- Eğitim
- 04.12.2025 14:11
Eğitim-İş: Öğretmene şiddet, öğretmeni itibarsızlaştıran politikaların sonucudur
Eğitim-İş, öğretmenlere yönelik şiddet ve saygısızlığın münferit olaylar olmadığını öne sürerek öğretmen maaşlarının artırılması ve tüm öğretmenlerin kadrolu hale getirilmesini talep etti
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Eğitim-İş, son günlerde gündeme gelen bir öğretmenin sınıf içinde öğrencileri tarafından sözlü ve fiziksel zorbalığa maruz bırakılmasına ilişkin yazılı bir açıklama yayımlayarak, yaşananların münferit olmadığına, yıllardır uygulanan yanlış eğitim politikalarının sonucu olduğuna dikkat çekti.
Sendika, öğrencilerin saldırgan davranışlarını ‘bir oyun gibi’ görmesi ve sınıfın genelinin tepki göstermemesinin, toplumun tehlikeli bir eşiğe geldiğini gösterdiğini belirtti. Açıklamada, öğretmeni değersizleştiren ve kamusal eğitimi aşındıran politikaların, bugün sınıflarda otorite krizine ve şiddet olaylarına dönüştüğü vurgulandı.
AĞIR BİR MESLEKİ TÜKENMİŞLİK
Sendika tarafından yayımlanan “Öğretmene şiddet, öğretmeni itibarsızlaştıran ve güvencesizleştiren politikaların sonucudur” başlıklı açıklamada şu sözlere dikkat çekildi: “Öğrencilerin öğretmenlerini sözlü ve fiziksel zorbalığa maruz bırakması, bunun bir oyunmuş gibi görülmesi ve sınıfın genelinin olaya tepki göstermemesi; toplumsal olarak ne kadar tehlikeli bir eşiğin aşıldığını göstermektedir. Bu tablo, münferit bir davranış değildir. Sorun yalnızca o sınıftaki birkaç öğrencinin tutumuyla açıklanamaz. Sorun, eğitimin bütününü çürüten, öğretmeni değersizleştiren ve kamusal eğitimi aşındıran yanlış politikalardadır. Öğretmeni ekonomik olarak zorlayan, güvencesiz çalıştıran, mesleki itibarını zayıflatan, eğitimde nitelik yerine gösterişi ve propaganda amaçlı uygulamaları öne çıkaran politikaların faturası; bugün sınıflarda saygısızlık, şiddet, otorite krizi ve öğrenme ortamının bozulması olarak geri dönmektedir. Ayrıca yıllardır uygulanan protokoller aracılığıyla eğitimle hiçbir ilgisi olmayan kişi ve yapıların okullara sokulması; pedagojik yetkinliği olmayan aktörlerin okul ortamlarına müdahil edilmesi, sınıf düzenini ve öğretmen otoritesini sistematik biçimde erozyona uğratmaktadır. Bir yanda yaklaşık 1 milyon atama bekleyen öğretmen varken, diğer yanda asgari ücretin altında ücretlerle yürütülen ücretli öğretmenlik uygulaması, kamusal eğitimin nasıl değersizleştirildiğinin en açık göstergesidir. Bu tablo, öğretmenlik mesleğini gençler için gelecek vaat etmeyen bir alana dönüştürmekte; ekonomik güçlükler, güvencesizlik ve itibarsızlaştırma öğretmenleri ağır bir mesleki tükenmişliğe sürüklemektedir.”
GÖRMEZDEN GELİNEN EĞİTİM SİSTEMİNİN ÇIĞLIĞI
Açıklamanın devamında ise, “Ankara’daki son olay, sadece o öğretmenin değil; yıllardır görmezden gelinen bütün bir eğitim sisteminin çığlığıdır. Öğretmenlik mesleğinin yeniden itibar kazanması; ekonomik, sosyal ve mesleki olarak güçlendirilmesi; okulların güvenli, saygılı ve nitelikli bir öğrenme ortamına kavuşturulması artık bir tercih değil, acil bir zorunluluktur. Bu noktada çözüm bellidir: Ataması yapılmayan hiçbir öğretmen kalmamalıdır. Ücretli öğretmenlik adı altında sürdürülen güvencesiz ve düşük ücretli istihdam derhal son bulmalı; tüm öğretmenler kadrolu, güvenceli ve insanca yaşam koşullarına sahip olmalıdır. Öğretmen maaşları yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmeli; mesleğin itibarı sahici politikalarla güçlendirilmelidir. Eğitimin fiziki koşulları deprem güvenliği, sınıf mevcutları, ikili eğitim, hijyen ve okul altyapısı hızla iyileştirilmelidir. En önemlisi, eğitim gençlere sınav ve belirsizlik değil; gelecek ve istihdam vadetmelidir. Üniversite bitirip iş bulamayan, öğretmenlik okuyup yıllarca atama bekleyen bir kuşağı kaderine terk eden bu anlayış terk edilmelidir. Eğitim sistemi gençleri işsizliğe değil; nitelikli üretime, kamusal faydaya ve güvenceli mesleklere taşıyan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Öğrencilerin sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerini destekleyen bilimsel, laik ve kamusal bir eğitim yapısı güçlendirilmelidir. Yaşananlar, toplum olarak nereye sürüklendiğimizi gösteren ciddi bir uyarıdır. Ve bu uyarıyı görmezden gelenler, yarın çok daha ağır bedellerle yüzleşmek zorunda kalacaktır” mesajı verildi.
Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA