- Gündem
- 22.12.2025 10:22
2026’ya devredilen miras: Yoksulluk
Mahkeme salonlarına taşan borç dosyaları, çocuklara miras kalan yoksulluk: Türkiye’de gelecek kuşaklar borç ve çaresizlikle doğuyor
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Türkiye’de ekonomik kriz artık sadece bugünü değil, çocukların yarınını da tehdit ediyor. Derinleşen geçim sıkıntısı ve yükselen yaşam maliyetleri, yoksulluğu aileden çocuğa miras bırakır hale getirdi. İzmir’de faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, çocukların eğitimden sağlığa, barınmadan beslenmeye kadar temel haklardan mahrum kalmasının, kuşaklar arası bir zincir oluşturduğunu vurguladı. Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz Tüketici Koruma Derneği (TÜKODER) İzmir Şubesi Başkanı Av. Fatih Kurdoğlu, “Gelir değil borç devrediliyor! Mahkeme salonlarına taşan dosyalar, yalnızca hukuki uyuşmazlıklar değil; toplumsal bir alarmdır” ifadelerine yer verirken, İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer ise “7,4 milyona yakın çocuk, yoksulluğun mahcubiyetini taşıyor… Yoksulluk babadan oğula geçen bir miras gibi” dedi.

MAHKEME SALONLARINA TAŞAN DOSYALAR…
Yaşananların artık geçici bir ekonomik daralma değil; nesiller arası bir yoksulluk aktarımı, sosyolojik bir değişim olduğunu net biçimde söyleyen TÜKODER İzmir Şubesi Başkanı Av. Fatih Kurdoğlu, “Ekonomik krizi aşmış bir durum yaşamaktayız. Mevcut tablo: Yoksulluk artık devrediliyor! Son yıllarda İzmir’de ve Türkiye genelinde sahada gördüğümüz tablo şudur: Geçim krizi yalnızca bugünün alım gücünü değil, gelecek kuşakların yaşam ihtimallerini de aşındırıyor. Aileler çocuklarına eğitim, sağlık, barınma ve beslenme alanlarında eşit bir başlangıç sağlayamıyor. Bu durum, yoksulluğun bireysel bir sorun olmaktan çıkıp kalıcı ve yapısal bir mirasa dönüşmesine neden oluyor. Borçlanma düzeni: Gelir değil borç devrediliyor! TÜKODER’e gelen başvurularda özellikle son iki yılda belirginleşen üç başlık var: Kredi kartı ve tüketici kredilerinde patlama, haciz, icra ve maaş kesintilerinin normalleşmesi, aile bütçesinin sürekli borçla döndürülmesi! Bugün anne ve babalar çocuklarına birikim, ev ya da güvence devredemiyor; aksine borç yükü, güvencesizlik ve yoksulluk riski devrediyor. Mahkeme salonlarına taşan dosyalar, yalnızca hukuki uyuşmazlıklar değil; toplumsal bir alarmdır” dedi.

ÇOCUKLAR HAYATA NASIL BAŞLIYOR?
‘Yoksulluk içinde büyüyen çocuk’ kavramını ele alan Başkan Kurdoğlu, “Daha düşük eğitim olanaklarına erişiyor, sağlıklı beslenemiyor, kültürel ve sosyal hayattan erken kopuyor, genç yaşta güvencesiz veya gayrimeşru işlere yönelmek zorunda kalıyor. Bu da yoksulluğun, fakirliğin artmasına sebebiyet veriyor. 2026’ya giderken: Çocuklara ne miras kalıyor? Eğer mevcut ekonomik ve sosyal politikalar değişmezse, 2026’da çocuklara kalacak mirasın adı ne yazık ki umut değil, borç ve güvencesizlik olacaktır. Bu nedenle şunu açıkça ifade ediyoruz: Evet, bugün birçok aile istemeden de olsa çocuklarına yoksulluk devrediyor. Biz bu tabloyu yalnızca tespit etmiyor, aynı zamanda şunu savunuyoruz: Tüketicinin korunması sadece alışverişte değil, yaşamın tamamında sağlanmalıdır. Borçlandırıcı ekonomi yerine geliri ve sosyal hakları güçlendiren bir yaklaşım benimsenmelidir. Gelir adaletsizliği ortadan kaldırılmalı aksi halde kendi toplumuna nefretle büyüyen bir nesil ortaya çıkacaktır. Çocukların yoksullukla hayata başlamasını önleyecek kamusal, ekonomik ve hukuki mekanizmalar güçlendirilmelidir. Temel ihtiyaçlar kamu tarafından karşılanmalı, giyim, barınma, beslenme gibi… Yeni bir yıla girerken çağrımız nettir: Yoksulluğu kader gibi kabullenen değil, devredilen yoksulluğu durdurmayı hedefleyen bir toplumsal, ekonomik ve hukuki mücadeleye ihtiyaç var. TÜKODER İzmir Şubesi olarak bu mücadelenin sahada ve hukuk düzeyinde takipçisi olmaya devam edeceğiz” mesajını verdi.

