- Ekonomi
- 22.03.2025 20:29
İstatistikler işsizliğin düştüğünü gösterse de reel sektör, nitelikli çalışan bulmakta zorlanıyor. TÜİK verilerine göre işsizlik azalırken, İESOB Başkanı Yalçın Ata, esnafın çırak bulmakta dahi zorlandığına dikkat çekti
MERVE AĞRIÇ- ÖZEL HABER- Türkiye’de işsizlik, ekonomik ve sosyal yapıyı derinden etkileyen temel sorunlardan biri olmaya devam ederken, iş gücü piyasasında yaşanan dengesizlikler dikkat çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 20 Mart 2025 tarihinde açıklanan 2024 yılı işgücü istatistiklerine göre, işsiz sayısı 151 bin kişi azalarak 3 milyon 113 bine, işsizlik oranı ise yüzde 8,7’ye geriledi. İstihdam edilenlerin sayısı 988 bin kişi artarken, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 16,3’e düştü. Rakamlar işsizliğin azaldığını gösterse de sahadaki durum farklı bir tablo çiziyor. İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (İESOB) Başkanı Yalçın Ata, işsizlikle mücadelede alınması gereken tedbirler, mesleki eğitimin önemi ve emeklilerin çalışma zorunluluğuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ata, bir yandan işsizlik oranlarına dikkat çekerken, diğer yandan reel sektörün kalifiye eleman bulma konusunda büyük sıkıntılar yaşadığına vurgu yaptı. Aynı zamanda Ata, özellikle mesleki eğitimin ihmal edilmesinin, sanayiden hizmet sektörüne kadar pek çok alanda iş gücü açığına yol açtığını belirtti. Yani, TÜİK verileri işsizlik oranlarının düştüğünü gösterse de esnaf ve iş dünyası nitelikli çalışan bulamamaktan şikâyetçi. Bu çelişki, istihdamın niteliği ve iş gücü piyasasındaki dengesizlikler konusundaki soru işaretlerini artırıyor.
Açıklanan işsizlik oranlarına karşı tedbirler alınmasını gerektirdiğini belirten Ata, “İŞKUR ve TÜİK verileri, 2025 şubat ayı itibarıyla kayıtlı işsiz sayısının 2 milyon 144 bin 36 kişi olduğunu ifade ediyor. 2025 Şubat itibarıyla, işsizlerin yüzde 50,6’sı erkek, yüzde 49,4’ü kadın, yüzde 19,9’u 15-24 yaş gurubunda. TÜİK’in, 2025 yılı Ocak ayına ilişkin Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre ise, işsizlik oranının bir önceki aya göre 0,1 puan düşerek yüzde 8,4 seviyesine gerilediği açıklandı. Öte yandan İzmir’de işsizliğin geçen yıl yüzde 11,4’e gerilediği, son 3 yılda İzmir’de işsizlik rakamlarının düşüş gösterdiği belirtilmiş. Netice itibarıyla açıklanan işsizlik oranları ve toplumsal dağılımı, işsizlik konusunda bazı tedbirlerin alınması gerektiğini gösteriyor. İşsizlik sosyal, ekonomik bir sorun ve bu nedenle çözümü için toplumu oluşturan her kesime sorumluluklar düşüyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de kalifiye eleman konusunda bir tezat yaşandığını dile getiren Ata, “İşsizler iş bulamamaktan yakınırken, reel sektör de yetişmiş personel, kalifiye eleman sıkıntısı yaşamakta. Mesleğinde ustalaşmış, yetişmiş eleman sıkıntısı tüm reel sektörün genel sorunu. Bu sorundan olumsuz yönde en fazla etkilenen kesim de, sanatı ve emeğini yoğun olarak kullanan esnaf sanatkarlarımız. Bugün lokantacısından tornacısına, berberinden terzisine, hatta taksi sahibine kadar üyelerimiz ehil eleman bulma konusunda büyük sıkıntı çekiyorlar. Esnaf sanatkârlar bırakın kalifiye elemanı, yetiştirmek için çırak bile bulamıyorlar. Eskiden evlatlarımız küçük yaşlarda çırak-kalfa olarak meslek öğrenmeye başlarlardı. Ağaç yaşken eğilir sözüne uygun şekilde küçük yaşta evlatlarımız ustalarının yanında yetişir, mesleğin en ince noktalarını öğrenir ve gelecekte de kendi ustasından daha iyi usta olarak mesleklerine devam ederlerdi. 4+4+4 eğitimi sisteminin uygulanmasıyla birlikte artık gençler ortaöğretimini 18 yaşında tamamlıyorlar. 18 yaşına gelen bir genci yetiştirmek, yönlendirmek ve istenilen verimi alabilmek haliyle pek mümkün olmuyor” diye aktardı.
Üniversitelerin her yıl iş bulmakta zorlanan gençleri mezun ettiğini vurgulayan Ata, “Öte yandan aileler de meslek eğitimine gereken önemi vermiyor, evlatlarının mühendis, avukat, doktor olmasını istiyorlar. Üniversiteler her yıl iş bulmakta zorlanan gençleri mezun ediyor. Gençlerin eğitimden sonra iş bulmakta zorlanmasının bir nedeni bu. Türkiye’nin doktor, avukat kadar oto tamircisine, terziye, marangoza, kısaca meslekleri icra edecek esnaf sanatkarlara da ihtiyacı var. Bugün Türkiye’de birçok iş kolunda mesleğini iyi yapanlar başarılı oluyor ve yüksek gelir elde ediyor. Örneğin bir oto tamircisi birçok beyaz yakalıdan çok daha iyi kazanabiliyor. O nedenle özellikle aileler mesleki eğitime daha fazla önem vermeli. Bu noktada milli eğitim de kamu spotları, gazete ve sosyal medya ilanları vasıtasıyla aileleri mesleki eğitim konusunda bilgilendirmeli ve özendirmeli. Türkiye’de kalkınmanın gerçek anahtarı mesleki eğitimin yaygınlaştırılmasından geçiyor. Üretime katkı koyacak eğitim sisteminin benimsenmesi ve daha fazla önemsenmesi, orta ve uzun vadede Türk ekonomisine katkılar verecek” dedi.
Emekli olup çalışanlara değinen Ata, şu sözlere yer verdi: “Emekli çalışanlar ise Türkiye’nin bir gerçeği. Emeklilerin maaşlarının düşük olması, vatandaşlarımızı çalışmaya zorunlu bırakıyor. Bunun en net örneklerini esnaf sanatkâr camiasında görebilirsiniz. Bugün BAĞ-KUR’dan emekli olan üyelerimiz, mevcut işini, mesleğini sürdürüyor. Emekli maaşlarının düşük olmasının yansıra bunun bir başka nedeni de, esnaf sanatkarların iş potansiyellerinin ve kazançlarının yetersiz olması. Sınırlı sermaye ile çalışan, sanatı ve alın teri ile ailelerinin ve yanlarında çalışanların geçimlerini sağlamaya çalışan üyelerimiz, kazançları ile genellikle ancak günü kurtarabilmekte, kira-vergi-SGK gibi yasal vecibelerini yerine getirebilmekte. Yani esnaf sanatkarların fazla kazanç sağlayarak yarınları için yatırım yapma, emekli olduktan sonra refah yaşayabilmek için birikimler yapabilme imkânı yok. Dolayısıyla üyelerimiz, emekli olduktan sonra da kendi mesleklerini devam ettirme ihtiyacı duyuyor.”