- Gündem
- 16.03.2025 23:18
CHP’li Bakan, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün kapatılarak Orman Genel Müdürlüğünde daire başkanlıkları olarak dağıtılmasına dair kararname taslağını Meclis gündemine taşıdı
Türkiye’de doğa koruma ve milli parklar çalışmaları, 1956’dan 1976’ya kadar Orman Genel Müdürlüğü altında faaliyet gösterdi ve 1976 yılında ‘Milli Parklar ve Avcılık Genel Müdürlüğü’ adıyla yapılandırıldı. Tarım Bakanlığı ile Orman Bakanlığı 1982 yılında birleştirilince ‘Milli Parklar ve Avcılık Genel Müdürlüğü’ kapatıldı ve ‘Milli Parklar Daire Başkanlığı’ olarak düzenlendi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Bakanlığının Tarım Bakanlığından yeniden ayrıldığı 1991 yılından beri genel müdürlük düzeyinde faaliyetlerine devam ediyor. Türkiye’deki doğal zenginliğin korunması için 45’i milli park, 30’u tabiat koruma alanı, 81’i yaban hayatı geliştirme sahası olmak üzere toplam alanı 3.2 milyon hektarı aşan 598 koruma alanı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yönetiliyor. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü bünyesinde ise 18 Özel Çevre Koruma Bölgesi ve 2 bini aşkın sit alanı ve tabiat varlığı bulunuyor. Ancak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün kapatılıp, Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde daire başkanlıkları olarak dağıtılmasına dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hazırlandı. TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan, konuyu TBMM Genel Kurulu’nda gündeme getirdi.
COĞRAFYANIN EN ÖNEMLİ ÜLKESİ
Aralarında Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), HAYTAP, Doğa Derneği gibi uluslararası çevre derneklerinin de olduğu Tabiat Kanununu İzleme Girişimi’ne üye olan 123 sivil toplum kuruluşunun talebini aktaran CHP’li Bakan, “Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü kapatılmak ve Orman Genel Müdürlüğü altında Daire Başkanlığı yapılmak isteniyor. Yeryüzündeki en önemli 7 gen merkezinden biri olarak bilinen ülkemiz, biyolojik çeşitlilik bakımından bulunduğumuz coğrafyanın en önemli ülkesidir. Stratejik konumuyla Türkiye çok sayıda türün varlığını sürdürebilmesi bakımından anahtar ülke konumundadır. Bu nedenle doğa koruma alanındaki sorumluluğumuz herhangi bir ülkeninkinden daha fazladır. Doğa korumanın ülkemizde daha güçlü, tek bir yapı altında toplanması gerekirken var olan kurumları zayıflatmak, ülkemizin doğasını talan eden siyasal iktidarın doğaya bakışını da yansıtmaktadır. Yapılması gereken, öncelikle Tabiat Varlıklarını Koruma ile Doğa Koruma Millî Parklar Genel müdürlüklerinin tek bir çatı altında birleştirilmesi, ardından derhâl bir Doğa Koruma Yasası çıkarmak olmalıdır” diye konuştu. HABER MERKEZİ