- Gündem
- 15.07.2025 20:33
Sayfa Yükleniyor...
Balıkçılık sektörünün sorunlarından bahseden İzmir Balıkçı İşadamları Derneği Başkanı Mehmet Şahin Çakan, “1,5 milyon insan bu sektörden ekmek yiyor ama hiçbirinin sigortası ve sosyal güvencesi yok” dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Ekim Ayı Meclis Toplantısı, Erdoğan Yılmaz Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda İzmir Balıkçı İşadamları Derneği Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şahin Çakan, balıkçılık sektörü ile ilgili olarak üyelere bilgi verdi. Sürdürülebilir balıkçılık yapılabilmesi için su ürünleri kanunun değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Çakan, yaklaşık 1,5 milyon insanın balıkçılık sektöründen ekmek yediğini ancak hiçbirinin sigorta ve sosyal güvencesinin olmadığının altını çizdi. 2000’li yılların başında 60 milyon dolar ihracat yapıldığını ancak bugün gelinen noktada bu rakamın 856 milyon dolar civarında olduğunu kaydeden Çakan, balıkçıların ürünleri boşaltacak yerlerinin olmadığını ve sosyal güvenceleri bulunmadığını dile getirerek, “Bir tek Foça Limanı’nda boşaltabiliyoruz yoksa ne Didim’e ne Çeşme’ye ne Kuşadası’na yanaşabiliyoruz. Bizim acil balık çıkartma yerlerine ihtiyacımız var. Balıkçılar, kayaların üzerinde balık boşaltıyorlar. Bundan sonra kanunlar umarım değişir ve balıkçılık sektörü rahatlar. 1,5 milyon insan bu sektörden ekmek yiyor ama hiçbirinin sigortası ve sosyal güvencesi yok” açıklamasında bulundu.
KANUNLARI DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM
Denizlerdeki son durum hakkında meclis üyelerine bilgi veren Çakan, “İhracat, ithalattan değil denizlerdeki durumdan bahsetmek istiyorum. Yaşam döngüsü içinde sağlıklı beslenmek için en önemli şey balık. Yarattığı katma değer açısından da önemli bir sektör. Üç tarafımızın denizlerle çevreli olması nedeniyle ülke olarak önemli bir konumumuz var. Ama balıkçılık sektörü çok farklı. Norveç, Japonya kadar balıkçılıkta gelişmiş bir ülkeyiz. Su ürünleri kanunu 1971 yılında yapıldı. O günden bugüne neler neler değişti… Hala bu kanunlarla su ürünlerini yönetmeye çalışıyoruz. Bakanımızın İzmirli olması bizi heyecanlandırdı. Kendisiyle görüştük, bana dedi ki; ‘Şahin sen sektörü topla, çalıştay hazırla tüm sorunları çözmeye başlayalım.’ Topladık, çok büyük katılım oldu. Çalıştay hazırladık, aldığımız kararları tek tek yerine getirmeye başladık. Eskiden bir avcı gemisi 3-4 ışık lambası yakabiliyordu. Aldığımız karalardan sonra avcı gemileri artık bir ışık lambası yakabiliyor. Sürdürülebilir balıkçılık istiyorsak bu kanunların hepsini değiştirmemiz lazım” dedi.
SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSİ
Balıkçılıkta yüzde 8 oranında KDV oranı uygulanmasını eleştiren Çakan, “Kayıt dışı tüm ürünler KDV yüzde 1 bir tek balıkçılıkta yüzde 8. Su ürünleri mezunu olanlara balıkçı gemisinde görev verilsin. Bu arkadaşlarımız denizlerde tutulan menşeilerde yetkilendirilsin. Böylelikle stoklarımızı tespit ederiz ve kayıt dışılık önlenir. Hem çocuklarımız iş sahibi olur. Denizde çalışan balıkçı gemilerinde birliklerde en azından bir kişi bile çalıştırsalar çok sorunu çözerler. Su ürünleri kooperatifleri ve birliklerinin daha aktif olması lazım. 2000’li yılların başında 60 milyon dolar ihracat yapıyorduk, 2017 yılında 856 milyon dolar civarında. Kısa sürede balıkçılık nereye geldi. Denizler bizim ama eğer sürdürülebilir balıkçılık istiyorsak devletin daha fazla desteklenmesi lazım. Uluslararası suları teşvik etmemiz lazım. Belgesellerde izliyorsunuz Japon gemilerini. Bizim onlardan hiçbir eksiğimiz yok. Japon, Portekiz ve Çin gemileri de Türk gemici olmak şartıyla istediği gemiyi alabiliyor. Çünkü biz denizcilikte gerçekten iyiyiz” şeklinde konuştu.
“UMUTLARIMIZ SUYA DÜŞTÜ”
Toplantıda konuşan DTO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ise, “Alsancak Limanı’nda ağustos-eylül ayında 825 bin ton ihracat yapılmış, ithalat ise 710 bin tonda kalmış. Bu rakamlar ters olmalıydı. Tehlikeli bir virajda olduğumuzu gösteriyor. İhracat açısından ileriki dönemlerde sıkıntı yaşayacağımızı gösteriyor. Denizcilik taşımacılığı açısından da zor günler yaşayacağımız gözükmekte” dedi. Türkiye’de transit taşımacılığın gelişmesi gerektiğini kaydeden Öztürk, “Bu bize ek gelir getirecektir. Transit taşımacılığında tedbirleri daha da kolaylaştırıyorlar. Geleceğe iyi şekilde bakmaya gayret gösteriyoruz. Yeni hava limanı açıldı. Türkiye bir aktarma merkezi idi, şimdi daha da arttı. Bunun daha da artması lazım. İzmir olarak Atatürk Havalimanı varken umudumuz vardı. İzmir’in ikinci hub olabilme ihtimali vardı. Denizcilik ve turizm açısından bu çok önemliydi. Hep İstanbul bağlantılı uçuşların olmuş olması bizi olumsuz etkiliyordu. Yeni hava limanı açılınca bu umutlarımız suya düşmüş gibi oldu ama THY ve Kültür Bakanlığı, turizm merkezlerini direkt uçuşlar için çalışma gerçekleştirdi. İş adamları için de çok önemli” açıklamasında bulundu.