- Eğitim
- 07.05.2025 16:31
Türkiye’de 500 bine yakın atama bekleyen öğretmenlerden biri olan Yağmur Sevim, 2019’dan beri kadro bekliyor. Sevim, anlamlı mücadelesini sürdürmeye devam ederken sadece kendisi için değil tüm öğretmenler için hakkaniyet bekliyor
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER - Atanamayan öğretmenler, yıllarını verdikleri eğitimin ve birikimlerinin karşılığını ne yazık ki göremeden hayata tutunma mücadelesi veriyorlar. Kimisi fabrikada çalışıyor, kimisi geçici işlerde hayatını sürdürmeye çalışıyor; ama hepsinin içinde aynı ateş: Öğretmek. Onlar sadece bir meslek değil, bir kimlik kazanmak istiyorlar. Her yıl binlerce öğretmen yüksek puanlara rağmen kontenjan yetersizliği ve adaletsiz mülakat sistemine takılıyor. Devletin sırtını ücretli öğretmenlik gibi günü kurtaran çözümlere yaslaması, sadece öğretmenleri değil, gelecek nesilleri de belirsizliğe sürüklüyor. Oysa öğretmenler, bu ülkenin en nitelikli insanları ve hak ettikleri tek şey, sınıflarında öğrencileriyle buluşmak. 2024 yılı itibarıyla Türkiye'de atanmayı bekleyen öğretmen adaylarının sayısının yaklaşık 500 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. 500 bin öğretmen kadro beklerken bunlardan biride Yağmur Sevim, 2019 yılından beri atama bekleyen Sevim, umudu olmasa mücadelesinden hiç vazgeçmemiş. 2024 yılını kendisi için son yıl olarak nitelendiren Sevim, geleceği ile ilgili olarak ise bir çıkmazın içerisinde.
Ege Üniversitesi Tarih Bölümü’nden 2013 yılında mezun olan Sevim, pedagojik formasyon ile Dokuz Eylül Üniversitesi’nden öğretmenliğe geçiş yaptığını ifade ediyor. Sevim, “2014-2015 yılları arasında, 7 ay süreyle Dokuz Eylül Üniversitesi’nde pedagojik formasyon eğitimi aldım. ALES’e girebilmek için bir ücret ödedim. Hatta hatırlıyorum, annemin çok az bir parası vardı; formasyon eğitimi için o az parasını bana vermişti. 2015 yılından sonra ders çalışmak ve para kazanmak arasında, iki ucu keskin bir değnek gibi, sürekli gidip geldim. Bu süreç pek de olumlu geçmedi. Çünkü üniversiteden yeni mezun olmuştum ve hayallerim vardı. O zamanlar hayallerimi gerçekleştirebilmenin kolay olacağını sanmıştım. Ama herkes gibi ben de yanıldım. Bu süreç iki yılımı aldı. Çeşitli işlerde çalıştım; fabrikalarda, stantlarda, üretim alanlarında görev aldım. Öğretmenlik dışında neredeyse her işi yaptım. Çünkü hayatımı sürdürmek zorundaydım ve artık lise çağlarında değildim. Yetişkindim. Ailemin benden bir beklentisi olmasa bile, insanın kendisinden bir beklentisi oluyor. Doğal olarak bu beklentiyi karşılamak istiyorsunuz” diye konuştu.
