BAŞKANLIK SİSTEMİNE HAZIR MIYIZ?

Türkiye’de başkanlık sistemine geçilebilmesi için öncelikle liderlerin buna hazır olup olmadığının araştırılması gerektiğini söyleyen gazeteci-yazar Kubilay Çelik, başkanlık sistemini bugüne kadar birçok ülkenin uygulamaya çalışmasına rağmen başarısız olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 23.04.2016 08:30
  • Güncelleme Tarihi : 23.04.2016 08:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
BAŞKANLIK SİSTEMİNE HAZIR MIYIZ?

NİLGÜN TAZE

Türkiye’de, son yıllarda bir ‘Başkanlık Sistemi’ tartışmasıdır gidiyor. Durum öyle gösteriyor ki uzun bir süre de devam edecek. İşin ilginç yanı ise bu konuyu bilen de konuşuyor, bilmeyen de.

Aslında bu konu Türkiye için yeni değil. Geçmişte rahmetli Turgut Özal ve rahmetli Süleyman Demirel tarafından da, ‘Başkanlık Sistemi’ gündeme getirilmişti. Ancak sonradan çeşitli nedenlerden dolayı unutulup gitti. Günümüzde ise önce başbakanlığı, şimdi de cumhurbaşkanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya attığı ‘Başkanlık Sistemi’, bir süredir gündemi meşgul ediyor. Halkın büyük bir kesimi bunun ne menem bir şey olduğunu bilmediği için de kafalar bir hayli karışık. Gazeteci-yazar Kubilay Çelik’in 40 yıllık birikimi sonucu oluşan ‘Amerika Başkanlık Sistemi’ isimli kitap ise bu sorulara cevap olacak nitelikte.

İSTERSE BİR GECEDE GÖREVDEN ALABİLİR

ABD başkanını frenleyen temsilciler meclisi ile senato üyelerinden oluşan iki kanatlı bir kongre bulunduğunu belirten gazeteci-yazar Kubilay Çelik, kongrenin başkanı görevden alma gibi bir yetkisinin bulunmadığını ifade etti. Çelik, “Başkan kongreyi feshedemez ABD’de başkanın atadığı sadece 15 tane bakan vardır. Başkan isterse bu bakanları bir gecede görevden alabilir. Bu bakanların kanun teklifi verme gibi bir hakları da bulunmaz. En kesin ayrılıklar bunlardır. Başkanlık sisteminin daha kısa sürede karar verme, yetkinin sende olması, kimsenin seni görevden alamaması gibi avantajları vardır. Ancak bu avantajların yanı sıra her şeyin tek kişinin kararına bırakılması kişiyi diktatörlüğe kadar götürerek dünyayı savaş gibi bir vahşete sürükleyebilecek bir çılgınlığa itebilir” dedi.

SORUMLULUKLARI SORUMSUZLUK

ABD başkanlarının en belirgin sorumluluğunun sorumsuzluk olduğunun altını çizen Çelik, Türkiye parlamenter sisteminde cumhurbaşkanının çeşitli gensorularla görevden alınabildiğini belirterek,  “ABD’de böyle bir şey söz konusu değildir. Bu gerekçe ile başkan ‘Ben hiç kimseye karşı sorumlu değilim ve bu yüzden de kongre beni görevden alamaz’ der. Dünyadaki ülkelerin yarısı ABD’deki başkanlık sistemini uygulamaya kalkıştı. İki saat uzaklıktaki komşu ülkeler bu sistemi denediğinde dahi başarılı olamayarak büyük hayal kırıklığına uğradı. Bunun nedenine inildiğinde ise Amerika’da bu sistemin bir günde oluşmadığını görürüz. Sistemin köklerine baktığımızda, Amerika’nın bağımsızlığının ilan edildiği 1876 yılında yani 260 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz” açıklamasını yaptı.

