Aksoy’dan bombardıman: Arkamda durmanız için FETÖ’cü mü olmam gerekiyordu?

Dava sürecinde ve sonrasında CHP’li isimler tarafından yalnız bırakıldığını ve kırgın olduğunu dile getiren Serdar Aksoy, “Arkamda durmanız için FETÖ’cü mü olmam gerekiyordu?” çıkışını yaptı


  • Oluşturulma Tarihi : 13.05.2022 07:24
  • Güncelleme Tarihi : 13.05.2022 07:24
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Aksoy’dan bombardıman: Arkamda durmanız için FETÖ’cü mü olmam gerekiyordu? haberinin görseli

İLKSES Gazetesi’nin kent siyasetinin önemli aktörlerini ağırladığı ‘Perşembe Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu, Menemen Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Serdar Aksoy oldu. Kendisini koltuğundan koparan operasyon sürecine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Aksoy, CHP’li Tuncay Özkan ve bazı vekillerin kendisinden rant işi talep ettiğini, kendisinin ise bunu kabul etmediği için kumpasa uğradığını ileri sürdü. Görevden alınmasının ardından ilçede yaşanan seçim sürecinde istifa ettiği eski partisi CHP’nin iktidarı kaybetmesini değerlendiren Aksoy, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’e ‘istifa’ çağrısı yaptı. Dava sürecinde ve sonrasında CHP’li isimler tarafından yalnız bırakıldığını ve kırgın olduğunu dile getiren Aksoy, “Arkamda durmanız için FETÖ’cü mü olmam gerekiyordu?” diye sordu.

KOMPLO OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR

Tutukluluğu sona erdikten sonra göreve iade talebinde bulunan ancak İçişleri Bakanlığı tarafından reddedilen Aksoy, bu konudaki yol haritasını şöyle açıkladı: “Bir taraftan ana dava bir taraftan da İdare Mahkemesi’nden cevap bekliyoruz. Şu an her hafta imzaya giden belediye başkanları var! İmzasını atıyor ama makamda oturuyor. Benim o da yok. Bakanlık diyor ki ‘Senin mahkemen var...’ Benim mahkemem varsa mahkemesi olan tüm belediye başkanlarını görevden alın o zaman! Bir belediye başkanının bir tane de değil birçok mahkemesinin olması çok doğal. Sebep olarak bu söyleniyor ama bu da yasal değil. Çünkü biz 5 yıllığına seçiliyoruz. Belli bir süreç var. O sürenin sonunda görev süreniz tamamlanmış oluyor. Ben haksız ve adaletsiz bir şekilde görevime iade edilmiyorsam bunun elbette hukuken karşılıkları olacak. İdare Mahkemesi’nin kararını bekleyeceğiz. Gelecek karara göre davranacağız. Menemen’de herkes her şeyi biliyor. Ben Menemen’de rahat rahat dolaşıyorum. Bunun tamamıyla bir komplo olduğunu da herkes biliyor. Bana oy versin, vermesin... Burada esas olan milletin iradesinin gasp edilmiş olmasıdır. Bu bana oy vermeyen insanlara da çok büyük bir haksızlık. O zaman seçimler olmasın, tombaladan kim çıkarsa o belediye başkan vekili olarak geçsin. Atama ile yapılsın belediye başkanlığı. Demokrasi değil ki bu!”

ÇARPICI ‘TUNCAY ÖZKAN’ İDDİALARI

CHP Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan’ın 2019 yerel seçimlerinden sonra yanında bir milletvekiliyle belediye binasına gelerek iki firmayla sözleşme yapılmasını istediği öne süren Aksoy, “Aslında süreç 31 Mart seçimleri sonrasında başladı. Seçimler bittikten sonra Tuncay Özkan, yanında birkaç kişi ile birlikte ki bunların arasında milletvekili de var... Eski İstanbul il başkanı olduğunu söyleyen bir şahıs var. Onlar geliyorlar belediyeye, makam odasında değil başka bir odada görüşmek istiyorlar. Biz de o odaya geçiyoruz. Odaya geçtiğimiz sırada telefonlar veriliyor ya da uçak moduna alınıyor. Orada benden istedikleri şey şu... AND adlı bir asansör firması var. Bu firma ile anlaşmamı istiyorlar. Bu bir... İkincisi Güneşim adlı bir medya firması ile anlaşmamı istiyorlar. O sırada da Seyrek mevzusu konuşuluyor. Seyrek’te benim yapmayı düşündüğüm bir proje var. Bu proje ile ilgili sorular soruluyor. Bu AND firması ve Güneşim ile alakalı ben herhangi bir ödeme yapmadım. Başka firma ile çalıştık biz. Zaten AND asansör firması ile hangi belediyeler çalışıyor diye açık bilgi var kendi sayfalarında. O konuşma esnasında Tuncay Özkan bana söylediği husus, bunun Genel Başkan’ın talimatı olduğu şeklindeydi. Genel Başkan böyle bir talimat vermez! Hiçbir Genel Başkan, kalkıp da bir asansör firmasına aracılık yapmaz” dedi. Aksoy, Seyrek’teki ihale öncesine ilişkin ise, “Bu sırada Seyrek mevzusu açıldı. Burada istenilen şey benden şu. Deniyor ki, ‘Sen açık ihaleye çıkma bizim 6 şirketimiz var. Sen bu şirketlere peyderpey burayı ver...’ Kabul etmedim. Ben bunu kabul etmedikten sonra zaten bunların hepsi arka arkaya başıma geldi. Tombala ile gelen yönetim de burayı direkt satıyor. Sen zaten tombaladan çıktın, sandıktan çıkmadın. Sen halkın iradesi değilsin ki, neden bu kadar çok satmak istiyorsun burayı? Sen geçici bir yönetimsin, elinde sonunda ben geçeceğim oraya oturacağım. Benim hakkım çünkü. Geçici yönetimin böyle radikal kararlar alması nedendir? Bunu kabul etmek mümkün değil. Zaten Menemen halkı da bunun satılmasını istemiyor” ifadelerini kullandı.

MAHKEMEYE VERSİN HESAPLAŞALIM

Gündeme damga vuran iddiaların ardından CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in kendisi hakkında söylediği “Partiyle bağı kalmamış bir kişinin bir takım tutarsız ve soyut iddialarıyla ilgili herhangi bir yanıt vermek ona hak ettiğinden fazla değer vermektir” sözlerine yanıt veren Aksoy, “Bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye? Kongre delegelerinin üçte biriyle seçilmiş, zaten lakabı da vardır kendisinin... Ben 55 bin insanın oyuyla seçildim. Ve Deniz Yücel ve çevresindeki o hizip Menemen’i dizayn etmek istediler. Buradaki amaç Serdar Aksoy’u gönderip yerine CHP’li meclis üyesi bir avukat arkadaşı yerime getirmekti. Sen milletin iradesinin yerine kendini mi koymaya çalışıyorsun? Madem soyut iddialarım var buyursunlar mahkemeye versinler hesaplaşalım. Soyut olmadığını onlar da çok iyi biliyor” dedi.

