Barış Pınarı Harekatı ile kim/ne kazandı?

Türkiye’nin stratejik kaygıları açısından Barış Pınarı Harekatı’nın birincil hedefinin Fırat’ın doğusunda Kürt yönetimi oluşumunu engellemek olduğunu kaydeden Siyaset Bilimci Dr. Zafer Yörük, bunun fiziki olarak gerçekleştiğini, Rojava adıyla anılan coğrafyanın ortadan bölündüğünü belirtti

  • Oluşturulma Tarihi : 24.10.2019 05:50
  • Güncelleme Tarihi : 24.10.2019 05:50
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Barış Pınarı Harekatı ile kim/ne kazandı? haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında varılan Soçi mutabakatıyla Suriye’nin kuzeyinde yeni bir süreç başladı. Türkiye’nin stratejik kaygıları açısından Barış Pınarı Harekatı’nın birincil hedefinin Fırat’ın doğusunda Kürt yönetimi oluşumunu engellemek olduğunu kaydeden Siyaset Bilimci Dr. Zafer Yörük, bunun fiziki olarak gerçekleştiğini, Rojava adıyla anılan coğrafyanın ortadan bölündüğünü belirtti. Mutabakatın Türkiye, bölge ve dünya için ne anlam ifade ettiğine de değinen Yörük, “Türkiye için Fırat’ın doğusunda başlattığı çatışma halinin sonlanması anlamına geliyor. Bölge için, ABD’nin boşalttığı alanda Suriye rejiminin kendini yeniden tesisi perspektifi ortaya çıkıyor. İki büyük küresel güç arasında ABD açısından bölgeden çekilme hedefini, hemen hiç kayıp vermeden uygulamaya geçirme anlamına gelirken Rusya açısından da önemli coğrafi ve siyasal kazançlar içerdiği ortada. Kısacası, konuyla ilgili bütün taraflar açısından olabilecek en hasarsız çözüm üretilmiş oluyor” ifadelerini kullandı.



ABD’NİN ELİNİ GÜÇLENDİRECEK
Bölgenin aktörlerinden ABD açısından süreci değerlendiren Yörük, “ABD, Suriye’den çekilme planını uygulamaya koymuş bulunuyor. Fırat’ın doğusunu tutmanın uzun vadede mümkün olmadığını okudu ve 1 yıldır çekilmenin yollarını arıyordu. Daha doğrusu, kuvvetlerini çektiği bölgede yerine ne bırakacağının arayışı içindeydi. NATO müttefiki Türkiye’nin bölgeye girme hevesini değerlendirdiği anlaşılıyor. Böylelikle geride, rakibi Rusya’ya ve stratejik düşmanı İran’a dikensiz bir gül bahçesi bırakmamış oldu. Türkiye ordusunun bölgeye yerleşmesi, İran’dan Akdeniz’e uzanan koridorda önemli bir engel anlamına geliyor. Türk ordusu himayesinde bölgeye giren cihatçı gruplar ve serbest kalan IŞİD militanları da önemli bir rakam oluşturuyor ve 8 yıllık iç savaşın sona ererek Suriye’de istikrarın yeniden tesis olması umuduna önemli bir tehdit arz ediyor Bütün bunlar, Irak ve Suriye üzerine bundan sonrası için şekillendirmekte olduğu stratejide ABD’nin elini güçlendirecek, en azından zaman kazandıracak gelişmeler” dedi.

‘İDLİB SORUNU’ VURGUSU
Rusya açısından bakıldığında ABD’nin hangi biçimde olursa olsun bölgeden çekilmesinin bir kazanç olduğunu ifade eden Yörük, “Rusya’nın birlikte hareket ettiği Suriye rejimini de denkleme katarsak, ülkenin batısında İdlib dışında sağlanmış olan kontrolün doğuya yayıldığını, Minbiç ve Rakka gibi iki önemli yerleşimin tek kurşun atılmadan Suriye egemenliğine geçtiğini not etmek gerekiyor. Diğer iki önemli yerleşim, Kamışlı ve Kobani için Kürtlerle yani PYD ile görüşmekte oldukları biliniyor. Bu gelişmeler sonucu Suriye rejimi, Türkiye’nin kontrolündeki bölgenin etrafından dolaşarak ve Deyr-el Zor’u şimdilik paranteze alarak Fırat’ın doğusunda egemenliğini yeniden tesis etmiş bulunuyor. Yakın bir tarihte, Fırat’ın batısında tam kontrol anlamında ‘İdlib sorunu’ üzerine yoğunlaşma görmemiz kaçınılmaz” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE’NİN KAZANIMLARI…
Türkiye’nin kendi kaygıları açısından iki önemli kazanım elde ettiğini söyleyen Yörük, şunları kaydetti: “Türkiye devletinin stratejik kaygıları açısından bu operasyonun birincil hedefi, Fırat’ın doğusunda Kürt yönetimi oluşumunu engellemek ya da bölmekti. Bunun fiziki olarak gerçekleştiği, Rojava adıyla anılan coğrafyanın ortadan bölündüğü görülüyor. Öte yandan, Suriye içinde Sünni Arap toplumu kaynaklı rejim karşıtı muhalefetin Selefi cihatçı dışavurumlarını büyük ölçüde kendi vekalet ordusu (Milli Suriye Ordusu) olarak organize etmiş bulunuyor. Bu vekalet ordusu, iç savaşı kaybetme aşamasında olsa da bundan sonra hızlanması beklenen çözüm görüşmelerinde Türkiye himayesinde elini güçlendirmiş oluyor. Öte yandan operasyonun başlamasıyla birlikte aniden ‘buharlaşan’ IŞİD tutsaklarının da bu cihatçı orduya katılmış olduklarını görmek şaşırtıcı olmayacak. Kısacası, Türkiye devleti kendi kaygıları açısından iki önemli kazanım elde etmiş bulunuyor. Güney sınırında belirginleşen özerk Kürt yönetiminin coğrafi yapısını bölmek ve kendi himayesinde bir cihatçı ordu oluşturmak.”

