- Gündem
- 14.11.2025 16:50
Kadın cinayetlerinde cezasızlık politikalarına tepki: Platform alanlarda olacak
Artan şüpheli kadın ölümlerine dikkat çeken platform, kolluk, yargı ve siyasi iktidarın ihmallerinin kadınların yaşam hakkını tehdit ettiğini belirtti; 25 Kasım’da adalet talebiyle alanlarda olacaklarını duyurdu
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesi yaptığı açıklamada, şüpheli kadın ölümlerinin ardındaki ihmallere dikkat çekti. Platform, kolluk kuvvetleri, yargı ve siyasi iktidar arasında ‘sessiz bir ittifak’ olduğunu öne sürerek cezasızlık politikalarının kadınların yaşam hakkını ortadan kaldırdığını vurguladı.
Açıklamada, 2025 yılının ilk on ayında en az 237 kadının öldürüldüğü, 247 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Bu sayıların ‘alarm verici’ olduğu belirtilerek, her şüpheli ölümün adalet mekanizmalarının işlememesinin göstergesi olduğu ifade edildi.
GERÇEĞİN ÜZERİNİ ÖRTMEYİ TERCİH EDİYOR
“Şüpheli Kadın Ölümlerinde Sessiz İttifak: Kolluk, Yargı ve İktidar” başlıklı açıklamada şu sözlere dikkat çekildi: “2025'in ilk on ayında en az 237 kadın öldürüldü, 247 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Şüpheli şekilde hayatını kaybeden kadınların sayısı kadınların yaşam hakkı açısından alarm verici bir tabloyu ortaya koyuyor. Her ‘şüpheli kadın ölümü’ ifadesi, aslında devletin adalet mekanizmalarının işlemediğinin, ihmal ve eksikliklerin sistematik hâle geldiğinin ve devletin sorumluluklarını görmezden geldiğinin kanıtıdır. Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümü hâlâ aydınlatılmadı. Rojin'in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA tespit edilmesi, bu dosyanın başından itibaren gereken ciddiyetle ele alınmadığını gösteriyor. Soruşturmalardaki süreğen ihmaller, kadınların ölümünün ardından gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyen sistematik bir adaletsizlik pratiğine dönüşmüş durumda. Kadınlar yalnızca öldürülmüyor; ölümleri çoğu kez karanlıkta bırakılıyor. ‘Düştü’, ‘intihar etti’ veya ‘ölü bulundu’ denilen kadınlar, aslında sistematik bir şiddet sarmalının içinde hayatını kaybederken şiddet görünmez kılınarak normalleştiriliyor, siyasi iktidar da bu durumu toplumsal bir sorun olarak ele almak yerine gerçeğin üzerini örtmeyi tercih ediyor.”
İHMALLERLE, GÖRMEZDEN GELİNEN DELİLLERLE…
“Bugün kadınların yaşam hakkı, yalnızca bireysel şiddet eylemleriyle değil; ihmallerle, görmezden gelinen delillerle ve eksik yürütülen soruşturmalarla da ellerinden alınıyor” sözlerinin dikkat çektiği açıklamada, “Kadınların neden öldüğünü araştırmak, failleri ortaya çıkarmak ve adaleti sağlamak devletin temel görevidir. Ancak bu sorumluluk, etkili bir yargı süreci işletilmeden, her ölüm "şüpheli" denilerek dosyalar kapatıldığında yerine getirilemez. Geçmişte Şule Çet'in intihar ettiği öne sürülürken kadın örgütleri ve kamuoyunun baskısıyla Şule Çet'in failleri ceza almıştı. Devletin ihmali nedeniyle adaletin çoğu kez geciktiğini ve ancak örgütlü mücadelemiz sayesinde etkin soruşturmalar yürütüldüğünü, şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatıldığını görüyoruz. Oysa adaletin sağlanması, devletin mekanizmalarının eksiksiz işletilmesi ile mümkün olmalıdır. Şüpheli bırakılan her ölüm, yeni bir kadın cinayetinin zeminini hazırlıyor. Ayşe Tokyaz cinayeti sonrasında fail Cemil Koç'un, daha önce birlikte olduğu Ece Gül Övezova'nın 2 yıl önce şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini öğrenmiştik. Ece Gül'ün ölümü şüpheli bırakılmasaydı, Ayşe Tokyaz bugün hayatta olabilirdi” denildi.
ALANLARDA OLACAĞIZ
Platform, son olarak ise “Bir kez daha görüyoruz ki cezasızlık politikaları, kadınların yaşam hakkını doğrudan tehdit ediyor ve şiddeti yeniden üretiyor. Benzer ihmaller, Rabia Naz davasında da kendini gösterdi. Rabia Naz davasında eksik soruşturma yürütüldüğü kararı yakın zamanda AYM tarafından verildi ve aileye 350 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmedildi. Rabia Naz davası, eksik yürütülen soruşturmanın 7 yıl boyunca göz ardı edildiğini gösteriyor. Yeşim Akbaş davasında ise suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlamasıyla iki polis memuruna dava açıldı. Bütün bu gelişmeler bize kolluk kuvvetlerinin, yargının ve siyasi iktidarın el ele vererek kadınların ölümünün üstünü örtmeye çalıştığını gösterse de biz hem siyasi iktidara hem de bütün sorumlulara görevlerini eksiksiz yaptıracak, 6284 sayılı kanunu uygulattıracağız. Her şüpheli ölümün aydınlatılması ve her failin hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınların yaşam hakkını savunmak için, karanlıkta bırakılan her ölümün aydınlatılması ve cezasızlık politikalarının son bulması için alanlarda olacağız. Çünkü; kadınların ölümü şüpheli, iktidarın ihmali kesin” mesajı verildi.
Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA