve Genel Başkanımız Sayın Ahmet Kırmızı ile yaptığımız görüşmede; yasa teklifinin tüm yönleriyle geniş çaplı incelendiği, yetkili kamu kurum ve kuruluşlarıyla gerekli olan görüşmelerin yapılacağı, teklif hakkında gerekli hukuki süreçlerin başlatılacağı ve toplumumuzun yasa hakkında bilgilendirileceği ifade edildi. Kazdağı Derneği ile Muğla-Milas İkizköy Muhtarı Nejla Işık hanımefendi konuyla ilgili basına gerekli açıklamalarda bulunarak mücadele çağrısında bulundu. Toplumumuzun konu hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

Son olarak yasa teklifine konu olan yenilenebilir enerji kaynaklarına ek olarak alternatif çevreci enerji kaynaklarından bir örnek veren Ateş, “Alternatif ve çevreci enerji kaynağı üreten tesis kapsamında biyogaz tesisleri örnek gösterilebilir. Biyogaz terimi temel olarak organik atıklardan kullanılabilir gaz üretilmesini ifade eder. Diğer bir ifade ile oksijensiz ortamda mikrobiyolojik floranın etkisi altında organik maddenin karbondioksit ve metan gazına dönüştürülmesidir. Bu gazlar ise elektrik enerjisine çevrilerek kullanılabilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığının 7 Nisan 2025 tarihinde güncellemiş olduğu Türkiye’de çok çeşitli illerimizde yer alan ve bunların başını çektiği Ankara (9 adet), Afyonkarahisar (6 adet), İzmir ve Balıkesir (4’er adet), Konya ve Eskişehir (3’er adet) vb. 61 biyogaz tesisinin daha da artırılarak bu tesislerden üretilen elektrik enerjisini sisteme dahil ederek çevreci, doğayı tahribat etmeyen, iklim değişikliğine uyumlu tesisler kurulabilir ve yatırım destek teşvikleri bu yönde kurulan, kapasitesini geliştirmek isteyen tesislere verilebilir” dedi.