Yeni enerji, yeni dünya

NİLGÜN TAZE - ÖZEL HABER

“Karşıyaka’ya özel okul gibi devlet okulu” olarak giriş yapan Nebahat Alparslan Karadavut İlkokulu binası, fiziki imkânları, çevresi, bahçesi ve donanımı ile çevreye örnek oluyor.

Çıkılan eğitim yolculuğunda sorumlulukların ne kadar büyük olduğunun farkında olan okul aynı zamanda yapmayı planladığı projeleri gerçekleştirmenin de heyecanı içinde.

31 öğretmenin bulunduğu ve öğrenci sayısı 517 olan okulda 8 personelin hizmet verdiğini açıklayan Nebahat Alparslan Karadavut İlkokulu Müdürü Sibel Ağaoğlu Özer, “Okulumuzda yetişen çocuklar bilgiye, bilginin üretim ile buluşmasına, teknolojiye, bilimsel çalışmalara, evrensel değerlere ve ülkemizin kadim değerlerinin yaşatılmasına öncülük edeceklerdir. Biz eğitimciler olarak bilimin ışığında çocuklarımızı iyi bir şekilde yetiştirme noktasında elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi.

VELİ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ

Eğitimcilere, velilere ve öğrencilere yönelik rehberlik servislerinin başkanlığında seminerler düzenlenmekte olduğu bilgisini veren Özer, “Eğitimcilere yönelik hazırlanan seminerlerimiz arasında özel öğrenme güçlüğü olan çocukların belirlenmesi ve destekleyici çalışmalar, sınav kaygısı yaşayan çocukların belirlenmesi ve okul çağı çocuğunun gelişim özellikleri yer alıyor. Velilere yönelik hazırlanan seminerlerimiz arasında ise ‘Çocuğum okula başlıyor, aile içi etkileşimde anne babanın rolü, öfke ve baş etme yolları, çocuklarda cinsel eğitim, bilgisayar ve medyanın çocuk gelişimine etkisi ve sorumluluk nasıl kazandırılır?’ konuları yer alıyor. Öğrencilere yönelik hazırlanan seminerlerimizde, çağımızın hastalığı teknoloji bağımlılığı, verimli ders çalışma teknikleri ve yine öfke kontrolü var” açıklamasını yaptı.

İNSANLIĞIN PÜF NOKTALARI

Tüm veliye her zaman kabul edici, güven verici, hoşgörü ve demokratik anne baba tutumlarını sergilemelerini tavsiye ettiğini söyleyen Özer şunları söyledi: “Çocuğa anlaşıldığını, kabul edildiğini, koşulsuzca sevildiğini göstermesi gerekiyor. Gözlerinin içine bakmalı çocuğu can kulağı ile dinlemeli, fikirlerine değer vererek yaşına uygun sorumluluklar verilmelidir. Çocuğu küçük düşürmek yerine takdir etmeli başka çocuklarla kıyaslamamalı, eleştirmemeli ve yargılayıcı olmaktan çekinmeliler. Topluluk içerisinde söz alması için cesaretlendirmeli, başarması için fırsat vermeli, inançlarına ve fikirlerine saygı göstermeli ve daha iyiyi hedeflemesi için cesaretlendirmeliyiz. Tek yönlü iletişimden her zaman kaçınmalıyız. Mevlana’dan bir alıntıyla sözümü tamamlamak istiyorum: İletişim aynı dili konuşmak değil, aynı duyguları paylaşabilmektir.”

GÜZEL PROJELER

Okul olarak bugüne kadar gerçekleştirdikleri ve bu yıl hayata geçirmeyi planladıkları projeler hakkında bilgi veren Özer, “Minik pedallar dönüyor, batı ve doğunun kardeş yürekleri, haydi masa tenisi oynamaya, hayalimdeki şapkamı tasarlıyorum ve şapkama bir hikâye yazıyorum, sağlıklı yaşıyorum sağlıklı büyüyorum ve ekmeğimi israf etmiyorum projelerimizi gerçekleştirdik. Ayrıca geleceğimi koruyorum, Naki’de mutluluk var dans var, bize her yer kütüphane, çok kitap oku az bilgisayar oyna, kendi ayakkabımı tasarlıyorum kendi bağcığımı bağlıyorum, bana günaydın der misin, minik ellerin renkli düşleri, tasarrufluyuz, geleceğimizden çok umutluyuz ve biz bir olursak her şey bin olur projesi hazırladığımız eğitici etkinlikler arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.

DEĞERLERİMİZLE DEĞERLİYİZ

“Değerlerimizle değerliyiz” sloganıyla yola çıktıkları değerler eğitimi çalışmalarını hız kesmeden devam ettirdiklerini ifade eden Özer, değerler eğitiminin toplumsal yaşantının temel yapısını oluşturan milli, manevi, sosyal, ahlaki ve kültürel değerlerle bağdaşık olarak devam ettirilmekte olduğunu söyledi. Özer, “Kendine güvenme, sorumluluk alma, sorumluluklarını yerine getirme, bir göreve başlama, görevi tamamlama, takım çalışması, yalan söylememe, nezaket vb. kazanımların kazanıldığı çocuklarımı üzerinde gözlemlenmekte. Değerlerimiz sadece günlük eylem ve davranışlarımıza rehberlik eden ilke ve ölçütler olmaları bakımından değil, genel yaşam tarzımızı ve yönünü etkileme, belirleme açısından da önemli. Bu belirleme seçeceğimiz meslekten, ülkesi ve insanlık için özveride bulunmaya, nasıl bir anne baba olacağımıza kadar geniş bir alanı kapsıyor. İşte bu yüzden değerlerimiz bizim geleceğimizdir” ifadelerini kullandı.

YETENEKLERE GÖRE DAĞILIM

Öğretmenlerin denetiminde çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tamamlamalarına katkıda bulunmak amacıyla sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenleyerek “öğrenci merkezli” yöntemler uyguladıklarını açıklayan Özer şu ifadeleri kullandı: “Öğrencimizi ilgi ve yeteneklerine göre kulüp, tiyatro, drama, satranç, müzik, görsel sanatlar, halk dansları, bilim ve teknoloji faaliyetlerine yönlendirilmekteyiz. Böylece çocuklarımızın yaratıcıklarını ve kendilerini ifade edebilme yeteneklerini ortaya çıkarmalarına olanak sağlayarak, öğrencilerimizin sosyal gelişimlerini sağlam temeller üzerine kurmalarına yardımcı oluyoruz. Bunun yanı sıra kültürel ve tarihi mirasımızı çocuklarımıza yerinde göstermek amacıyla da gerek il içi gerek il dışı gezi organizasyonları düzenleyerek okul içi ve okul dışında yapılan çeşitli yarışmalara katılımlarını teşvik ediyoruz. Satrançta Türkiye 5’si olan öğrencimiz satranç milli takımına çağırıldı. Bu bizim için büyük bir memnuniyet kaynağı.”

DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ

Halk Eğitim Merkezi’nin velilere ve çocuklara yönelik kurslar açmakta olduğunu söyleyen Özer, tasarım, el sanatları, seramik, heykel, vitray, satranç gibi konularda eğitimler verdiklerini söyleyerek, “Öğretmenlerimiz gelişimleri ile ilgili hizmet içi seminerlere, kurslara ve mesleki gelişim programlarına katılarak projeler geliştirmekte ve yayınları takip etmekteler. Okulumuzda öğretmenlerimiz tarafından e-Twinning projeleri yürütülerek gruplar oluşturulmakta ve öğrencilerimiz “TwinSpace”e üye olarak erişime katılmaktadır. Öğrenci yaşamında bilgi ve başarının yanı sıra düşünce ve davranış hazırlığının da önemli bir etken olduğundan hareketle yola çıkan rehberlik servisimiz, öğrencilerimizin gelişim süreci içinde karşılaştıkları güçlükleri problem haline dönüşmeden çözmelerine yardımcı oluyor” dedi.