YÜCEL’İN İSTİFA ETMESİ GEREKİRDİ

Kendisini koltuğundan koparan operasyon sürecinin ardından ilçede gidilen seçim sürecini ve istifa ettiği partinin Menemen’de iktidarı kaybetmesini değerlendiren Aksoy, şunları söyledi: “Normalde il başkanının direkt istifa etmesi gerekirdi. 19’a 11 gibi bir rakam var belediye meclisinde. 19 Millet İttifakı’nın, 11 de Cumhur İttifakı’nın. Arada 7-8 oy fark var. Siz seçime giriyorsunuz, belediye meclisinden 1 kişi vekil olarak seçilecek ama 19’a 11’i koruyamıyorsunuz. Çünkü öylesine kötü bir süreç yönettiler ki! İl bir yandan Genel Merkez bir yandan ayrı kötü yönetti. Burada Deniz Yücel’in üzerinde durduğu isim o avukat bayandı, O’nu istiyordu. Ama öteki taraftan da Genel Merkez’den başka isim, Büyükşehir’den başka isimler ön plana çıkarılınca 19’luk belediye meclisi dağıldı. Bir de işin içine rant girdi. Sonra tombalaya döndü iş. Ben CHP’liyim, Atatürkçü bir adamım. Bu değerlerle doğmuşum, büyümüşüm. Bu partiye hizmet etmişim. Ben dün elimi kolumu sallayarak bu partiye girmiş değilim. Sizin benim arkamda durabilmeniz için benim FETÖ’cü mü olmam gerekiyordu? Urla Belediye Başkanı’nın arkasında durdunuz, 6,5 yıl ceza aldı. Ceza almasına rağmen arkasında durdunuz. Benim FETÖ ile fotoğraflarım çıksaydı benim arkamda durur muydunuz? Buradaki esas amaç Menemen’de Serdar Aksoy’u göndermekti. Yerime Deniz Yücel’in kendi adamını getirmek istediler ama onu da beceremediler.”

PARTİ İÇİNDEN KUMPAS KURULDU!

Kendisinin yargılandığı davayla ilgili daha sonra kriminalde sahte olduğu tespit edilen belgeyi gösteren kişinin CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu olduğunu öne süren Aksoy, kendisine CHP içinden kumpas kurulduğunu iddia ederek, “Orada benim üzerinde durduğum başka bir husus daha var. Evrak sahte, imza sahte... Burada zimmet yok, zimmetin olmadığı dair yazı bizzat Menemen Belediyesi’nden mahkemeye geliyor. Yazıyı gönderen de şu anki vekil. Evrak kriminalden çıktı, sahte. Ve ben o sahte evrağı kimin elinde görüyorum? Beni burada 3 vekil bir otele davet ediyorlar, il başkanı ile birlikte. Gidiyoruz, o evrağı orada Aykut Erdoğdu’nun elinde görüyorum. O sahte evrak benim karşıma savcılıkta çıkıyor ama evrak sahte! Bu operasyonu CHP içerisindeki bir yapının yaptığını düşünüyorum. Aslında bunlar CHP’li değil. CHP’de biat kültürü yoktur ama bunlarda vardır. Aynı zamanda belediyeler de Ankara’ya rant sağlama merkezleri değildir. Bugün bu şekilde rant sağlama merkezleri olarak görülüyor. Ben buna olur vermedim. Eğer kabahatim, suçum buysa evet ben suçluyum. Çünkü bu sisteme olur vermedim” diye konuştu.

‘BU İŞİN ÜZERİNE GİTME’ DEDİLER!

Tahir Şahin döneminde Menemen’in gayrimenkullerinin Menemenspor üzerinden üçüncü şahıslara satıldığını söyleyen Aksoy, “Biz 31 Mart seçimleri sonrasında belediyeye girdiğimizde Menemen gayrimenkul zengini olmasına rağmen, Menemen Belediyesi bir tane gayrimenkul yoktu. İstisna olmadan hepsi Menemenspor üzerinden üçüncü şahıslara verilmişti. Ben bu gayrimenkullerden sadece 172 tanesini tespit edebildim. Ben bunu gittim Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’na da anlattım, dosyayı önüne koydum. Genel Başkan da açıkça söyledi ‘Evet sen yargıyla ilgili süreci başlat başkan’ dedi. Ben de başlattım. Şu an Tahir Bey 172 gayrimenkulden yargılanıyor. Tüm bu çabalarımı gören CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel beni bir gün İl Başkanlığı’na davet etti ve ‘Bu işin üzerine gitme’ dediler. Bahsettiğim 172 gayrimenkulün istinasız hepsini de geri aldım. Hepsi tekrar Menemen Belediyesi’ne kira vermeye başladı” dedi.

