Egeli akademisyen 30 Ağustos Zaferinin önemini anlattı

Ege Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Hamaloğlu, 30 Ağustos Zaferi'nin yalnızca bir askeri başarı olmadığını, Türk milletinin bağımsızlık yolundaki en büyük destanlardan biri olduğunu vurguladı. Genç kuşaklara bu ruhu yaşatmanın önemine değinen Hamaloğlu, "30 Ağustos ruhu daima yaşayacak" dedi.

  • Oluşturulma Tarihi : 01.09.2025 16:27
  • Güncelleme Tarihi : 01.09.2025 16:27
  • Kaynak : BÜLTEN
Egeli akademisyen 30 Ağustos Zaferinin önemini anlattı haberinin görseli

30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak tarihimize kazınmış bir destandır. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İbrahim Hamaloğlu, 30 Ağustos’un sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türk milletinin yeniden dirilişi ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi olduğunu belirtti. Zaferin 103. yılı vesilesiyle konuşan Hamaloğlu, Türk milletinin varoluşunu savunmak adına verdiği bu mücadelenin yalnızca bir halkın değil, tüm mazlum milletlerin emperyalizme karşı verdiği mücadelenin sembolü haline geldiğini ifade etti. Ayrıca, genç kuşakların bu tarihi ruhu yaşatmanın büyük bir sorumluluk olduğunun altını çizdi.

Sakarya’dan Büyük Taarruz’a: 30 Ağustos Zaferi

Atatürk’ün; yılgınlığı umuda, çaresizliği inanca dönüştürdüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Hamaloğlu, “Atatürk, millete şu gerçeği haykırdı. ‘Bir milletin istiklaline sahip olması, hayatta olmasından daha iyidir’. Bu inanç ve güven, Sakarya’nın bozkırlarından İnönü’nün karla kaplı tepelerine, Afyon’un ovalarına kadar zaferin ilk işaretini yaktı. 30 Ağustos’a giden yol kolay değildi. Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nda verilen mücadele, Kütahya ve Eskişehir’de yaşanan yenilgiler ve özellikle Sakarya’da 22 gün 22 gece boyunca devam eden meydan muharebesi bunun en somut örnekleriydi. Topların ve ağır ateşin kullanıldığı bu cephe savaşında düşman, Kütahya-Eskişehir Savaşları’nı kazanarak Sakarya’ya ilerledi. Ancak Atatürk, ‘Düşmanı vatanın harim-i ismetinde boğacağız’ diyerek geri çekilme savaşı uyguladı ve düşmanı burada durdurdu. 22 gün 22 gece süren bu destansı savunmanın ardından Büyük Taarruz başladı. O gün sadece toprak değil, bir milletin onuru ve geleceği kurtarıldı. 30 Ağustos’un ruhu işte budur: Bir milletin yeniden dirilişi” ifadelerini kullandı.

“Emperyalizme karşı ilham verici bir zafer”

Zaferin kolay kazanılmadığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Hamaloğlu, “30 Ağustos sabahı top sesleri Afyon’da yankılandı. Mustafa Kemal Paşa ordusuna tarihi emrini verdi: ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, ileri!’ Bu söz, sadece bir askeri hedef değil, milletin özgürlük yürüyüşünün simgesiydi. Verilen emir sonrası Türk ordusu, süvarilerinin hızıyla adeta yıldırım gibi ilerledi. Afyon, Uşak, Kütahya, Manisa derken çok kısa sürede İzmir’in kapılarına ulaşıldı. Nihayet 9 Eylül 1922 sabahı, Yüzbaşı Şerafettin Bey İzmir Hükümet Konağı’na al bayrağımızı çekerek bağımsızlığımızı tüm dünyaya ilan etti. 30 Ağustos Zaferi, sadece Türk milletinin değil, tüm mazlum milletlerin emperyalizme karşı mücadelesi için de ilham verici bir örnek oldu. Hindistan’dan Cezayir’e, Vietnam’dan Afrika’nın en ücra köylerine kadar Türk milletinin verdiği mücadeleyi görenler, kendi bağımsızlık mücadelelerine yön verdi. Türk milleti dünyaya şunu kanıtladı: Mücadele, yenildiğinde değil; vazgeçildiğinde kaybedilir” diye konuştu.

“Gençler 30 Ağustos ruhunu yaşatmalı”

Gençlere bugün büyük bir görev düştüğünü söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hamaloğlu, “Bugün gençlere düşen görev, 30 Ağustos ruhunu sadece anmak değil, aynı zamanda yaşatmaktır. Bu ruh; milletin birliğinde, gençlerin idealizminde, kadınların azminde, bilimin ışığında ve çağdaş uygarlık yolunda saklıdır. Bizler bu emanete sahip çıktığımız sürece hiçbir güç bizi esir alamaz. 30 Ağustos ruhu daima yaşayacak ve milletimizi aydınlık yarınlara taşıyacaktır. Gençlere bu zaferin kolay kazanılmadığını anlatmak gerekiyor. Tarihte olasılık konuşulmaz ama Sakarya Savaşı için geri çekilmeyip ordumuzun çoğunu kaybetseydik, bugün çok farklı bir senaryoyla karşı karşıya olabilirdik. Tarihten ders almak hayati önemdedir; bu bilinç nesiller boyu sürecektir. Gençlerin bunu anlayabilmesi için içlerindeki ruha ulaşması gerekir. O ruh, Atatürk’ün gençlere duyduğu güven gibi, her zaman var olacaktır” dedi.

Kaynak : BÜLTEN