YOKSULLUĞUN MAHCUBİYETİNİ TAŞIMAK
İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer ise “Ne kadar aç ve yoksuluz?” sorusunu gündeme getirerek, “Ülkede zam gelmeyen, iki şey kalmış! Birincisi asgari ücret, ikincisi memur ve emekli maaşları, sanki onların da dokunulmazlığı var… Enflasyonun düşme ihtimali var mı? Bu gidişle hayali bile ölü gözünden yaş beklemeye benzer. Asgari ücret, emekli maaşlarına gelecek zam, insanca yaşamanın bedeli olur mu? Hiç boşuna hayal bile etmeyelim. Olmaz! Türkiye’de her 10 kişiden 2’si yoksul. En az 17 milyon 821 yurttaş en temel ihtiyaçlarını karşılayacak gelire sahip değil. Her 10 kişiden 6’sı borçlu ve TÜİK verilerine göre nüfusun yüzde 12,5’i borçlarını ödemekte ciddi zorluk çekmektedir. Asgari Ücret Ortalama Ücret Haline Gelen ülkemizde ne kadar acı, her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor, aç geliyor. Yüksek enflasyon karşısında halk ihtiyaçlarını karşılayamıyor! Kişi başına düşen milli gelir, Cumhuriyet tarihinde ilk kez üst üste 7 yıl azaldığı gibi Türkiye’de son 16 yılda enflasyon 5 kat, gıda enflasyonu ise 9 kat arttı. Çalışan her 10 kişiden biri yoksulluğun pençesinde olduğu gibi, halkın yüzde 58’i borçlu hale geldi. 7,4 milyona yakın çocuk, yoksulluğun mahcubiyetini taşıyor” ifadelerine dikkat çekti.

ANNEDEN KIZA, BABADAN OĞULA…
23 yıl içerisinde yoksulluğun daha da derinleştiğini belirten Başkan Gencer, “İşsizlik ve pahalılığın yanı sıra, izlenen ücret politikası çalışanların da yoksullukla karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Dolayısıyla da yoksulluk babadan oğula geçen bir miras gibi olmuştur. Bunun temel sebebi içinde yaşadığımız kapitalist düzendir. Bu düzen hem işsizliği yaratır hem de yoksulluğu artırır… Derin yoksulluk, sadece ekonomik bir eksiklik değil; kuşaklar boyunca süregelen bir mirastır, anneden kıza, babadan oğula sessizce devredilir. Bu miras, çocukların yaşamına erken yaşta yüklenir; okula gitmeleri engellenir, çalışmaya yönlendirilir ve böylece ebeveynlerinden devraldıkları yoksulluğu kendi elleriyle sürdürürler. Yeni kuşakların aynı kısır döngüye hapsolmasını önlemenin tek yolu, çocukların eğitim hakkını güvence altına alacak, geleceğe umutla bakmalarını sağlayacak acil ve kapsamlı bir strateji geliştirmektir… Öte yandan, yeni bir yıla girerken insanlar her şeyden kısmaya başladı. Yani yeni umutlarla yeni yıla girilmiyor. İnsanlar temel ihtiyaçlarından bile vazgeçecek duruma gelmiş durumda. Örneğin beslenme kalemlerini kısıyor, giyim masraflarını kısıyor. Eğlence, sinema ve tiyatro gibi sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerin yanından bile geçmiyor artık. Bu durumdan en çok gençler etkileniyor” yorumunda bulundu.
Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA