Advertisement

Eğitimde alarm zilleri: Öğrenci sayısı düşüyor, özel okullar artıyor

Devlet okulları kapanıyor, özel ve dini eğitim kurumları artıyor… Eğitim-Sen, laik, bilimsel ve kamusal eğitimin geri plana itildiğini öne sürdü

  • Oluşturulma Tarihi : 01.10.2025 12:56
  • Güncelleme Tarihi : 01.10.2025 12:56
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Eğitimde alarm zilleri: Öğrenci sayısı düşüyor, özel okullar artıyor haberinin görseli

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2024/25 eğitim öğretim yılına ait örgün eğitim istatistiklerini açıklamasının ardından, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.

Eğitim-Sen’e göre, açıklanan resmi veriler, kamusal eğitimin sistematik biçimde geri çekildiğini, özel öğretimin ve dini eğitim kurumlarının ise açıkça teşvik edildiğini gözler önüne seriyor.

SAĞLIK AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR SORUN

Yapılan açıklamada sendika, “Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) 2024/’25 eğitim öğretim yılsonu örgün eğitim istatistikleri açıklanmıştır. MEB’in resmi verileri, kamusal eğitimin adım adım tasfiye edilerek, özel öğretimin ve dini eğitim veren okulların teşvik edildiğini, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleştirme uygulamalarının artarak yaygınlaştığını bütün yönleriyle ortaya koymaktadır. Türkiye’de okul ve derslik sayısı öğrenci sayısına paralel ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde değildir. Okullarda ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamaları sürmektedir. Kalabalık sınıflarda eğitim hem öğretmenler hem de öğrencilerin sağlığı açısından önemli bir sorundur. Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksiklikler sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştirmektedir” dedi.

MİLYONLARCA GENÇ ÖRGÜN EĞİTİMDEN KOPARILDI

Açıklamanın devamında, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı 2024/’25 eğitim öğretim yılı yılsonu örgün eğitim istatistikleri, Türkiye’de iktidarın eğitime bakışını, eğitimdeki yönelimleri ve yaşanan dönüşümü açık biçimde gözler önüne seriyor. Veriler, kamusal eğitimin giderek daraltılıp, özel öğretim ve dinci gerici kurumların öne çıkarıldığını göstermektedir. Toplam öğrenci sayısı 16 milyon 906 bin civarındadır. Ancak devlet okullarının sayısı son bir yılda 61 bin 111’den 59 bin 336’ya düşerken, özel okul sayısı 14 bin 352’den 14 bin 700’e yükselmiştir. Yani kamu okulları azalırken, özel okul sayısı artmaktadır. Öğrenci sayılarında da benzer bir tablo vardır. Devlet okullarındaki öğrenci sayısı yarım milyondan fazla azalırken, açık ortaöğretimde öğrenci sayısı ise 1 milyonu bulmaktadır. Bu durum, milyonlarca gencin örgün eğitimden koparıldığını ve nitelikli eğitim hakkından mahrum bırakıldığını göstermektedir. İlkokul ve ortaokulda devlet ve özel okul öğrenci sayılarında büyük bir artış olmasa da genel tablo devlet okullarındaki öğrenci sayısının azaldığı yönündedir. Ortaöğretimde ise durum daha çarpıcıdır: devlet okullarındaki öğrenci sayısı ciddi biçimde azalmış, açık lise öğrenci sayısı 1 milyona dayanmıştır. Açık lise, özellikle yoksul ailelerin çocuklarının örgün eğitimden dışlanmasının en önemli göstergelerinden biridir” sözleri yer aldı.

ÖZEL OKUL SAYISI ARTTI

Okulöncesi eğitimde de benzer bir tablonun ortaya çıktığını aktaran sendika, “Devletin okulöncesi kurumlarının sayısı azalırken özel okul sayısı artmış, özel öğretimin oranı yüzde 41’e çıkmıştır. Daha dikkat çekici olan ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yürüttüğü 4-6 yaş dini eğitim kurumlarıdır. Bir yılda bu kurumların sayısı 5 bin 306’dan 6 bin 459’a yükselmiş, devam eden çocuk sayısı da yüzde 33 artış göstermiştir. Yani laik-bilimsel okulöncesi eğitim yerine dinci gerici kurumlar yaygınlaştırılmakta, çocuklar oyun çağında ideolojik bir yönlendirmeye tabi tutulmaktadır. Öğretmen sayılarına ilişkin veriler de eğitimdeki eşitsizliği ve güvencesizliği açığa çıkarmaktadır. Türkiye genelinde 1 milyon 187 bin öğretmen görev yaparken, devlet okullarındaki öğretmenlerin 64 bini sözleşmelidir. Geçen yıl 44 bin olan sözleşmeli öğretmen sayısının bu yıl 64 bine çıkması, güvencesiz istihdamın hızla arttığını göstermektedir. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamaları öğretmenler arasında ayrımcılık yaratmakta, emeği değersizleştirmekte, iş barışını bozmakta ve eğitimin niteliğini doğrudan olumsuz etkilemektedir” ifadelerine dikkat çekti.

TOPLUMSAL BİR SORUMLULUK

Son olarak da, “Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, kamusal eğitimin sadece zayıflatılmadığı, aynı zamanda sistemli bir biçimde tasfiye edildiği görülmektedir. Devlet, kendi okullarını kapatıp özel öğretimi teşvik ederken, Diyanet’in, tarikat ve cemaat yapılarının okulöncesinden itibaren eğitim sürecinde etkin hale gelmesine izin verilmektedir. Öte yandan öğrencilerin önemli bir kısmı örgün eğitimden dışlanarak açık öğretime yönlendirilmekte, öğretmenler ise güvencesiz istihdama mahkûm edilmektedir. Eğitim, hak olmaktan çıkarılmakta; piyasanın ve dinci gerici kurumların etkisine terk edilmektedir. Bu durum, geleceğin eşit, özgür, eleştiren ve sorgulayan bireylerinin yetişmesini engelleyen, toplumun demokratikleşme sürecini kesintiye uğratan ciddi bir tehdit anlamına gelmektedir. Bu nedenle bugün eğitim hakkından herkesin eşit koşullarda yararlanmasını savunmak sadece bir eğitim politikası tercihi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Eğitim hakkının savunusu, çocukların geleceğini, üstün yararını ve toplumun özgür yarınlarını koruma mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır” mesajı verildi.

Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA