- Eğitim
- 04.11.2025 16:23
Ege’de Atatürk anması: Tarım politikaları ve cumhuriyet vizyonu konuşuldu
Ege Üniversitesinde “Cumhuriyet ve Atatürk” etkinlikleri kapsamında düzenlenen konferansta, Atatürk’ün tarım politikaları ve Cumhuriyet’in kalkınma vizyonu ele alındı.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : BÜLTEN
Ege Üniversitesinde (EÜ) “Cumhuriyet ve Atatürk” etkinlikleri çerçevesinde, Ege Meslek Yüksekokulu tarafından “Atatürk’ü Anmak” ve “Atatürk Döneminde Tarım Politikaları” başlıklı bir konferans düzenlendi. EGEM Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, EÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Okan Ceylan ve Öğr. Gör. Latif Daşdemir konuşmacı olarak yer aldı. Programa, Ege Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Emre Ercan, akademisyenler ve öğrenciler de katılım sağladı.
Cumhuriyet’in tarıma kazandırdığı yenilikçi ürünler
Atatürk’ün tarımsal kalkınmada sanayiyle bütünleşen bir üretim modelini benimsediğini belirten Doç. Dr. Okan Ceylan, “1938 yılında düzenlenen Birinci Köylü Ziraat Kongresi’nde tarımsal üretim sorunları masaya yatırılmıştır. Cumhuriyet döneminde incir, üzüm ve fındık gibi geleneksel ürünlerin yanı sıra, sanayiye katkı sağlayacak yeni tarım ürünlerine yönelinmiştir. 1924 yılında çıkarılan özel bir kanunla Rize’de çay üretimi teşvik edilmiş, bu girişim bölge ekonomisine büyük katkı sağlamıştır. Benzer şekilde, şeker pancarı da Cumhuriyet’in tarıma kazandırdığı yenilikçi ürünlerden biridir” diye konuştu.
“Atatürk, tarımı sanayiyle buluşturuldu”
Doç. Dr. Okan Ceylan, Cumhuriyet döneminde tarımın bilimsel temellere dayandırılarak sanayiyle bütünleştirildiğini vurguladı. Ceylan, “Belçikalı meyvecilik uzmanı W. Gleisberg, Aydın’da incir, Antep’te fıstık gibi özel enstitüler kurulmasını önermiştir. Başlangıçta bu enstitüler yerine fidanlıklar kurulsa da, İzmir’deki zeytin fidanlığı daha sonra Bornova’daki Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün açılmasına ilham vermiştir. Antalya’daki Sıcak İklim Bitkileri Araştırma İstasyonu da bugün Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü olarak bilinmektedir. Burada muz, kahve ve hurma üzerine denemeler yapılmıştır. Mauritius’tan kahve çekirdekleri getirilmiş, ancak kahve ve hurma için iklimin fazla sıcak ve kurak olması nedeniyle sonuç alınamamıştır. Belçika’dan hayvanların çektiği pulluklar, tırmıklar ve çeşitli tarım aletleri getirilerek tarıma dâhil edilmeye çalışılmıştır. Bunun yanı sıra, Cumhuriyet dönemi Güney Marmara’da tekstil endüstrisini geliştirmek amacıyla, İspanya’dan 1820’lerde Tekirdağ’a getirilen Merinos koyunlarının yünlerinden yararlanmak için Merinos fabrikası kurmuştur. Cumhuriyet yönetimi, her alanda tarımı sanayiyle birleştirmeye ve modernleştirmeye çalışmıştır. Türkiye’de hayvansal üretimde verimlilik ve kaliteyi artırmak amacıyla birçok harada ve inekhanede denemeler yapılmış; hayvanların üretimi ve yurt geneline yayılması için çabalar gösterilmiştir. Bu çalışmalar sadece koyun ve ineklerle sınırlı kalmamış, tarla sürümünde önemli yer tutan atlar için de benzer uygulamalar yapılmıştır” diye konuştu.
“Eylemleriyle Atatürk'ü Anlamak”
I I. Dünya Savaşı’nı emperyalist devletlerin dünyayı yeniden paylaşma mücadelesi olarak değerlendiren Öğr. Gör. Latif Daşdemir, Atatürk’ü anlamanın en doğru yolunun, “1919’dan 1938’e uzanan eylemlerini ve düşünce sistemini incelemekten geçtiğini” ifade etti. Daşdemir, “Osmanlı Devleti, son dönemlerinde dünyadaki kapitalist ve sömürgeci gelişmeleri doğru okuyamaması, eleştiriye kapalı bir yönetim anlayışına bürünmesi ve Baltalimanı gibi antlaşmalarla ekonomik bağımsızlığını yitirmesi sonucu çöktü. Mondros ve Sevr ile fiilen bitirilen bir imparatorluğun enkazından, Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak antiemperyalist bir mücadele başlattı. Bu mücadelenin temel felsefesi, Amerikan mandası veya İngiliz sömürgesi gibi seçenekleri reddederek ‘Ya istiklal ya ölüm!’ parolasıyla Misak-ı Millî sınırları içinde tam bağımsız bir devlet kurmaktı” dedi.
“Cumhuriyet bir kültür projesidir”
Atatürk’ün Millî Mücadele’yi Amasya, Erzurum ve Sivas kongreleriyle halkın iradesine dayandırarak meşru bir zemine oturttuğunu vurgulayan Daşdemir, Cumhuriyet’in iki temel ilke üzerine kurulduğunu belirtti: Daşdemir, “Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti iki temel üzerine inşa edildi. ‘Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması’ ve ‘Hayatta en hakiki mürşidin ilim ve fen olması.’ Atatürk'ün devletçilik ilkesi, dönemin şartlarında ne kapitalist ne de komünist olan, Türkiye'nin kendi ihtiyaçlarından doğmuş millî bir kalkınma modelidir. Atatürk, Cumhuriyet'i bir soy, ideoloji veya din projesi olarak değil, bir kültür projesi olarak görmüştür. Alfabe devrimi gibi inkılapların amacı ise milleti topyekûn çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmaktır. Atatürk'ün mirasının doğru anlaşılması ve sömürülmemesi gerekiyor. Onun en büyük başarısı, gelenekle yeniliği bir arada harmanlayarak modern bir devlet kurmasıdır. Atatürk'ün ‘Benim düşüncelerimi anlıyorsanız bu yeterlidir’ sözü, bizlere onun emaneti olan Cumhuriyet'i ve demokrasiyi anlamanın ve sonsuza dek yaşatmanın ne denli önemli olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Etkinlik, Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Emre Ercan’ın konuşmacılara “Teşekkür Belgesi” takdim etmesiyle sona erdi.
Kaynak : BÜLTEN