REHBERLİĞİN GÜCÜ

Özer, rehberlik servislerinin kendini tanıyan, uyum ve iletişim becerisine sahip, çevresine duyarlı, mutlu, sağlıklı, yaratıcı bireyler yetiştirmeye çalıştıklarını ifade ederek, “Rehber öğretmenlerimiz çok güzel projelerle gelişen ve değişen dünyada kendi içinde bulunduğu durumu doğru algılayan nesiller yetiştiriyor. Kendisi ve çevresiyle barışık, kişisel değerleri ile toplumsal beklentiler arasında denge kurabilen, toplumun sorumlu bir üyesi olan, sorun çözme, karar verme ve kişiler arası ilişki ve iletişim becerilerine sahip, potansiyelini tam olarak kullanan bireylerin yetişmesine katkı sağlamaktadırlar. Rehberlik Servisimizin projeleri öğrencilerimiz ve velilerimiz tarafından merakla ve sabırsızlıkla bekleniyor” açıklamasını yaptı.

DEĞİŞEN YAŞAM KOŞULLARI

Son 20 yılda birçok şeyde olduğu gibi toplumun yaşam şeklinin de avantajları ve dezavantajlarıyla birlikte değiştiğini ifade eden Özer, bu nedenden dolayı içine kapanık ve saldırgan davranışlı çocukların sayısının artmaya başladığını söyledi. Özer, hayat deneyimlerini paylaşarak, “Biz çocukluğumuzda evimizin bahçesinde ve sokağımızda oynayabiliyorduk. Herkes herkesi tanırdı ve arkadaşlarımızda çoktu. Evlerde sadece anne ve babamızla değil, anneanne babaanne ve dedemizle yaşardık. Dolayısıyla da sosyalleşmek şimdiki gibi çaba sarf edilmeden öğrenilirdi. Yakın çevremizde sevgi ve güvenle büyürdük. Son 20 yılda her şey gibi yaşam şeklimiz de değişti. Avantajları ve dezavantajlarıyla birlikte. İşte bu sebeple içine kapanık ya da saldırgan davranışlı çocuklar artmaya başladı” şeklinde konuştu.

KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN CEVHERLER

İçine kapanık çocukların aileleri ve çevreleri tarafından keşfedilmeyi bekleyen cevherler olduğunu ve eğitimcilerin içe kapanık çocukların başarılı yönlerini keşfederek sevgiyle ödüllendirdiklerini belirten Özer şunları söyledi: “Aile, öğretmen ve okul işbirliğiyle öğrencimize güvendiğimizi, ona değer verdiğimizi hem sözel hem de davranışsal olarak ifade ediyoruz. Grup halinde yapılan folklor, koro, spor gibi sosyal faaliyetlere teşvik etmemizde kazanım yollarımız arasında yer alıyor. Saldırgan davranışlar sergileyen çocuklarımızı kazanabilmek için ‘Sevginin önemli bir anahtar ve öğrenmede işlevi yüksek bir motivasyon kaynağı’ olduğunu sürekli olarak kendimize hatırlatıyoruz. Bu nedenle başarı duygusunu kazandırmaya, olumlu davranışlarını fark etmeye yöneliyoruz. Ödüllendirme ve teşvik etmeye, iletişim esnasında ‘Ben Dili’ kullanmaya ve sosyal etkinliklere yönlendirme ve aile ile birlikte hareket etme çalışmaları da yapmaktayız.”

