- Ekonomi
- 19.09.2025 08:53
Hayvancılık destekleri artırıldı, küçükbaş hayvancılık ve çoban destekleri memnuniyet sağlasa da maliyetleri karşılamada yetersiz kaldı. Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Çelik, desteklerin kesintisiz ödenmesi gerektiğini vurguladı
Tarım ve hayvancılık sektörüne yönelik 2026 yılı destekleme ödemeleri, Resmî Gazete’de yayımlanan kararlarla güncellendi. Hayvancılıktan su ürünlerine kadar birçok alanda destekler yüzde 27 ile yüzde 50 arasında artırılırken, buzağı başına verilen temel destek 2024 yılındaki bin TL’den, 2026’da bin 400 TL’ye, kuzu ve oğlak başına verilen destek ise 200 TL’den 300 TL’ye yükseltildi. Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Nihat Çelik, yapılan artışın sektöre nefes aldırdığını belirterek üreticilerin desteklerin kesintisiz ödenmesini beklediğini vurguladı. Çelik, “Yetiştiricilerimizin beklentisi, temel ve ilave desteklerin küpe, küpeleme ve aşı gibi ödemelerde herhangi bir kesinti olmadan verilmesi yönünde” dedi. Sektörün en önemli üretim maliyetlerinden birinin yem olduğunu belirten Çelik, destekleme ücretlerinin üretim maliyetlerini doğrudan karşılamada yeterli olmadığını sözlerine ekledi. Bunun yanı sıra, tarım arazilerindeki parçalanmış yapı, yüksek girdi maliyetleri ve çoban sorunu gibi yapısal sorunların da sektörü zorladığını dile getirdi.
Hayvancılık desteklerinin artırılması yanında özellikle küçükbaş hayvancılık desteklerindeki yüzde 50 oranındaki artış ve çoban desteğinde yüzde 125 oranındaki artışın sektör adına memnuniyet verici olduğunu ifade eden Çelik, “TÜİK tarafından bu ay açıklanan yıllık yüzde 33 civarındaki enflasyonu göz önüne alırsak sektörümüz itibarıyla kuzu oğlak desteklerindeki yüzde 50 oranındaki artışın yeterli düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Yetiştiricilerimizin beklentisi açıklanan temel ve ilave desteklerinden küpe ve küpeleme parası, aşı parası gibi herhangi bir kesinti yapılmadan almaları yönünde. Bakanlığımızın bu yönde de olumlu adımlar atarak yetiştiricilerimiz lehine gerekli düzenlemeleri yapacağına inanıyoruz” diye belirtti.
Yapılan artışların üretim maliyetlerini karşılamada çok büyük bir etkisi olacağını düşünmediklerini dile getiren Çelik, “Sektörün en önemli üretim maliyetlerinin başında yem gelmekte ve yem fiyatları önemli ölçüde sürekli artış gösteriyor. Diğer maliyetleri de göz önüne alırsanız verilen desteklerin üretim maliyetlerini bire bir karşılamada fazla etkili olmayacağı doğal bir durum. Bugün bir torba hayvan yeminin 500, 600 TL’yi geçtiği bir ortamda bir kuzu veya oğlak için verilecek olan 300 TL’lik temel desteğin maliyetleri karşılamada yeterli olmasını bekleyemeyiz. Ancak verilen destekler üretim maliyetlerinin tamamıyla karşılaması için değil, üretime, üreticiye bir nebze de olsa destek olmak, yetiştiricilerin nefes almalarını sağlamak amacıyla veriliyor. Diğer taraftan destekleme ücretlerindeki artışlar her sene yeniden belirlendiği için asıl etkisini kısa vadede görebiliriz. Uzun vadede her yıl yapılan artışlarla birlikte hayvan mevcudunun artması, dolayısıyla kırmızı et üretiminin artışı beklenebilir” ifadelerini kullandı. Sözlerinin devamında ise Çelik, “Dolayısıyla süt ve et üretiminde verilen temel ve ilave desteklerin yanında süt üretimi için ayrıca verilen destekler güçlendirilmelidir. Bu anlamda hem süt hem de et üretimi için yem desteği verilmesi son derece önemlidir. Ayrıca küçükbaş hayvan eti üretiminin artırılması için de karkas et desteği gibi yeni destek kalemlerinin çeşitlendirilmesinde fayda olacağını düşünüyoruz” dedi.
