Sayfa Yükleniyor...
Türkiye’nin tek dünyanın ise sayılı Basque Culinary World Prize ödüllü gastronomi şefi Ebru Baybara Demir, turist rehberliğinden dünyanın en önemli ödülüne giden macerasını anlattı
İzmir Ticaret Odası ev sahipliğinde düzenlenen İlham Veren Söyleşiler kapsamında “Coğrafya En Güzel Kaderdir” konulu söyleşi gerçekleştirildi.
Gazeteci Banu Şen’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye sosyal gastronomi şefi Ebru Baybara Demir konuşmacı olarak katıldı.
Söyleşiye, AK Parti İzmir Milletvekili ve Konak Belediye Başkan Adayı Ceyda Bölünmez Çankırı da katıldı.
Baybara, 2023 yılında dünyanın en önemli gastronomi ödüllerinden Basque Culinary World Prize 2023 Ödülünü alırken söyleşide hem turist rehberliğinden dünyanın en önemli ödülüne giden macerasını hem de gastronomi macerasını anlattı.
2023 TÜRK KADINLARINA ÇOK İYİ GELDİ
Ödüle aday gösterilme sürecini anlatan Baybara, “İzmir çok önemli bir bağ. Bugün benim için çok kıymetli. Benim 1999 yılında gastronomi hikayem başladı. Benim bugün aldığı ödül çok kıymetli dünyada sadece 8 kişinin aldığı bir ödül ve ben o 8 kişiden biriyim. 2023 Türk kadınlarına çok iyi geldi. Ben de onlardan biri oldum. Ben 2017 yılında bu ödüle aday gösterilmiştim. 2017’de dünyanın en iyi 10 şefi arasına girmiştim. O zaman yaptığım işin adını öğrendim. Sosyal gastronomi. 20218’de İspanya aday gösterildi. Mayıs ayında bu ödüle yine aday gösterildim. 5 Haziran günü bir telefon aldım ve ‘İlk üçtesin. Bravo’ denildi. 6 Haziran’da jürinin benimle görüşmek istediği söylenildi. Japonya ev sahipliği yapmıştı. O gün herkes beni alkışlamaya başlamıştı. Dünyanın tek 3 Michelin yıldızlı şefi ‘Bize ilham veriyorsun seni seviyoruz’ demişti. Çok kıymetliydi benim için. Ödülümü İspanya’da alarak ülkeme getirdim Benim için çok büyük gurur” dedi.
BİR ŞEHRİN YOLUNU AÇTIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM
Siyasete Mardin Milletvekilliği ile atılan ve İzmir ile devam eden AK Partili Çankırı’ya da yolculuğu üzerinden övgü dolu sözlerle seslenerek “Mardin… Hepimize değer kattınız. Mardin sizin sayenizde Mardin. Bugün burada olmamın esas sebeplerinden biri Ceyda Bölünmez Çankırı. Biz kendisiyle hiçbir zaman siyaset konuşmadık .hep ne yapabilirizi konuştuk. İyi ki varsın. Kendisi İzmir’e çok yakıştı. Benimle birlikte bir sürü insanın, bir şehrin yolunu açtığınız için teşekkür ederim” diye konuştu.