TEKOLOJİ KULLANIMI

Velilere çocuklarını teknoloji bağımlılığından uzak tutabilmek için neler tavsiyelerde bulunan Özer, “Çocuklarımız oynayarak, spor, resim yaparak, hayal gücünü kullanarak, iletişim becerilerini geliştirerek, beynin sol ve sağ loblarını entegre eder ve geliştirirler. Bu nedenle çocuklar bilinçli olarak spor, sanat, müzik gibi etkinliklere yönlendirilmeli. Sürekli yasaklar ve cezalar koymak, çatışmak bu tür olumsuz davranışların cazip hale gelmesine ve artmasına yol açar. Çatışma yerine uzlaşmak, bilgisayar kullanımını kontrol altına almak, belirli zamanlarda kullanmayı teşvik etmek, bilgisayarın ortak kullanım alanında kolayca herkesin erişebileceği bir odada bulunmasını sağlamak daha sevgi dolu bir yol” dedi.

İLETİŞİM KURMA BİLGELİĞİ

Bilgisayarın hangi saatte hangi oyun ve eğlence sitesinde kullanılacağı konusunda sözleşme imzalamanın ve çocukların sosyal beceri kazanmaları için sanal olmayan bir çevrede aktivitelere yönlendirmenin önemine değinen Özer şunları söyledi: “Çocukların arkadaş ilişkileri desteklenerek anne ve babaların çocuklarıyla daha çok nitelikli zaman geçirmesi gerekiyor. Empati kurabilmeye yönelik oyunlara yönelmekte iletişimi güçlendiren teknikler arasında yer alıyor. Bize emanet edilen dünyadaki en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın her birini ayrı bir değer olarak görüyor ve onları geleceğin parlayan yıldızları olarak yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Her çocuğun işlenmemiş bir cevher olduğu gerçeğinden yola çıkarak içlerindeki potansiyeli ortaya çıkarmaları için her alanda bire bir rehberlik yapacağımızı eklemek istiyorum.”

Okul olarak öğrencilerini 21. yüzyılın gelişen ve değişen dünyasına hazırlarken, yeni bir enerjiyle onlara verilecek eğitimin çocuklara ihtiyaç duyacakları tüm kazanımları vermenin önemini vurgulayan Özer, “Kurum olarak yeni çıktığımız bu eğitim yolculuğunda sorumluluğumuzun ne kadar önemli olduğunun farkındayız ve yapmak istediklerimizin heyecanı içindeyiz. Çocuklarımızla güvenli, sevgi dolu, öğrenmek için sınır tanımayacakları, başarmanın zevkini yaşayacakları aktivitelerle, nefes alacakları ve kendilerini keşfedecekleri bir ortamda, kocaman bir aile olmak için buradayız. Başarılı bir eğitim öğretim dönemi geçirmek dileğiyle. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu.

SİBEL AĞAOĞLU ÖZER KİMDİR?

Eğitimci bir anne babanın kızı olarak 1969 tarihinde İzmir’de doğan Sibel Ağaoğlu Özer, ilk ve ortaöğrenimini Alsancak Ortaokulu ve İzmir Kız Lisesinde tamamladı. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Öğretmenlik hiç bitmeyen öğrenciliktir diyerek Halen Anadolu Ünivesitesi Kamu Yönetimi Bölümünde eğitim hayatına devam etmektedir. Meslek hayatına Sakarya’da başlayan Özer, önce Bursa’da ve daha sonra İzmir’de çeşitli okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Uzun bir süre otistik çocuklarla çalışmalarda bulundu. Nebahat Alparslan Karadavut İlkokulu Müdürü olarak 2014 tarihinde göreve başlayan Özer, evli ve bir kız çocuk annesi.

OKUL TARİHÇESİ

Hayırsever Ayşe Necla Karadavut tarafından inşa ettirilen ve 8556 metrekare arsa üzerine kurulu, 24 derslik, 3 ana sınıfı, spor salonu, resim atölyesi, fen laboratuvarı, satranç odası, yabancı dil sınıfı ve çok amaçlı salondan oluşan okulumuz, 517 öğrencisiyle eğitim ve öğretim hayatına devam etmektedir. Okulumuz 2011-2012 eğitim öğretim yılında hizmete açılmıştır.

Haber Merkezi