İftar keyfi yerini geçim derdine bıraktı

Artan maliyetler ve düşen alım gücü sebebiyle Ramazan’da lokantaların boş kaldığını belirten Kılıç, “Ramazan bereketiyle geldi ama maliyetlere takıldı. Ben 40 yıllık esnafım geldiğimiz noktada dükkânı nasıl devrederim, kapatıp giderim diye düşünüyorum” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 06.03.2025 09:06
  • Güncelleme Tarihi : 06.03.2025 09:06
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İftar keyfi yerini geçim derdine bıraktı

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - Ramazan ayı, iftar sofralarının bereketi ve paylaşım ruhuyla anılsa da İzmir’deki lokantalar bu yıl bekledikleri hareketliliği yakalayamıyor. Geçmiş yıllarda iftar saatlerinde dolup taşan restoranlar, bu Ramazan’da beklenen ilgiyi göremiyor. Restoran sahipleri, özellikle artan maliyetler, enflasyon ve vatandaşın alım gücündeki düşüş nedeniyle iftar için dışarıya çıkanların sayısında büyük bir azalma olduğunu söylüyor. Yılın her ayı zorluk içinde olan lokantacı esnafı heyecanla beklediği Ramazan aylarının da boş geçmesiyle bir bir kepenk kapatmaya başladı. Ramazan ayının başlamasıyla iftar saatlerinde lokantaların boş kaldığını ve geçen yıllara göre ciddi bir düşüş yaşandığını belirten İzmir Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Kılıç, “Eskiden iftar saatinde masalar dolardı, şimdi ise dükkânlarımız bomboş. Artan maliyetler nedeniyle ne Ramazan ayının ne de işimizin keyfi kaldı. Lokanta esnafının maliyetleri sürekli artarken, belediyeler gibi yeni rakipler de doğuyor. 22 iş gününde 22 kalem vergi ödüyoruz, destek yerine denetim baskısıyla işimiz daha da zorlaşıyor. Ben 40 yıldır İzmir Lokantacılar Odası’na kayıtlı bir esnafım, ancak geldiğimiz noktada dükkânı nasıl devrederim kapatıp giderim diye düşünüyorum” dedi.

İFTAR SAATİNDE MASALAR BOŞ

Geçmiş yıllarda lokantacıları Ramazan aylarını heyecanla beklediğini fakat gelinen noktada iftar saatlerinde lokantaların boş kaldığını ifade eden Kılıç, “Eskiden iftar saatinde masalarımız dolardı, şimdi ise dükkânlarımız bomboş. Artan maliyetler nedeniyle artık işimizin keyfi de kalmadı. Eskiden akşam olduğunda hurmamızı alır, salatalarımızı yapar, masaları hazırlar ve büyük bir yoğunluk yaşardık. Ancak artık bu hareketlilik kalmadı. Esnaf, akşam olunca günlük kazancını çıkarabilmek için bekler hale geldi. Lokantacılar için Ramazan bereketiyle gelirdi, ancak şimdi artan maliyetlere takılıyor. Hazırlık yapmak yerine, esnaf dükkanını nasıl döndüreceğini düşünüyor. Vatandaşların büyük bir kısmı, ekonomik nedenlerden dolayı evde iftar yapmayı tercih ediyor. Artık alım gücü diye bir şey de kalmadı” dedi.

40 YILLIK İŞİMİ BIRAKMAK ÜZEREYİM

Lokanta esnafının artan maliyetlerin altında ezildiğini belirterek kendisinin de 40 yıllık mesleği bırakmanın eşiğinde olduğunu söyleyen Kılıç, “Dükkan kiraları, vergiler, KDV oranları, elektrik, su, personel sigorta maliyetleri her geçen gün artıyor. Bir personelin sadece sigorta maliyeti 8 bin 500 lira. Ben 40 yıldır İzmir Lokantacılar Odası’na kayıtlı bir esnafım. Geldiğimiz noktada dükkanı nasıl devredebilirim, kapatıp gidebilir miyim diye düşünüyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle giderse ne kadar ayakta durabiliriz? Ne olacağını bilmeden körü körüne gidiyoruz. İnsanlar evlerini, barklarını satıp iş kuruyor ama maliyetler yüzünden dükkânlarını kapatmak zorunda kalıyor. Sonra evlerini bile geri alamıyorlar. Yazık değil mi bu insanlara?” diye konuştu. 