2021 yılında KPSS’den 79,70 puan aldığını ama alımların 79,90 ile kapandığını belirten Sevim, gelişen süreci şöyle anlattı: “2019 yılından itibaren ciddi anlamda ders çalışmaya başladım ve o günden beri atama bekliyorum. Pandemiyle birlikte kendime ‘Artık ne olursa olsun, maddi ve manevi ne gerekirse gereksin, oturup atanmak için gerekeni yapmalısın’ dedim. Çünkü başka bir lüksüm yoktu. Tekrar başa döndüm. 2021 yılında KPSS’den 79,70 puan aldım, ama atama 79,90 puanla kapandı. Atanamadım. İki yıl boyunca sadece ders çalıştığım için, bir daha bu imkânı bulamadım. Hayat tekrar çalışmaya zorladı. Tekrar işe girdim. Bu döngü böyle devam etti. 2022’de tekrar bir tekstil fabrikasında çalışmaya başladım. 2023’te atama yapıldı, bin 400 öğretmen alındı ama ben çalışmak zorunda olduğumdan sınava giremedim. O yıl seçim yılıydı ve atamalar da büyük ölçüde seçim yatırımı olarak yapıldı. Ancak şunu vurgulamak istiyorum: Öğretmenler seçim yatırımı olmamalıdır. Çünkü bizim gerçek yaşam kaygılarımız var. Seçimleri kovalayarak ömrümüz geçmez. Eğer gerçekten kadro ihtiyacı varsa -ki var- o zaman ihtiyaç kadar atama yapılmalıdır. Ülkede inanılmaz bir öğretmen açığı var. 2023 yılında 86 bin ücretli öğretmen vardı. 2024’te bu sayı muhtemelen 100 bini buldu. Emekli olan öğretmenler var, yeni açılan okullar var. Buna rağmen yapılan alım sadece 15 bin. Bu tablo, devletin öğretmen atamak yerine günü kurtarmaya yönelik ücretli öğretmen sistemine yöneldiğini gösteriyor.”
Hükümetin ücretli öğretmen politikasını eleştiren Sevim, “Ücretli öğretmenler gittikleri okulda kalıcı olamıyor. Bu da hem öğretmen hem öğrenci açısından olumsuz etkiler doğuruyor. Öğrencisiyle bağ kuramayan bir öğretmen, onun hayallerine nasıl ortak olabilir? Sürekliliğin olmadığı bir sistemde, yeni mezun genç öğretmenler büyük bir girdabın içinde kalıyor. Ekonomik çürüme belki toparlanabilir ama toplumsal çürüme nasıl onarılır? Her yıl yaklaşık 20 bin öğretmen emekli oluyor. 86 bin ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Eğer gerçekten gelecek nesle yatırım yapılmak isteniyorsa, ücretli öğretmenlik sistemi kaldırılmalı ve en az 86 bin öğretmen ataması yapılmalıdır. Biz sadece 2024’ün değil, 2023 mülakat mağduruyuz. Bu yıl AGS'li öğretmenler de eklendi. Bu sistem bu şekilde sürdürülemez” değerlendirmesinde bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı öğretmen atamalarında 17-18 bölüme ayrılan kadronun süs gibi kaldığını belirten Sevim, “Biz sekiz kardeşiz. Annem ve babam 2017’den bu yana yaşlılık maaşı alıyordu. Geçtiğimiz günlerde bu maaşlar da kesildi. Gerekçe olarak, “Çocuklarınız size nafaka verebilir, siz de bu nafakayla geçinebilirsiniz” dendi. Annem çok üzüldü. Ona “Üzülme, yarın atanıyorum” dedim. Salı günü atamalar yapıldı, 15 bin öğretmen alındı ama ben yine atanamadım. Kontenjanlar açıklandığında gördük ki, sadece benim değil, birçok branşta alımlar çok düşüktü. Biz öğretmenlerin çoğu 30 yaşın üstündeyiz. Hayatla çokça mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. Zafere değil, sefere odaklandık. Artık ne annem ne babam ne de benim bir geleceğim var. Mücadele etmekten başka çarem yok. Şu anda iş arıyorum, belki yine fabrikada çalışırım, belki başka bir iş bulurum. 2024 yılında yapılacak 15 bin atamanın 10 bin 500’ü yalnızca dört branşa ayrıldı: okul öncesi, din kültürü ve ahlak bilgisi, sınıf öğretmenliği ve özel eğitim. Geriye kalan kontenjanlar 17-18 bölüme dağıtıldı. Biz adeta süs gibi kaldık. Elbette ihtiyaç varsa o branşlara atama yapılmalı, ancak diğer alanlar da göz ardı edilmemeliydi. Tarih öğretmenliği için yalnızca 28 kişilik kontenjan açıldı. Türkiye’de 81 il var; her ile bir tarih öğretmeni bile atanmadı. Liste uzun ama atanma yok. 80 puan üzeri alanlar başarısız, 60 puan alanlar başarılı sayıldı; böyle bir sistemde adalet olamaz” şeklinde konuştu.
