Sayfa Yükleniyor...
Milas’ta ruhsat sahası içinde kalan köylerden 8’inin tamamen, 15’inin ise kısmen yok edildiğini kaydeden Karaçorlu, “Sessiz kalınarak Akbelen Ormanı’nın kömür için feda etmesi isteniyor” dedi
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Muğla Milas’ta, Akbelen Ormanı’nda yaşanan doğa talanına karşı direniş devam ediyor… Hayatlarını etkileyecek olan kömür madenine karşı mücadele eden İkizköy halkına birçok siyasi aktörden sanatçıya, gazetecilerden çevre aktivistine karşı destek sürerken, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Kurucu Başkanı / Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü Ahmet Tuncay Karaçorlu da ağaç kıyımına ses yükseltti.
İkizköylülerin, yaşam alanlarının korunması, kamu yararının yüksek tutulması için verdikleri mücadeleyi kıymetli bulan Karaçorlu, “Şu ana kadar ruhsat sahası içinde kalan köylerden 8’i tamamen, 15’i ise kısmen yok edildi. Bölge halkı yıllardır kömür sebebiyle yaşam alanlarını, geçim kaynaklarını kaybediyor ve sessiz kalınarak Akbelen Ormanı’nın kömür için feda etmesi isteniyor” dedi.
Karaçorlu, şu ifadeleri kullandı: “Milas ve Yatağan’daki üç kömür yakıtlı termik santral ve onlara yakıt sağlamak için açılan kömür ocakları Muğla’nın tarım alanlarını, ormanlarını yok ettiği gibi hukuka ilişkin değerlerimizi de, örgütleşebilen yurttaş olma yolundaki değerlerimizi de yok ediyor. Bergama köylüsünün yıllar önce başlattığı mücadele ve bugün de artık haklılığı evrensel değerlerle kanıtlanmış ve kabul edilmiş mücadele ne ise Akbelen mücadelesi de aynı değerlerle doludur. Her iki yörede de havanın, suyun kirletiliyor olması, erken ölümlere, hastalıklara yol açıyor olması anayasanın verdiği bir hakkın gereğinin açıklığıdır. Gelişmelere ilişkin yapılan çalışmalarda madenciliğin bölgeye taşıyacağı etkilerle kamu yararından bilerek vazgeçiliyor, yörede yaşayan halkın talepleri yok sayılıyor.”
Milas’taki kömür ocakları işletme ruhsat sahası içinde 60 köyün bulunduğunu kaydeden Karaçorlu, “Şu ana kadar ruhsat sahası içinde kalan köylerden 8’i tamamen, 15’i ise kısmen yok edildi. Bölge halkı yıllardır kömür sebebiyle yaşam alanlarını, geçim kaynaklarını kaybediyor ve sessiz kalınarak Akbelen Ormanı’nın kömür için feda etmesi isteniyor. Tüm Akdeniz Havzası için örnek olması gereken bu duyarlı buluşma / mücadele ilgili çevrelere bir uyarı olmalı, görev ve anayasal sorumluluklarını hatırlatmalıdır… Öte yandan, bu mücadele ekolojik planlamanın artık bir romantik değer değil, yaşamın değeri olarak kabul edilmesi anlamında planlamanın görünmeyen boyuttaki değerlerini de ortaya çıkarmıştır” dedi.
Haber Merkezi