- Çevre
- 06.08.2025 15:11
İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan plastik kirliliğiyle mücadeleye yönelik küresel anlaşma müzakerelerine katılan 170'ten fazla ülke, plastik atıkların yönetimi konusunda önemli kararlar aldı.
Plastik kirliliğine karşı bağlayıcı bir küresel anlaşma için İsviçre’nin Cenevre kentinde 5 Ağustos günü bir araya gelen 170’ten fazla ülke temsilcisi, yasal bağlayıcılığı olan küresel bir anlaşma üzerinde müzakere gerçekleştirdi.
Türk plastik sektörünün de yakından izlediği uluslararası toplantı hakkında değerlendirmelerde bulunan Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gençer, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde geri dönüştürülmüş hammaddelerin, stratejik bir kaynak olarak görüldüğünü vurguladı.
Termoplastik malzemelerin hayatın her alanında olduğunu ve onlarca sektörün temel hammaddesi olarak işlev yüklendiğini anımsatan Gençer, bu malzemelerin muadili olan cam, kağıt, metal gibi malzemelere göre çok daha çevreci özellikler taşıdığını, plastik atıkların ise stratejik bir hammadde kaynağı olduğunu belirtti.
Plastiklerin petrol tüketimine etkisinin son derece az olduğunu, Avrupa’da tüm plastik filmler için toplam tüketimin sadece yüzde 2’si kadar petrol harcandığını kaydeden EGEPLASDER Başkanı Şener Gençer, şu bilgileri verdi:
“Dünya genelinde petrolün yüzde 85’inden fazlası yakıt olarak kullanılıyor. Plastiklerin kullanımına kısıtlama getirilmesi, küresel petrol tüketimine etki edemez. Plastikler, özellikle ambalaj uygulamalarında kullanıma en uygun çok yönlü bir malzeme grubudur. Çoğu kez alternatiflerine kıyasla en az kaynak harcayarak ve daha az atık oluşturarak en iyi korumayı sunar. Plastik yerine kullanılan alternatif ambalajların ağırlığı 4 kat, üretim maliyetleri ve enerji tüketimi 2 kat ve katı atık hacmi de 1.5 kat daha fazladır. Atık plastiklerin içindeki depolanmış gizli (latent) enerji, geri dönüşümü veya atıkların enerjiye dönüştürülme sistemlerinde tekrar geri kazanılabilir. Sözgelimi plastik poşetlerin üretiminde, kağıt poşete kıyasla yüzde 4 daha az su harcanır. Bu noktada sorunumuz, gereksiz ve tek kullanımlık plastik tüketiminin azaltılması, geri dönüşüm ve atık bertarafında küresel bir farkındalık olmamasındadır.”
Türkiye’nin plastik mamul üretiminde Avrupa'da ikinci, dünyada ise altıncı sırada yer alarak önemli bir üretici konumunda bulunduğunu anımsatan Şener Gençer, Türkiye'nin yıllık plastik mamul üretiminin 11 milyon ton seviyesine ulaştığının altını çizerken, bu üretimin yaklaşık yüzde 40'lık kısmının ambalaj sektöründe kullanıldığına işaret etti.
Geri dönüşüm sektöründe de dünyanın en önemli üreticileri arasında yer alan Türkiye’nin, Cenevre’de toplanan ülke temsilcilerinin alacağı kararlarda mutlaka belirleyici olması gerektiğine dikkat çeken Gençer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa Birliği’nin ‘Tek Kullanımlık Plastikler Direktifi (EU-2019/904)’ kapsamında PET şişelerde yüzde 25 oranında geri dönüştürülmüş malzeme kullanılmaya başlandı. 2030 yılına kadar bu oran tüm içecek şişelerinde yüzde 30’a yükselecek. Avrupa Birliği bünyesinde pet şişeler için bu yıl 77, 2029’a kadar ise yüzde 90 oranında kaynağında ayrıştırma hedefi belirlendi. 1 Ocak 2030 tarihinden itibaren ise ambalajların plastik bileşenleri, giderek artan oranlarda tüketici sonrası geri dönüştürülmüş plastik malzeme içermek zorunda olacak. Temasa duyarlı PET ambalajlarda bu oran yüzde 30, bunların dışındaki tüm plastik ambalajlarda ise yüzde 35 oranında geri dönüştürülmüş plastik malzeme içermesi gerekecek. 1 Ocak 2040 itibarıyla da bu oranlar sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 65’e yükselecek. Bu hedeflerin hepsi, yerli hammadde üretimi neredeyse yok derecesinde olmasına rağmen Kimya sektörü ihracatımıza en yüksek seviyede katkı sunan Türk plastik sektörünü çok yakından ilgilendiriyor.”
Kaynak : BÜLTEN