O KOLTUĞU HAK ETMİYOR

Menemen Belediyesi Başkan Vekili Aydın Pehlivan’ın belediye hizmetleriyle ilgili yorum yapmak istemediğini de sözlerine ekleyen Aksoy, “Pehlivan’ın belediye yönetimi ve hizmeti hakkında yorum yapmak istemiyorum. Çünkü halkın oyuyla seçilmedi. Milletin iradesiyle o koltuğa oturmadı. Aydın Pehlivan çok tartışmalı bir tombaladan çıktı. Bir defa o koltuğu hak etmiyor. Aydın Pehlivan çok cesursa siyasetten cesareti varsa seçimlerde çıkıp aday adayı olsaydı. Siz el birliğiyle sandık iradesine tecavüz ettiniz” dedi.

MİLLETİN İRADESİNE TECAVÜZ ETTİNİZ

Konuşmasının devamında Aksoy, “Deniz Karakurt ile Aydın Pehlivan’ın belediye meclisinde konuşma videosu var ve bende mevcut. Videoda birbirlerine el birliğiyle Serdar Aksoy’u nasıl devirdiklerini anlatıyorlar. El birliğiyle devirdiniz ama milletin iradesine tecavüz ettiniz. Dolayısıyla ben şu anki benim yerime tombaladan çıkan başkan vekiliyle ilgili şu konuda eksik yaptı, bu konuda fazla yaptı demem. Çünkü Aydın Pehlivan zaten orayı hak etmiyor. Hak etmediği bir yeri, şu an işgal ediyor” ifadelerini kullandı.

İZMİR’İ DİZAYN EDİYORLAR

Dava sürecinde ve sonrasında CHP İzmir İl Yönetimi’nin yanında durmadığını dile getiren Aksoy, “Öyle bir yanımda olma olayı olmadı. Zaten süreci anlatırken oradaki amaç o içerdeki hizbin benim yerime o avukat kadını getirmek istemeleriyle başlıyor. Hatta ben makamdayken hepimizin bildiği gibi her sene faaliyet raporu oylaması yapılıyor. Faaliyet raporu oylanırken aynen belediye meclisinde diğer maddelerde de olduğu gibi grup kararı alınır, tutanağa geçirilir ondan sonra belediye meclisine girersiniz o grup kararına göre oy verirsiniz. Faaliyet raporu oylanırken grup kararı alınmasına rağmen o hanımefendi ile 3-4 tane belediye meclis üyesi ret oyu verdi. Bunlarla ilgili disiplin sürecinin işletilmesini talep etmeme rağmen o disiplin süreci işletilmedi. Aslında olay çok daha önceden başladı. Hanımefendinin bizzat söylediği bir söz vardır. ‘O grup toplantısına katılmadan kendi aralarında il başkanıyla konuşarak ret oyu vereceklerine karar veriyorlar.’ Grup kararı var ve disiplin süreci de işletilmiyor bu arkadaşlara. Genel Merkez’de Tuncay Özkan ve Deniz Yücel hizbi olduğu için Genel Merkez’den CHP İzmir İl Yönetimi’ne bir tepkisi de olmuyor. Tuncay Özkan ve Deniz Yücel hizbi İzmir’i dizayn etmek istiyor. Büyükşehir’i de Belediye Başkanı Tunç Soyer’i de ve ilçeleri de dizayn etmek istiyorlar” diye konuştu.

İZMİR ÜZERİNDE SİYASİ EMELLERİ VAR

CHP kimliğine karşı hiçbir zaman bir kırgınlığının olmadığını vurgulayan Aksoy, parti içindeki hizbin gitmesi gerektiğine dikkat çekti. Aksoy, “Benim Genel Merkez’de Tuncay Özkan ve Seyit Torun’a karşı kırgınlıklarım var ama CHP kimliğine karşı bir kırgınlığım yok. CHP bir kimliktir, bir kültürü temsil eder. Yani devrimci bir kimliği vardır. Ben CHP kimliğiyle ilgili, ideolojisiyle ilgili hiçbir şey söylemem zaten bunların tamamı benim değer yargılarımdır. Ancak şu anda bu hizbin bu partiden gitmesi gerekir, İl Başkanı’nın istifa etmesi gerekir. Seyit Torun’un istifa etmesi gerekir. Hiçbir tanesinden öz eleştiri duyamazsınız. Koskoca bir kenti kaybetmişsiniz, 200 bin nüfuslu kentin belediye başkanını sahte evraklarla içeriye attırmışsınız ve bu belgelerin sahte olduğunu o beğenmediğiniz yargı sistemi de kabul etti. Ama siz bunları doğru kabul ettiniz ve beni alelacele disipline verdiniz. Ve disipline verirken tüm medyada ‘Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy parti disiplinine verildi’ diye sansasyonel bir hale getirdiniz. Ben de partiden istifa ettim, disipline gitmedim. Buradaki amaç başkaydı. Amaç burada Serdar Aksoy bu bölgede bir çıban başı, birilerin İzmir üzerinde siyasi emelleri var. Serdar Aksoy çıban başı, Serdar Aksoy yerine bu kadın arkadaşı getirelim hesap buydu ama burada millet iradesi gasp edildi” ifadelerini kullandı.