AMERİKA KURALLAR ÜLKESİDİR

Amerikan anayasasının 7 maddeden oluştuğunu, yasama, yürütme ve yargının ilk sıralarda yer aldığını belirten Çelik, şöyle konuştu: “Ben bir niyet okuyucu değilim. Türkiye’nin niyetini öğrenebilmemiz için önce maddelerini ortaya sermesi gerekir. Amerika’daki başkanlık sistemi ise gayet şeffaf bir şekilde ortadadır. Amerika’da herkes yapacağını bilir. Türkiye’den en büyük farkı ise ‘Başkan bize bir kıyak yaptı bizim ona bir minnet borcumuz var, ödeyelim’ gibi bir şey söylenemez. Bırakın dillendirmeyi akıldan geçmesine dahi müsaade edilmez. Bu nedenle Amerika’da başkanlık, meclis ve senato seçimleri farklı gün ve saatlerde yapılır. Güçlü partiler ve başkanlar yoktur. Obama aynı zamanda demokrat partinin başkanı değildir.”

 TÜRKİYE’DE GÜÇLÜLER TAKİP EDİLİYOR

Türkiye’de ABD’nin aksine güçlü bir başkanlık sisteminin olduğunu vurgulayan Çelik, bu sistemin Türk insanının güçlü insanları takip etme özelliğinden kaynaklandığını söyledi. Çelik, “Türk insanının içinde aynı zamanda korku da var. Eğer liderine ters düşen bir harekette bulunursa hedeflerine ulaşamayacağını, hatta tekrar aday gösterilemeyeceğini düşünür. Halbuki Amerika’da tam tersi olarak aday partisini seçer. Örneğin 10 parti varsa bu partilere tanıtımlarını yapabilecekleri herhangi bir para ödemez. Herkes kendi nefesi yettiği ölçüde kendi tanıtımını yapar ve galip gelen kişi başkan gösterilir. Bu nedenle aday olan senato üyesi, başkan ve milletvekilinde hiç kimseye karşı bir minnet duygusu oluşmaz. Bu da onun hür bir şekilde düşünebilmesine ve hareket edebilmesine kapı açar. Herkes bağımsızdır” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİ UYGULANAMAZ

Amerika’da uygulanan bağımsız sistem nedeniyle Demokrat Parti’nin başkanı olan Obama’ya, partideki bir vekilin onaylamadığı konularda rahatlıkla hayır diyebildiğini ifade eden Çelik, Türkiye’de durumun tam tersi olarak işlediğini belirtti. Çelik, “ABD’de eğer kırmızıya mavi demeniz istenirse buna gönül rahatlığı ile ‘Hayır bu kırmızı değil mavi’ diyebilir ve kendi doğrularınızın arkasında özgürce durabilirsiniz. Ancak ülkemizde durum tam tersidir. Başkan kırmızıya mavi demişse grup oylamasında dahi bütün eller yukarı kaldırılarak kırmızı mavi kabul edilir. Amerika’da uygulanan başkanlık sisteminin Türkiye’de yürüyüp yürümeyeceğini öngörmek büyük bir bilgelik gerektirmiyor. Başkanlık sisteminin Türkiye’de uygulanabilmesi için yaşayan 80 milyonun ya önce yok edilmesi ya da fikirsel olarak dönüştürülmesi gerekir” şeklinde konuştu.

HALK KENDİNİ AÇABİLECEK Mİ?

Bugüne kadar Beyaz Saray’a en az üç kez girebilmiş tek Türk gazeteci olduğunu ve ABD’de çeşitli Türk gazetelerinin temsilciliğini yaptığını hatırlatan Çelik, Amerika’da yaşadığı uzun yıllar buyunca Amerikalılara gecekondunun ne olduğunu anlatamadığını belirterek şöyle konuştu: “Gerçekten nasıl olup da devlet ya da kişisel arazilere gecekondu yapılabildiğini anlamış değiller. Her anlatışımda Merkez Bankası’nı soymakla ile gecekondu yapmanın aynı şey olduğunu söylerler ve ben de buna ‘Evet’ cevabını veririm. Bu örneği vermemin sebebi başkanlık sisteminin içine çevrecilik, şehircilik, eğitim, sağlık gibi iğneden ipliğe her alanın giriyor olması. Bu sistem halk için hayata geçirilecekse öncelikle halkın buna hazır olup olmadığı sorulmalı. Her şeyden önce halk alışkanlıklarından vazgeçerek yeni bakış açılarına kendini açabilecek mi? Örneğin Amerika’da başkan sadece kaldığı Beyaz Saray’a kira vermez. Yediklerinden benzinine, kullandığı deodoranttan tuvalet kağıdına kadar bütün masraflarını kendi cebinden öder. Kendisi devletin uçağıyla resmi bir ziyaret gerçekleştirilecekse ve ailesinin de o ülkeyi görmesini istiyorsa ailesinin de tüm masraflarını kendi cebinden karşılar.”