BU GÖZLEM YANLIŞ DEĞİL AMA…
Kaybeden bölgesel gücün Kürtler ya da PYD olduğunun sıkça ifade edildiğine dikkat çeken Yörük, “ABD’nin IŞİD’le savaşta on binden fazla kayıp verme pahasına galip gelmiş Kürt güçlerini ‘ortada bıraktığı’ gözlemi dillendiriliyor. Bu gözlem yanlış değil. Ama PYD’nin Suriye rejimi ile masaya oturması nihai olarak kaçınılmazdı ve Türkiye operasyonunun bu gidişatı hızlandırmış hatta coğrafi pazarlık anlamında kolaylaştırmış olduğu bile söylenebilir. Suriye rejiminin tavrı ve Rusya-PYD ilişkileri bundan sonra belirleyici olacak. Türkiye’nin kontrol ettiği bölgede yeniden canlanması muhtemel cihatçı güçlerin karşısında deneyim sahibi SDG ve YPG güçlerinin varlığı önem kazanabilir. Kısaca, Kürtlerin kaybettiği sonucuna sıçramak için fazla hayalci olmak gerekiyor” diye konuştu.

EN HASARSIZ ÇÖZÜM!
Rusya ile varılan mutabakatın Türkiye, bölge ve dünya için ne anlam ifade ettiğini açıklayan Yörük, “Türkiye için Fırat’ın doğusunda başlattığı çatışma halinin sonlanması anlamına geliyor. Bölge için, ABD’nin boşalttığı alanda Suriye rejiminin kendini yeniden tesisi perspektifi ortaya çıkıyor. İki büyük küresel güç arasında ABD açısından bölgeden çekilme hedefini, hemen hiç kayıp vermeden uygulamaya geçirme anlamına gelirken Rusya açısından da önemli coğrafi ve siyasal kazançlar içerdiği ortada. Kısacası, konuyla ilgili bütün taraflar açısından olabilecek en hasarsız çözüm üretilmiş oluyor” dedi.

PYD İLE SURİYE REJİMİ ARASINDA MUTABAKAT OLABİLİR
Bundan sonraki sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yörük, şunları söyledi: “Bundan sonra öncelikle Fırat’ın batısında, İdlib’de Suriye rejim güçleri ile Rusya’nın yeni bir operasyona başlamaları görülecek gibi. Türkiye yine arabulucu olarak devreye girer ve oradaki cihatçıları Cerablus ve Fırat’ın doğusunda oluşturduğu kendi vekalet ordusuna katabilir. Aileleri de Türkiye’ye kaçmak yerine bu bölgelere yerleştirilecektir. Sonrasında, PYD ile Suriye rejimi arasında bir mutabakata şahit olabiliriz. Suriye’de istikrarın yeniden tesisinde başlıca sorun ise Türkiye kontrolündeki yeni bölgenin içinde kümelenmekte olan cihatçı gruplar ve ‘buharlaşan’ IŞİD’çilerden kaynaklanma potansiyeli gösteriyor.”

MUHALİF CEPHEYİ BÖLME ANLAMINDA İKTİDAR AÇISINDAN KAZANÇ
Barış Pınarı operasyonunun iç politikaya etkilerine değinen Yörük, “Erdoğan’ın yeniden prestij kazanması yolunda yoğun bir propaganda ve manipülasyon seferberliğine şahit olacağımız kesin. Ama sarayın ve AKP’nin kazancından çok muhalefetin bu operasyon karşısında aldığı tavır ile yaşadığı itibar ve oy kaybı etkili olacaktır. Özellikle CHP’nin ’devletin partisi’ olması hasebiyle savaş korosu içinde yer alması, yerel seçimler sürecinde HDP seçmeni ile yakalamış olduğu etkileşimi baltalamış bulunuyor. Muhalif cepheyi bölme anlamında iktidar çevresi açısından kazançtır. Ülke politikası açısından bu operasyon zaten aşağı doğru seyir izleyen demokrasiye ağır darbeler indirmiştir” açıklamasında bulundu.