İzmir’de 2024’ün Ekonomi Rotası konuşuldu

EGİAD ve Ekonomi Gazetesi iş birliği ile düzenlenen Ekonomi Rotası 2024 Türkiye ve Dünya Gündemine Bakış programında konuşan Özgener, “Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam etmesi sadece 2024 için değil, önümüzdeki birkaç yıl için de önemli” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 19.12.2023 17:50
  • Güncelleme Tarihi : 19.12.2023 14:50
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’de 2024’ün Ekonomi Rotası konuşuldu

KEMAL ÖZKURT

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), Ekonomi Gazetesi iş birliği ile “Ekonomi Rotası 2024 Türkiye ve Dünya Gündemine Bakış” başlığıyla Türkiye ekonomisini ele alan ekonomi paneli düzenledi. İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe, İZTO Yönetim Kurulu ve EGİAD Danışma Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer ve katılım gösterdi. Etkinlikte yaptığı konuşmada yeni ekonomi politikalarının sektör tarafından olumlu karşılandığını belirten Özgener, “Düşük enflasyon yeniden öncelikli bir amaç haline gelirken, finansal ve reel piyasalarda istikrarsızlığı artıran birçok uygulamanın düzeltilmeye başlandığını gördük. Uygulanmakta olan ekonomi program kapsamında enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam etmesi sadece 2024 için değil, önümüzdeki birkaç yıl için de önemli” diye konuştu

mahmut özgener

ÜLKEMİZDE VERİMLİLİĞİ ARTTIRACAK ADIMLARIN ATILMASI GEREKİR

Türkiye’de enflasyon, faiz artırımları, jeopolitik gerilimler ve iklim krizinin etkilerinin yanı sıra, deprem ve seçimlerin de ekonomide etkilerinin olduğuna dikkat çeken Özgener, “Yılın ilk yarısında bir yandan depremin ağır bilançosuyla mücadele ederken; ekonomide bozulan dengeler sonucunda enflasyonun yükselmesinin kalıcı hale geldiğini gördük. Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerden sonra ise Ekonomi Yönetimi’nin değişmesi ile, seçim öncesi ekonomi politikalarında köklü bir dönüşüm yaşandı. Bu süreçte, göreve geldikleri günden bugüne Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Şimşek ve Merkez Bankası Başkanımız Sayın Erkan’ın, para politikası ve piyasalara dair yaptıkları çalışmalar ve piyasa dostu mesajları, iş dünyamız tarafından olumlu karşılandı. En önemlisi de yaklaşık 2 yıl süren para politikası deneme sürecinin sona ermesi oldu. Düşük enflasyon yeniden öncelikli bir amaç haline gelirken, finansal ve reel piyasalarda istikrarsızlığı artıran birçok uygulamanın düzeltilmeye başlandığını gördük. Uygulanmakta olan ekonomi program kapsamında enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam etmesi sadece 2024 için değil, önümüzdeki birkaç yıl için de önemli. Özellikle global ekonomide beklenen yapısal değişiklikleri de göz önüne aldığımızda; ülkemizde verimliliği artıracak adımlar atılması gerektiğine inanıyorum ” diye belirtti.

Alp Avni Yelkenbiçer

SINIRLAYICI POLİTİKALARIN DEVAM EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ

Bu gelişmelere paralel olarak; 2024 yılı ülkemiz ekonomisi beklentilerinde, enflasyonla mücadelenin son birkaç aydaki gibi öncelikli olmaya devam edeceğini işaret eden Özgener, “Bu bağlamda, dünyanın geri kalanından farklı olarak, ülkemizde faiz artırımlarının sona erdiğini söylemek için henüz çok erken.  Enflasyon, diğer ülke seviyelerine geri gelene kadar, özellikle tüketim tarafında sınırlayıcı ekonomi politikalarının devam edeceğini görüyoruz. Bu süreçte, enflasyonu düşürmenin maliyetini arttıracak konuların da hassas bir şekilde üstesinden gelmek gerekecek. Bunların başında 2024 yılı asgari ücreti geliyor. Asgari ücretin belirlenmesi ile bu ücretin dışında kalan ücretlerin de arttırılması söz konusu olacak. Birkaç gün içinde netleşecek olan asgari ücret artışı, bu noktada önemli bir enflasyon beklentilerini belirleme eşiği olacak. Eğer enflasyonla mücadele ve sıkı para politikası yerel seçimlere kadar devam ederse ve 2024 yılının birinci döneminde, ilk sinyallerini almaya başladığımız portföy akımları ile birlikte doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında da ciddi bir ivme yakalanabilirse, hedeflerin tutturulması mümkün olacaktır” dedi.