Atanmaya dair umudu olmadığını ifade eden Sevim, bu yıl itibariyle sınavlara hazırlanmayacağını belirtti. Sevim, “Atama beklediğim süre boyunca kendimi geliştirmeye çalıştım. Kurslara katıldım. Düzce Üniversitesi’nde tiyatro öğretmenliği, İstanbul Üniversitesi’nde yaratıcı drama eğitimi aldım. Hayalim, tarih öğretmeni olduğumda bu öğrendiklerimi sınıfa aktarmaktı. Çünkü sadece klasik yöntemlerle çocukları kazanmak mümkün değil. Bu yüzden interaktif öğretim yöntemlerini ön planda tutmayı planlıyordum. Eğitim sistemi, çocukları pasifleştiriyor. Oysa biz, onların hayatta var olabilmeleri için gereken becerileri kazandırmalıyız. Yaratıcı drama ile tarihi canlandırabilir, çocuklara daha faydalı olabilirdim. Ancak ücretli öğretmenlik bu imkânı ortadan kaldırıyor. Benim için 2024 son yıldı. Artık sınavlara hazırlanmayı düşünmüyorum. AGS’ye de gitmeyi planlamıyorum. Zaten sadece 10 bin öğretmen alımı yapılacak. Bu alımda tarih branşı için sadece 28 kişi alınacak. AGS bana ne kadar puan kazandırabilir ki? Kendi adıma karanlık bir gelecek görüyorum. Umutsuzum. Ama bu umutsuzluğa rağmen mücadele etmeye devam ediyorum. Çünkü mücadele etmek için umutlu olmaya gerek yok. Bu yıl 36 yaşına gireceğim. Artık ömrümü sınavlara hazırlanarak geçirmek istemiyorum. Fakat ne yapacağımı da bilmiyorum. Bir çıkmazın içindeyim. Ankara’da bir miting düzenledik, o mitingden sonra tekrar çalışmaya başladım. Arkadaşlarım mücadele ederken ben de elimden geleni yapmak istiyorum” şeklinde konuştu.
2021-2022 yıllarında ücretli öğretmenlik yaptığını ifade eden Sevim, bunu yapma sebebini ise şöyle açıklıyor: “Çünkü fabrikada çalışırken ders çalışmak mümkün değildi. Ücretli öğretmenlik yaparsam kalan zamanımda ders çalışabilirim diye düşündüm. Yaklaşık bir buçuk yıl çalıştım ama kendi alanımda değil. Karabağlar Halk Eğitim Merkezi'nden aldığım özel eğitim sertifikasıyla derslere girdim. Bu da doğru bir uygulama değil ama hayat bana başka bir seçenek sunmadı. Bir amaç için girdim ve bir süre çalıştım. Ama orada eğitim alan çocuklar ne olacak? Vicdan sahibi biriyim, elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Ama bir özel eğitim öğretmeni kadar faydalı olabilir miyim? Elbette hayır. İyi bir insan olabilirim ama bu durum vicdanıma bırakılmamalı.”
Toplumun insanları statüye göre yargıladığını ifade eden Sevim, “Bayram öncesinde işten ayrıldım. Alsancak’ta bir unlu mamuller firmasında 7-8 ay çalıştım. Bir tatlı üretim fabrikasında ise sadece 15 gün kaldım. Şubat ayından beri yoğun şekilde çalışıyorum. Fabrikalarda çalışmanın beni en çok etkileyen yanı, çok fazla insanla karşılaşmak oldu. Temelinde bu zorluk, aslında öğretici bir yan taşıyor. Farklı insanlarla çalışmak empati ve anlayış becerilerimi geliştirdi. Öğrenme kabiliyetimi artırdı. Bazen kendime şunu soruyorum: ‘Eğer atanmış olsaydım, bu kadar çok insan tanıyabilir miydim?’ Hayır, tanıyamazdım. Çünkü tek bir meslek içinde kalınca insan, başkasını tanıyamıyor. Empati kuramıyor. Ne yazık ki toplumda bu çok yaygın. İnsanlar sizi bilgi ve birikiminize göre değil, sahip olduğunuz statüye göre değerlendiriyor. Statünüz düştükçe, size yönelik saygı ve anlayış da azalıyor. Bu da bazen mobbing olarak karşınıza çıkıyor. Bazı insanlar, sizi kendi statülerine denk görmedikleri için sizi küçümseme hakkını kendilerinde buluyor. Bu, toplumumuzun en acı gerçeklerinden biri. Bu yüzden birçok işi bırakmak zorunda kaldım. Çünkü hassas bir yapım var ve bazı şeylere katlanamıyorum” dedi.