BİR KADIN VE ONA İNANAN 21 KADIN SAYESİNDE OLDU HER ŞEY
Gastronomi macerasını ve kırılma noktalarını da anlatan Baybara, “1998 yılında Marmara depreminin ardından eşimle bir şeyler yapmamız lazım diyerek Mardin’e geldik. Mardin’de birçok insan aynı yerde yaşıyor. Yemek var, kültür var. Çok ilginç bir yer. Eşime burada yaşayalım dediğimde kabul etti. Dayımların 4 katlı bir konağı vardı ve oraya misafir olarak yerleştim. Ama orada yaşamak çok zordu. İstanbul’da yaşamak ve Mardin’de yaşamak çok farklı. Bir süre zorluklar yaşadık. Acentelere turist rehberi destinasyonlar hazırlamaya başladım. Bir yanda Mardin’de turizm olacak diyorum. O dönemde Mardin’i ziyaret eden turistlerin sayısı 10 bin. Yatak kapasitesi 220. Aslında o 10 bin sayısı da sınır kapısından geçen kamyoncu sayısıymış. 2000 yılı Eylül ayında Mardin’e bir turist grubu geldi ve o zaman her şey değişti. Almanlardı. Bana oradaki hocam ‘biz burada yemek yemey4ceğiz, kuzu eti çok yağlı’ dediler. Ben de gidecek başka bir yok nereye gideceksiniz, ben de size alternatif yaratamıyorum’ dedim. O da bana ‘ben herkese kafa tuttum ve buraya geldim bu bir. İkincisi de yaşamak istiyorsan alternatif yaratacaksın’ dedi. O akşam ağlarken yengem gördü ve durumu anlattım. Misafirleri götürecek yer olmadığını söylediğimde ne istediklerini sordu. Söyledim. ‘Eve getir, buraya getir’ dedi. Ve götürdüm. Kafile Urfa planı iptal etti. 13.30’da yola çıkmaları gerekirken 16.00’da çıktılar. Benim için hikaye orada başladı. Geleneksel bir evin avlusunda başlayan bir hikaye. Daha sonra aynı mahallede 8 ev seçtik. Evdeki kadınlar yemek yapacaklar ve biz de onlara turist götürecektik. Bir gazetede biri bizi yazınca herkes bizi yazmaya başladı. Benim için bir diğer önemli tarih Mart 2001. Havaalanında bir grup turist aldım. Yaşlı oldukları için yerde oturtamıyorum. Cumhuriyet Meydanı vardı. Oradaki müzeyi görünce Vali’ye gidip durumu anlattım. Kabul etti. Yemek müzede yendi ve müzede bir ekonomi dönmeye başladı. Meydan o haldeydi ki… Her gün 21 kadın, elinde tencere tavalarla meydanı geçip müzeye geliyorlar. Sorunlara da ‘Mevlide gidiyoruz’ diyorlar. Tabi konu ortaya çıkınca artık yapamaz olduk. Ama ben hiç durmadım. 2001 yılından sonra bir kırılma noktam daha oldu. Eğitim ve gelir düzeyi düşük insanlara bir şeyler yaptırmak istiyorsanız en iyi bildikleri işi yaptırın. Ben de onu yaptırdım. En iyi yemek yapıyorlardı. Bir konak tutmuştum. Vali de dahil olmak üzere herkes destek oldu. Herkes oraya turist getirdi. Bir kadın ve ona inanan 21 kadın sayesinde oldu her şey. 2023 yılında Mardin’in turist sayısı 2 milyonun üzerinde. Hala savaşın olduğu bir yerde bunu yapabilmek çok önemli bugün Mardin’in en önemli geçim kaynağı turizm. Doğru zamanda doğru insanlar bir araya gelmişti. Şehrin kaderi değişti” ifadelerini kullandı.
MARDİN BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLDU
Tarım konusundaki çalışmalarının başlama hikâyesinin de kızının beyninde çıkan tümör olduğunu belirten Baybara, şunları söyledi; “O dönemden sonra sağlıklı dediğim o tarlalara bir baktım. Hava kirli, su kirli. Biz bugün bin 800 çeşit buğday çeşidini kaybetmişiz. Bununla ilgili bir şeyler yapılması lazımdı. Ben de tohumlardan başladım bizler bu tohumlarla sağlıklı gıdalara ulaşacaktık. 2016 yılına kadar çalıştık bu konuda. Türkiye’de yapılan tarımın sadece yüzde 1 ‘inde yerli tohum kullanılıyor. Burada da Mardin bizim için çok önemli oldu. Orada bir kooperatif kurduk. Ama kooperatif bir yere gitmiyordu. Önümüze bir fırsat çıktı Birleşmiş Milletler ile. Ama Türkiye devletiyle halletmeleri gereken bazı bürokratik işler var. Hallolmuyor. Ben de Ceyda Hanım’a söyledim. Kendisi bu konuda yol açtı ve biz o projeye başladık. Bir diğer sorunumuz da sulama. Mardin’de yıllar önce su yerin 150 metre altındaydı şu anda 850 metrede bulamıyoruz. Biz bu soruna çözüm bulduk. Ayrıca çok sulama gerektiriyorsa yapmıyoruz. 102 dönümde başlayan proje 36 bin döneme yükseldi. Bu konuda yaptığımız her şeyle biz toprağımızı kurtardık. Susuz tarımı öğrendik.”
Haber Merkezi