Tarım arazilerindeki çok parçalılık sorunun çözülmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, “Ülkemiz tarım sektörü bitkisel ve hayvansal üretimi ile 85 milyon nüfusun gıda güvencesini sağlayan, yaklaşık 50 milyon turisti sığınmacıyı doyuran, milli gelir ve istihdama katkı sağlayan, sanayiye sermaye aktaran, ihracata doğrudan ve dolaylı katkı yapan ekonomimizin lokomotifi durumunda olan bir sektör. Dolayısıyla bitkisel ve hayvansal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için; öncelikle tarım arazilerinde yaşanan çok parçalılık sorunu çözülmeli. Ülkemizde işletme ölçeği küçük. Türkiye’deki 24 milyon hektar arazi, 32,5 milyon tarım parselinden oluşuyor. Bu durum verimliliği düşürüyor. Bir başka sorun ise yem, ilaç, mazot gübre, elektrik gibi girdilerin fiyatlarının yüksek olması. Yüksek girdi fiyatları birim maliyetleri de artırıyor. Dolayısıyla öncelikle girdi maliyetleri makul seviyelere çekilmeli” diye aktardı. Diğer bir sorunun ise örgütlenme sorunu olduğunun altını çizen Çelik, “Ülkemizde çok sayıda üretici örgüt bulunmasına rağmen işlevlerinin yerine getirilmesi için örgütlerin idari ve mali sorunlarının bir an evvel çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bütün bu sorunların çözümü için üretici örgütlerinin fonksiyonel olması, idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve profesyonelce yönetilebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalı” sözlerine yer verdi.
Tarımsal desteklemenin üretimin artırılmasının noktasında büyük önem arz ettiğini vurgulayan Çelik, “Tarımsal üretimi et süt demeden bütünüyle ele alırsanız fiyatlardaki dalgalanmaların önüne geçilmesi için Tarım Kanununda öngörülen destekleme politikası gereği gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’inin tarımsal desteklemelerde kullanılması gerekmektedir. Diğer taraftan hayvancılık sektöründe süt üreticilerine pozitif ayrımcılık uygulanması gerekir. Süt üreticileri için 1,5 olması gereken süt/yem paritesi mutlaka sağlanmalı. Bu parite sağlanamadığı durumlarda süt hayvanlarının kesime gitmesi gibi olumsuzluklar aynı zamanda et üretimine de yansıyor. Bugün besi hayvanı, kasaplık hayvan ve karkas et ithalatının ana sebeplerinden birisi süt üreticilerinin yaşadığı zorluklardan kaynaklanıyor. Dolayısıyla öncelikle süt üreticilerinin olduğundan çok daha fazla desteklenmesi et ve süt fiyatlarındaki dalgalanmaların önüne geçebilecektir” ifadelerini kullandı.
Sektörün devamlılığının sağlanması için destekleme ücretlerinin günün ekonomik şartları göz önüne alınarak artırılması gerektiğini belirten Çelik, “Ayrıca verilen destek ödemelerinin yetiştiricilere en çok paraya ihtiyaç duydukları yılın en geç nisan ayında yapılması öncelikle ele alınmalı. Küçükbaş hayvancılıkta geçtiğimiz yıl uygulamaya konulan kuzu oğlak desteğinin devamı ile birlikte 2006 yılından beri verilmekte olan anaç koyun keçi desteğinin tekrar verilmesi düşünülmeli. Sektörümüzün en önemli konularından olan çoban konusunda en son verilen 81 bin TL’lik destek yeterli olmakla birlikte bu konuda eğitimlerin artırılarak mevcuttan çok daha fazla çobanın faydalanması sağlanmalı. Yabancı çobanlara çalışma izni verilmiş olmakla birlikte yerli çobanlarımızı teşvik etmek üzere sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmaları yerli çoban bulma veya çalıştırma sıkıntısını giderebilecek bir destekleme modeli olabilecektir” diye aktardı.
Kaynak : MERVE AĞRIÇ