MENEMEN’İN HESABINI VERECEKSİNİZ

Menemen halkının kendisine yaklaşımını çok pozitif olduğuna dikkat çeken Aksoy, “O kadar beklemediğim insanlardan geliyor ki. Seçimlerde AK Parti’ye çalışmış, AK Parti’den mücadele etmiş hatta AK Parti’nin yönetimlerinde yer almış, ilçe başkanlıklarında yer almış insanlar dahi bunu söylüyor. Çünkü ortada bir adaletsizlik var. Devasa bir adaletsizlik var. Bu adaletsizliği içine sindiremeyen insanlar var. Bir de FETÖ iltisakından dolayı içine sindiremeyen AK Partililer var. CHP tabanı olduğu gibi istiyor. Bugün bir seçim olsa ben zaten adayım. Tekrar döneceğim ve tekrar aday olacağım. Menemen’deki olay bir hesaplaşmadır. Menemen’in hesabını vereceksiniz. Demin saymış olduğum isimler, partinin içindeki o hizip bunun hesabını verecek. 7.5 ay beni içeride yatırdınız. Benim 6 yaşındaki kızımın gözyaşları etmezsiniz siz. Öyle var mı 200 bin nüfuslu kentin belediye başkanını içeriye attıracaksınız, hiçbir şey olmamış gibi dönüp arkanızı gideceksiniz. Bunun hesabı sorulacak. Öyle yok devekuşu gibi başını kuma gömeceksiniz, siz milletin iradesinin yerine kendinizi nasıl koyarsınız? Seçilmiş belediye başkanı var beğen, beğenme. Beğenmiyorsan bir sonraki dönemde aday göstermezsin. Bitti gitti bu kadardır yani. Belediye başkanı sizin emir kulunuz mu? İl Başkanı davet edecek yanına gideceksiniz. Genel Başkan Yardımcısı davet edecek yanınıza gideceksiniz. Size talimatlar verilecek. Sizde bunları yerine getireceksiniz. Ondan sonra da piyasada belediye başkanıyım diye dolaşacaksınız. Hani senin iraden yok mu? İlla ben irademi bu hizbe sokmak zorunda mıyım? Sokmadım. Bunların istediğini de yapmadım. Bunun bedelini de ödedim. Şimdi bedel ödetme sırası bende. Ben her şekilde aday olacağım” dedi.

ÇOK SEVDİĞİM BİR SİYASETÇİDİR

İYİ Parti’den bir sonraki seçimlerde belediye başkanlığı için aday olacağı iddialarına da cevap veren Aksoy, “Ben Müsavat Bey’i geçmişten tanırım. Çokta sevdiğim, saydığım bir siyasetçidir. Ama böyle bir kararımız ve böyle bir konuşmamız da yok. Esas olan nokta şurada budur; Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı, kuruluş felsefesine bağlı olan insanlarla yolumdur. Parti aidiyetleri zayıfladı insanların. Bu olaydan sonra gerek CHP içinde gerekse AK Parti içinde insanların parti aidiyetleri zayıfladı. Önümüzdeki seçimler partiler üzerinden değil daha çok isimler üzerinden gerçekleşecek. İsimler ön plana çıkacak. Blok oylar orada dağılacak. Benim bir anket çalışmam yok. AK Parti’nin yaptığı anket çalışmasında da bizimle ilgili durum belli. Halkın burada bir adaletsizlik olduğuna dair kanaati var” diye konuştu.