“Tarih öğretmenliği okuduğum için asla pişman değilim” diyen Sevim, pişmanlığını ise şöyle açıklıyor; “Ama mezuniyet sonrası süreç için pişmanlıklarım var. Eğer öğretmen olabilseydim, öğrencilerime şu sözleri söylerdim: "Eğer ekonomik olarak güçlü bir aile yapınız yoksa bile, ne olursa olsun hayallerinizin peşinden koşun. Çünkü bu sistem sizi her hâlükârda bir şekilde tüketmeye çalışacak. Önce bunu göze alın. Gerçekçi olun. Karşınıza çıkacak zorluklara hazırlıklı olun." Ben çocukken ne yeterince bilgim vardı ne de bana yol gösteren biri. Her şeyi deneme-yanılma yoluyla öğrendim. Uzun bir yoldu. O yolun sonuna varabilmek çok kıymetliydi, ama nasip olmadı. 2015’te mülakat sistemi getirildiğinde hemen vazgeçmiştim. Çünkü alınmayacağımı biliyordum. Zamanla birçok örnek gördüm. Sınav birincilerinin bile mülakatla elendiğini duydum. Sonrasında puanlar yuvarlanınca ‘belki bir hak tanınır’ diye düşündüm. Umutlandım. Ama zaman içinde sistem daha da adaletsizleşti. İnsanlar mağdur edildi. Biz sadece şunu istiyoruz: KPSS puanımızla atanalım. Mülakatla değil” diye konuştu.
Tanıdığı bir öğretmenin KPSS’ye hazırlanabilmek için rapor alması gerektiğini, raporu da alabilmek için de bacağını kırdığını ifade eden Sevim, “Sendikalar sadece kadrolu öğretmenlerin haklarını savunuyor. Peki ya biz atanamayan öğretmenleri kim savunacak? Taşeron gibi bir sistem var artık. Ücretli öğretmenlik, yevmiye usulüne döndü. Gelecek kaygısı içinde olan bir öğretmenin ne kendisine ne de öğrencisine faydası olabilir. Diğer öğretmen arkadaşlarımın da hikâyeleri var. Bir öğretmen gündüz işe gidiyor, 12-15 saat çalışıyor. Akşam eve geldiğinde ise kalan 1-2 saatte ders çalışmaya çalışıyor. Ama yeterince verim alamadığını görünce, ders çalışabilmek için ayağını kasten kırıyor. Rapor alıp evde ders çalışmak istiyor. İnsanlar artık bedenlerine zarar veriyor. Bir öğretmen arkadaşımız intihar edeceğini söyledi ve bundan sorumlu olarak Yusuf Tekin’i gösterdi. Çünkü kendisi, 68 bin atama sözü vermişti ama sözünü tutmadı. Nedenini açıklasın istiyoruz. Bir başka öğretmen arkadaşımız kanser hastasıydı ama yine de ders çalışıyordu. Bu insanların emeği bu kadar görünmez olmamalı. Bizim isteğimiz çok net: Ücretli öğretmen almayın, kadroya öğretmen alın” diyerek sözlerini tamamladı.
MEB'in açıkladığı kontenjana göre, branşlara göre atama sayıları şöyle:
Edebiyat öğretmenliği, 29, Coğrafya öğretmenliği 32, Felsefe öğretmenliği 41, Matematik öğretmenliği 117, Biyoloji öğretmenliği 27, Almanca öğretmenliği 23, Fen öğretmenliği 227, Rehberlik öğretmenliği 337, İlköğretim Matematik öğretmenliği: 162, Sosyal Bilgiler öğretmenliği 387, Müzik öğretmenliği180, Bilişim öğretmenliği 95, Fizik öğretmenliği 61, Görsel Sanatlar öğretmenliği, Kimya öğretmenliği 49, Beden Eğitimi öğretmenliği 190, Türkçe öğretmenliği 623, İngilizce öğretmenliği 757, Fransızca öğretmenliği 0, Arapça öğretmenliği, Elektrik öğretmenliği, Elektronik öğretmenliği 1, Yiyecek ve içecek öğretmeni 119.