- Gündem
- 10.05.2025 16:20
Baklagillerde son zamanlarda üretimin düşmesini değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, Üretici baklagil ürettiği zaman zarar ediyor dedi
TANER UYANIKER - ÖZEL HABER
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Türkiyedeki baklagil üretimine yönelik değerlendirmesinde, TUİK verilerine dayanarak 1988-2016 yılları arasındaki üretim ve ithalat rakamlarını açıkladı.
ZMO Türkiye'de 1988'de 2 bin ton olan baklagil ithalatının bugün 400 bin tona yükseldiğini son iki yılın baklagildeki dış açığı tutarının ise yaklaşık 200 milyon Dolar düzeyinde olduğunu açıkladı. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, Üretici para kazanamadığı için üretimden kaçıyor dedi.
DAHA FAZLA YETİŞTİRİLMESİ MÜMKÜNDÜR
Türkiyenin baklagil üretimine ilişkin bir değerlendirme yayınlayan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), TÜİK verilerine dayanarak 1988-2016 yılları arasındaki üretim ve ithalat rakamlarını açıkladı. Dünyanın en önemli besin kaynaklarından biri olan bakliyatın, bitkisel kaynaklı protein ihtiyacının karşılanmasında büyük önem taşıdığına vurgu yapılan ZMOnun konuyla ilgili değerlendirmesinde, iklim ve toprak yönünden Türkiye'nin büyük bir baklagil üretimi potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekilerek, Ülkemizin kuru tarım alanlarında nadasın daraltılmasında nohut ve mercimeğin, sulu tarım arazilerinde fasulye, bakla, bezelye ve börülcenin ekim nöbeti içerisinde bugünkünden daha fazla yetiştirilmesi mümkündür denildi.
BAKLAGİLDEKİ DIŞ AÇIK YAKLAŞIK 200 MİLYON DOLAR CİVARINDA
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Türkiye'nin girişimleriyle 2016 yılını Uluslararası Bakliyat Yılı ilan ettiğinin altı çizilen ZMO değerlendirmesinde, Ülkemizde 1988de 20 milyon dekar alanda baklagil ekimi yapılırken, 2016ya gelindiğinde ekim alanı yaklaşık 6 milyon dekara geriledi. Üretim ise 1988'de 2 milyon 136 bin ton iken, 2016ya geldiğimizde yüzde 50 düşüşle 1 milyon tona indi. 1988'de 2 bin ton olan bakliyat ithalatı 2016ya geldiğimizde 400 bin tonu geçerek Türkiye'nin net ithalatçı konuma geldiği görülmektedir. Son 2 yılda baklagildeki dış açık yaklaşık 200 milyon dolar civarındadır bilgilerine yer verildi. Bakliyat ithalatının büyük kısmını kırmızı mercimeğin oluşturduğu kaydedilen değerlendirmede, bunu fasulye, yeşil mercimek ve nohutun izlediğini belirtilerek, dünya bakliyat üretiminde Türkiye'nin 10. sırada bulunduğu, ilk sırayı ise yüzde 25'lik payla Hindistan'ın aldığı bilgisine yer verildi.
ÜRETİCİ YOKSULLAŞTI
Baklagil üretimim düşüşe geçmesini değerlendiren ZMO İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, şu ifadeleri kullandı: Üretici üretmekten vazgeçti. Çiftçinin üretmekten vazgeçtiğini görüyoruz. Üretici ürettiği zaman zarar ediyor. 2002-2015 yılları arasında girdi fiyatları yüzde 400 üzerinde artarken, ürün fiyatları da yüzde 200-250 civarında arttı. Üretici neredeyse yarı yarıya yoksullaşmış durumda. Çiftçinin yüzde 70i neredeyse bankalara borçlu durumda, arazileri de ipotekli durumda.
