- Eğitim
- 05.09.2025 18:17
Norm fazlası atamaların aileleri parçaladığını ve öğretmenlik mesleğinin itibarını zedelediğini belirten Eğitim-İş, Yusuf Tekin döneminde MEB’in öğretmenleri cezalandıran kurum haline geldiğini söyledi.
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) İzmir şubesi Konak’ta yaptığı açıklama ile Norm fazlası denilerek yapılan re’sen atamaların durdurulmasını istedi. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edilen içinde bulunduğumuz yılda öğretmen ailelerinin parçalandığı dile getirilirken, öğretmenlerin birbirinden uzak ilçelere atandığı belirtildi. Yapılan atamalarda uzmanlık alanlarının da hiçe sayıldığının dile getirildiği açıklamayı Eğitim İş İzmir 7 No’luŞube Başkanı Mustafa Gök okurken, Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) adaletsizliğin kural haline geldiği söylendi.
Norm fazlası nedeniyle yapılan atamaların insan haklarını hiçe saydığını belirten Gök, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde bakanlığın öğretmeni cezalandıran bir kurum haline geldiğini iddia etti. AK Parti tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edilen bu yıl da ailelerin parçalandığını dile getiren Gök, “Milli Eğitim Bakanlığı’nda adaletsizlik ve keyfiyet kural haline gelmiştir. ‘Norm fazlası’ bahanesiyle yapılan re’sen atamalar, öğretmenlerimizin mesleki ve insani haklarını yok sayan açık bir sürgün politikasıdır. Yusuf Tekin döneminde MEB, öğretmeni koruyan değil cezalandıran bir kuruma dönüşmüştür. Normlar güncellenmemekte, Talim Terbiye Kurulu’nun daralttığı alanlar ve okul müdürlerinin inisiyatifine bırakılan seçmeli dersler nedeniyle; bilişimden görsel sanatlara, müzikten felsefeye, matematikten daha birçok alana kadar ders saatleri azaltılmış, iş bilmez idarecilerin kararlarıyla yüzlerce öğretmen norm fazlası durumuna düşürülmüştür.Örneğin: Foça İlçesi’nde eşi asker olan öğretmenler Kınık İlçesi’ne atanmıştır.Seydikemer’den Bodrum’a yapılan re’sen atama. Bodrum-Seydikemer arası 266 km, yaklaşık 4,5 saat. Hamile bir öğretmen arkadaşımız sürgün edilmiştir. Günübirlik gidip gelmek imkânsız. Karı koca koskoca insanlar gözyaşları içinde bu haksızlığa isyan etmektedir. Yine Isparta’da 179 km’yi bulan atamada öğretmenimizin 3 vasıta değiştirmesi ve köye giden yol olmadığı için belli bir mesafeyi de yürümesi istenmektedir. İşte AK Parti’nin ‘Aile Yılı’! Sözde aileyi kutsuyorlar, gerçekte aileleri parçalıyorlar” ifadelerini aktardı.
Öğretmenlerin birbirinden uzak ilçelere atanarak aile bağlarının zedelendiğini ifade eden Gök, kanunda öğretmenlere tercih hakkı verildiğini söyledi. Konu hakkında kılavuza da dava açıldığını söyleyen Gök, “Üstelik, 2025 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen norm fazlası atamalarda mevzuatta yeri olmayan ‘ilçe grubu’ uygulamasına gidilmiştir. Birbirinden uzak ve ulaşımı imkânsız ilçeler aynı grup içine alınarak öğretmenlerimiz yüzlerce kilometrelik mesafelere zorunlu olarak gönderilmiştir. Bu hukuki zeminden yoksun uygulama sonucunda aile bütünlükleri zedelenmiş, ciddi mağduriyetler doğmuştur.Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) 6. maddesi açıkça öğretmenlere il içinde tercih hakkı tanınmadan re’sen atama yapılamayacağını söylerken, Bakanlık hukuku çiğnemiştir. Dahası, ÖMK’nın 7. maddesinde düzenlenen yönetmelik hâlen yayımlanmamışken, sözleşmeli öğretmenlerin yönetmeliği esas alınarak kadrolu öğretmenlerin re’sen atanması, tamamen hukuksuzdur. Daha önce de benzer hukuksuzluklarda Danıştay, Eğitim-İş’in açtığı davalarla yürütmeyi durdurmuş ve atamaları iptal etmiştir. Kasım 2024 sürecinde kazanılan davalar bunun en açık örneğidir. Nisan 2025 ve sonrasında yapılan düzenlemelere karşı da dava açılmıştır. Bugün de aynı şekilde kılavuza dava açılmış, ilçe grupları davamız sürmektedir. Ayrıca mağdur öğretmenlerimizin açtığı bireysel davalar da devam etmektedir” şeklinde konuştu.
Atamalarda uzmanlık alanlarının yok sayıldığı ifade eden Gök, lise öğretmeninin anaokuluna atanabildiği örneğini paylaştı. Atamaların öğretmenlik mesleğinin itibarını da zedelediğini söyleyen Gök, “Norm güncellemesi yapılmadan yapılan atamalar, sıra tayin sisteminin amacını boşa çıkarmış; aynı branşlarda tekrar norm fazlası yaratmış ve öğretmen ihtiyacını doğurmuştur. Yani MEB’in plansızlığı yalnızca öğretmenleri değil, eğitim sistemini de çıkmaza sürüklemiştir. Dahası, norm fazlası öğretmenlerin önemli bir bölümü isteği ve branşı dikkate alınmaksızın, branşı ve kademesi dışında re’sen görevlendirilmiştir. Örneğin: lise İngilizce öğretmeni özel eğitim anaokuluna, lise tarih öğretmeni ilkokul özel eğitim sınıfına, lise Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni ise ilkokul destek eğitiminde görevlendirilmiştir. Bu uygulamalar, öğretmenlik mesleğinin uzmanlık alanlarını yok saymakta, mesleki itibarı zedelemekte ve eğitimin niteliğini düşürmektedir” dedi.
Bakanlığın plansızlığının bedelini öğretmenlerin ödediğini ifade eden Gök, mağduriyetlerin derhal giderilmesini istedi. Konu hakkında sendikanın ve bireylerin açtığı davalar da olduğunu dile getiren Gök, şu ifadeler ile açıklamasını sonlandırdı: “Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz; MEB’in plansızlığının ve beceriksizliğinin bedelini öğretmenler ödeyemez! Hukuka aykırı olan bu süreç derhal sonlandırılmalı, mağduriyetler giderilmelidir! Aile birliğini bozan bu politikalar, AKParti’nin ‘Aile Yılı’ söyleminin koca bir yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Bir yandan aileyi kutsal ilan eden AKParti, diğer yandan öğretmeni yüzlerce kilometre uzağa göndererek aile bütünlüğünü yok etmektedir. Eğitim-İş olarak kılavuzlara dava açtık, bireysel davaları başlattık ve MEB geri adım atana kadar tüm hukuki yollara başvuracağız. Dün olduğu gibi bugün de öğretmenlerimizin yanında olacağız, hukuksuzlukları ifşa edecek ve mutlaka durduracağız!”
Kaynak : BERKAY ERDEN