ERDOĞAN’IN BLOK OYU VAR

Genel seçimler hakkında da konuşan Aksoy, şunları söyledi: “Anketlere bakıldığı vakit Tayyip Bey’in karşısındaki favori adaylar belli. Ama en son İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu bu adayların en popüleridir. Bir fotoğraftan dolayı linçe tabi tutuldu. Ben geçtiğimiz seçimlerdeki gibi Ekmeleddin İhsanoğlu vakasının yaşanmayacağını tahmin ediyorum. Muharrem İnce, partinin içinden gelen doğru bir isimdi. Ama orada da bir blok yoktu. Şimdi o CHP’nin dışındaki bloku oluşturmaya çalışıyor Genel Başkan ve kendisinin de aday olması noktasında bir düşünce var. Benim gördüğüm kadarıyla aday olacak gibi de görünüyor. Ankara’da Mansur Yavaş var. Mansur Yavaş aday olursa Ankara AK Parti’ye geçer. Böyle de bir handikap var. Burada büyük bir ihtimal Genel Başkan, Cumhurbaşkanı adayı olacak. Burada Genel Başkan aday olacak ya da dışarıdan bir aday bulunacak ancak Ekmeleddin gibi bir aday çıkarsa karşımıza geçmiş olsun o seçimlerde kayıptır. Bugün nereden bakarsanız bakın Tayyip Bey’in blok bir oyu var. AK Parti’nin dışında Tayyip Bey’in bir oyu var. Ben bunu Menemen’de de görüyorum. AK Parti’den kopan arkadaşlarımız kendilerini açıkça ‘Reisçi’ olarak tabir ediyorlar. Bunlar genel seçimlerde Tayyip Bey’e blok oy verir. Bugün Tayyip Bey’in oyu AK Parti’den yüksek ve kitleyi de koruduğuna inanıyorum.”

GENEL BAŞKANDAN DÖNÜŞ OLMADI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile tutuklanma sürecinden sonra herhangi bir diyaloğunun olmadığını da sözlerine ekleyen Aksoy, “Ben görüşme talebinde bulundum. Herhangi bir dönüş olmadı ve bende bunları açıkladım. Ben içerideyken Genel Başkan’la görüşen benim eşimdi. Genel Başkan’a birtakım şeyler anlattı. Açık söyleyeyim Genel Başkan bunların hepsini biliyor aslında. İzmir’de ne olduğunu da çok iyi biliyor. İzmir’de neler yaşandığını da çok iyi biliyor” dedi.

SOYER’İN ALEYHİNE ÇALIŞILDI

“Tunç Bey’i de aynı hizip çok yıprattı” diyen Aksoy, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Hakkında çok sansasyonel haberler yapıldı. Bu haberlerin çıkış kaynağı da belli. Burada amaç Tuncay Özkan İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istiyordu. Aziz Bey döneminde de istiyordu. Aziz Bey ile kavga ediyordu. Genel Başkan Tunç Bey’de karar kıldı. Bu biraz da Tunç Bey’in kendi kişisel siyasi kimliğinden dolayı da oldu. Çünkü bir blok olarak seçime giriyorsunuz ve Tunç Bey’i de o hizip hiçbir zaman kabul etmedi ve aleyhine çalışıldı. Tunç Bey başarılı mı başarısız mı ben onun hakkında bir şey diyemem. Tunç Bey’le aram iyidir kişisel olarak severim. Onun dışında Tunç Bey’e de yıpratma süreci yaşatıldı. Tunç Bey ile iki defa yüz yüze görüştüm. Telefonla da görüştüm. Çıktıktan sonra hem eşi hem de Tunç Bey aradı sağ olsunlar. Ama oturup da siyaseten bir hat çizme ya da siyasi program üzerinde konuşma oldu mu derseniz hayır öyle bir şey olmadı. Öyle bir destek talebim de olmadı.”