Türkiyede üretim maliyetlerinin yüksekliğinin genel bir sorun olduğunun altını çizen Çiftçi, üretimde kullanılan girdilerdeki fiyat yüksekliğinin bezginliği artırdığını ifade etti. Çiftçi, Bu sadece baklagiller için değil tüm tarım ürünleri için geçerli. Akaryakıt, gübre, ilaç, tohum gibi temel üretim araçlarında dışa bağımlı olan Türkiyede girdi fiyatları sürekli artarken çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı aynı oranda artmıyor. Üretici para kazanamadığı için de üretimden kaçıyor. Üretim alanlarında ürünlere göre birlikte değişmekle birlikte yüzde 30 ile yüzde 50 arasında bir üretim azalışı söz konusu. Hatta yeşil mercimekte ürünlerdeki azalış yüzde 80ler düzeyine çıkmış durumda dedi.
ÜRETİM MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ
Bakliyat üretiminin arttırılması için doğru destekleme politikalarının geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Çiftçi, Üretim maliyetleri düşürülmeli, tüketim arttırıcı önlemler alınmalı. Sulama alanları temel sıkıntılarımızdan birisi geliştirilmeli. Her yıl sulamaya açılan alanların arttırılması gerekiyor. Hızla çalışmalar yapılmalı ve tarla içi sulama desteklerinin geliştirilmesinde destek verilmeli ki çiftçi doğal koşullara daha az bağlı olarak tarım yapabilsin. Böylelikle ürettiğinden kazanabilsin. Kazanabilsin ki üretimden kopmasın ifadelerini kullandı.
BAKLAGİLLERDE KANADA VE ABD UÇTU
Türkiyenin, baklagil üretiminde sorunlar ve darboğazlarla uğraşırken; Kanada, ABD ve Avustralya'nın 1990'lı yıllardan sonra baklagil üretimine büyük önem verdiği vurgulanan ZMO değerlendirmesinde, Bu ürünlerde araştırma çalışmalarına büyük kaynaklar aktararak altyapı oluşturdu. Elde edilen bulguları üretime aktarıp üretim ve ihracatlarını arttırdı. Türkiyede kuru tarım alanlarında daha çok eski toprak işleme teknikleri uygulanmakta, sulu koşullarda ise bölgeden bölgeye, hatta çiftçiden çiftçiye değişen uygulamalar yapılmakta. Böylece, toprak işleme, ekim zamanı ve sıklığı, sulama, gübreleme, hastalıklarla savaşım ve hasatharman gibi yetiştirme tekniği uygulamalarında yetersiz kalıyor. Bu nedenle birim alan verimi düşerken, üretim maliyeti artıyor görüşüne yer verildi.
BAKLİYAT ÜRETİMİNİN ARTMASI İÇİN NELER YAPILMALI
Bakliyat üretiminin arttırılması için yapılması gerekenlere de yer verilen ZMO değerlendirmesinde, şu öneriler dile getirildi: Öncelikle mazot, gübre, ilaç, tohum gibi girdilerin fiyatları kontrol altında bulundurulmalıdır. Hastalık ve zararlılara dayanıklı, makineli hasada uygun, kaliteli, yüksek verimli, yerli tüketicilerin ve dış pazarın isteğine uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Yerel çeşitlerin sürdürülmesi ve geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bakliyat ekim alanlarının genişletilmesi için Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi' yeniden başlatılmalıdır. Hasat döneminde bakliyat ithalatına izin verilmemelidir. Hasattan sonra çiftçinin ürününü satın alıp pazarlayacak müdahale kuruluşları oluşturulmalıdır. Ve son olarak, baklagil üretiminde yaşanan sorunları gören Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, çiftçiyi bakliyat üretimine teşvik etmek için 2015 yılında prim desteklerini yüzde 100, 2016 yılında ise yüzde 50 oranında arttırarak kilogram başına desteği 30 kuruşa çıkardı. Bu durum bakliyat üretimini kısmen arttırabilir. Ancak uzun vadede, sorunların çözümlenmesine katkısı yetersiz kalacaktır.