izto

GÜÇLÜ PARA POLİTİKASINA İHTİYACIMIZ VAR

2023 yılının Türkiye ekonomisi açısından zor bir yıl olduğunu ifade ederek Türkiye’nin  tarihsel perspektifle geçmişten günümüze bakıldığında gelişmesini sürdüren, tüm şartlara ayak uydurmasını bilen toplum yapısı ile; kalkınma hedeflerine sadık kalarak ekonomik direncini arttırmaya çalışan bir profil çizdiğini dile getiren Yelkenbiçer “Bugün geldiğimiz noktada, ekonomi yönetiminde yaşanan rasyonel sapmaların da sonucu olarak yüksek enflasyon, değeri düşen TL, dolayısıyla yüksek kur ve tüm maliyetlerde öngörülemez artış ile karşı karşıyayız. Dolar/TL ve Euro/TL oranlarında tarihi zirveyi görmemize rağmen, bu oranlar hala ihracatçımız için yeterli değil. Rasyonel politikalara dönüş ile biraz toparlanma gözlemlense de hala farklı yapısal reformlara ve daha güçlü para politikasına ihtiyacımız olduğu açık” diye konuştu.

GENÇ BEYİNLERİ KAYBEDİYORUZ

Ekonomik değer yaratmada bilişim teknolojilerini kullanım açısından, büyük ekonomilerin çoğunluğu dijital hizmetlere dayalı iken, Türkiye'de bu oran sadece yüzde 6. Olduğunu söyleyen Yelkenbiçer, “Türkiye'nin küresel dijital hizmetler pazarındaki payı, ekonomisinin dünya ekonomisindeki payına kıyasla oldukça düşük. Büyük şirketler teknolojiyi etkin kullanırken, ekonomimizin büyük çoğunluğunu oluşturan KOBİ'ler henüz dijital dönüşümü gerçekleştirmiş değil. KOBİ'ler ve genel ekonomi bu durumdayken, yapay zekâ gibi ileri teknolojilerde ve çevre dostu, ekolojik büyüme konusunda nasıl dönüşüm sağlanacağından endişe duyuyoruz. Üstelik ülkemiz nitelikli geç beyinleri maalesef birer birer kaybediyor. Bundan bir çıkış yolu olarak gördüğümüz genç girişimciliği ve genç istihdamı doğru bir eğitim politikasıyla desteklemek konusunda EGİAD olarak çalışmalar gerçekleştiriyoruz” ifadelerine yer verdi.

YENİ KAPILAR ARAYAN GENÇLERİN TÜRKİYE’Sİ OLMALIYIZ

Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkabilmesi ve ekonomik refaha kavuşması içim önerilerde bulunana Yelkenbiçer, “Sağlam bir piyasa ekonomisinin temeli, güçlü kurumsal yapılar ve sağlam bir hukuk sistemidir. Güçler ayrılığı, denge ve denetleme mekanizmaları etkin çalışmalı, çoğunluğun sesine değil, çoğulculuğa önem verilmelidir. Düzenleyici kurumlar bağımsız olmalı ve atamalar liyakate dayalı yapılmalıdır. Ekonomi, kayıtlı ve kural bazlı olmalı, rekabet ortamı düzgün işlemeli, yolsuzluk ve kara para aklama ile etkin bir şekilde mücadele edilmelidir. Ekonomik karar alma süreçlerinde kayırmacılık ve himayecilikten kaçınılmalı, kararlar yalnızca ekonomik değişkenlere göre alınmalıdır. Makroekonomik istikrarın korunması öncelikli olmalı ve genel kabul görmüş para ve maliye politikaları izlenmelidir. Gelir dağılımı adaletsizlikleri azaltmak ve kapsayıcılığı artırmak için sosyal güvenlik ağları ve sosyal refah programları güçlendirilmelidir. Türkiye, teknolojinin hâkim olduğu dijital dünyada evde oturan gençlerin değil, 21.  yüzyılda yetkinlikleri kazanabilmiş, yeni kapılar aralayan, dinamik ve etkin gençlerin Türkiye’si olmalıdır” dedi.

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