VERGİ ADALETSİZLİĞİ VAR

Vergi dairesi memurlarının lokanta esnafı denetlemesini de doğru bulmadığını dile getiren Kılıç, “Vergi dairesinden her gün iki memur dükkânımıza gelip sabahtan akşama kadar kasanın başında oturuyor. Biz hırsızlık mı yapıyoruz? Yıllardır vergi veren esnafız. 22 iş gününde 22 kalem vergi ödüyoruz. Bizi ödüllendirecekleri yerde, ayakta durabilmemiz için destek olmaları gerekirken, denetim baskısıyla işimizi daha da zorlaştırıyorlar. Tamam, kayıt dışılık kontrol edilsin ama dükkanda kasanın yanında oturmalarının ne anlamı var? Esnafın psikolojisini bozuyorlar. Her gelen müşterimiz ‘Ne oluyor burada?’ diye soruyor. ‘Vergi dairesinden memurlar geldi, burada oturuyorlar’ demek zorunda kalıyoruz. Zaten bizi denetlemek için pos cihazları getirildi nakit ödeyen müşteri kalmadı. Kredi kartının KDV oranı yüzde 1 geliyor ama yüzde 10 çıkıyor. Türkiye’de üç temel vergi dilimi var: 20 ile giren 20 ile çıkar. Ama bizim sektörde yüzde 1 ile giren vergi yüzde 10 ile çıkıyor. Yeme içme sektöründen ne var bu kadar anlamıyorum. Devlet elbet vergi alacak, kazanacak ama bir koyundan bir post çıkar. Sektörü bu kadar zorlamanın bir anlamı yok” ifadelerini kullandı.

GELİN ARTIK ANLAŞALIM

Kent Lokantaları’nın iftar ve sahurda da yemek vermeye başlamasının zaten zor durumda olan lokantacı esnafını daha da zorladığını söyleyen Kılıç, “Biz bunu yapmayın dedikçe, sanki bize inat yapılıyormuş gibi hissediyoruz. Devlet veya belediyelerle rekabet etme şansımız yok. Biz her gün gelen zamlarla uğraşırken belediyeler bundan etkilenmiyor. Belediye halka hizmet etmek istiyorsa eğitim salonları açıp sektöre eleman yetiştirsin, herkesi belediyelerde istihdam edip kadroları şişirmesin. Kent Lokantaları projesine karşı değiliz ama esnafla rekabet yerine gelin anlaşma yapın. Ortak bir yemek fiyatı belirleyelim, bu rakamı vatandaşın İzmirim Kartı’na yatırın; hem esnaf kazansın hem de yemek alternatifleri artsın. Yer seçiminde esnaf odalarından da görüş alınsın. Kent Lokantası’nın yeri Kemeraltı değil, Kale ve Tepecik gibi ekonomik durumu düşük bölgeler olmalıdır. Sosyal belediyecilik yapılıyor ama doğru yerde olmalı. Kemeraltı’na gelen turist kebap veya köfte yemeliyken, sıraya girip 1 Euro’ya karnını doyurmamalı. Bu hizmet, gerçekten ihtiyacı olan vatandaşlar, engelliler ve öğrenciler için her bölgede erişilebilir olmalı. İnsanlar sadece Kent Lokantası nerede var diye aramak zorunda kalmamalı. Ortak akılla hareket edersek çok daha verimli olur” ifadelerini kullandı.

DEVLET DUR DEMELİ

Online yemek sipariş platformlarının yüksek komisyon ücretleriyle haksız kazanç sağladığını ve bu durumun denetlenmesi gerektiğine dikkat çeken Kılıç, “Yemek sipariş platformları yüzde 46 komisyon alıyor. Devlet neden buna dur demiyor? Benden yüzde 46 komisyon alındığında, ben de sattığım ürüne bu farkı eklemek zorunda kalıyorum. Komisyon eklendiğinde 100 liralık yemek 150 lira oluyor. Bu sefer biz suçlanıyoruz. Aslında düzeni bozan, ekonomiyi altüst eden bu yemek sipariş platformları. Bir kurye, 100 liralık bir yemeği götürdüğünde 46 lirasını alıyor, esnafa sadece 54 lira kalıyor. Buradan nasıl kazanç sağlayabiliriz? Devlet önce bunları denetlemeli. 5 kilo döner satan bir dönercinin başına iki memur dikmek çözüm değil” dedi.

BİRLİK OLMAMIZ LAZIM

Lokanta esnafının kurtuluşu için federasyon olarak çağrıda bulunulması gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Bizim artık birleşip sesimizi duyurmamız lazım. Sadece illerde bulunan oda başkanlarının değil, federasyon olarak hep birlikte konuşmamız gerekiyor. Bizi yönetenlerin, lokantacı esnafının içine düştüğü bu zor durumu ve karşılaştığı sıkıntıları dile getirerek çözüm üretmesi lazım. Bunları açıkça söylemek gerekiyor. Eğer dile getirilmezse, bu sorunlar çözülmez ve biz bir arpa boyu bile ilerleyemeyiz” diye belirtti. 

HABER MERKEZİ

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