HOP KARDEŞİM, DUR BAKALIM

ABD’de 100 senatör, 435 milletvekili ile toplamda 535 kişinin görev aldığını belirten Çelik, sunulan tekliflerin komisyonlardan geçerek kanunlaştırıldığını söyleyerek, “Tekrar ediyorum başkan ya da başkan yardımcısı herhangi bir kanun teklifi veremez. Yasamanın görevleri arasında kanun çıkarmak, vergi toplamak, para basmak yer alır. Başkan çok uçtuğu zaman frene basıp ‘hop kardeşim, dur bakalım’ demekte yasamanın sorumluğu arasındadır. Yürütme ise başkomutandır. İstediği kişiyi meclis oylamasıyla atar ya da çıkarır. Büyükelçilerin ataması da kongrenin onaylaması ile mümkündür. Demokrasinin oturmadığı, Türkiye gibi kurumsallaşmamış ülkelerde iş diktatörlüğe kadar götürülebilir. Yargının sorumlusu ise yüksek ve alt mahkemelerdir. Özellikle 9 kişilik yüksek mahkeme üyesi, başkan tarafından atanır ancak kongre tarafından da onaylanır. Başkan hiçbir zaman dönüp ‘Ben bu yargının yaptıklarını beğenmiyorum’ deyip değişiklik yapmaya kalkışamaz. Haddi de değildir, görevi de değildir” dedi. 

40 YILLIK BİRİKİM

Amerika başkanlık sistemini ve Amerika'daki yaşamı iğneden ipliğe anlatan kitabını kulaktan dolma bilgilerle yazmadığını, uzun soluklu deneyimler sonucu oluştuğunu ifade eden Çelik, “ABD’de 3-5 gün kaldıktan sonra dönüp kitap yazma gibi bir işe kalkışmadım. 1977 yılından beri ABD’ye gidip, geliyorum. Neredeyse 40 yıl olmuş. Yani bu kitap 40 yıllık bir birikimin sonucu ortaya çıktı. Ayrıca ABD’de aralıksız 5 yıl Hürriyet, 10 yıl Milliyet olmak üzere 15 yıl bu sistemin içinde gazetecilik yaptım. Yüksek lisansımı da orada tamamladım. Değişik dönemlerde tam 3 kez Beyaz Saray’a gittim. ABD başkanlarının diğer ülkelerin liderleriyle bacak bacak üstüne atıp poz verdikleri ve tokalaştıkları yerleri inceledim. Oval Ofis’i ve televizyonlarda gördüğünüz arkada başkanlık ambleminin olduğu basın toplantılarının yapıldığı o ünlü salonu gezdim. ABD başkanının basına açıklama yaptığı kürsüye çıkıp fotoğraf bile çektirdim. Türkiye’ye dönüp gazetecilik yaptığım süre içinde de ikisi Başbakan Tansu Çiller ve Başbakan Mesut Yılmaz ile birlikte olmak üzere birçok kez ABD’ye gittim” ifadelerini kullandı.

6 ABD BAŞKANINA TANIKLIK

Bir gazeteci olarak 40 yıla damgasını vuran Çelik, ABD’nin son 6 başkanına yakından tanıklık ettiğini söyleyerek şöyle konuştu: “39. Başkan Jimmy Carter, 40.  Başkan Ronald Reagan, 41. Başkan George H. Bush, 42. Başkan Bill Clinton, 43. Başkan George W. Bush ve 44. Başkan Barack Obama dönemlerine yakından tanık oldum. Sistemin halka tanıdığı kolaylığı, zorluğu ve disiplini gördüm. Sistemin bir parçası olan ABD başkanlarıyla, başkan adaylarıyla, senatör, milletvekili ve politikacılarla görüşme fırsatı buldum. Birçoklarının seçim kampanyalarına ve toplantılarına katıldım. Bu kitapta ABD’nin bağımsızlığına kavuştuğu 1776 yılından günümüze dek geçen süredeki önemli olayları bulacaksınız. Ayrıca edindiğim tecrübeleri, yıllar içinde tuttuğum notları ve araştırmalarımı sizlerle paylaştım. Son iki yıldır ciddi ciddi bu kitaba yoğunlaştım ve nihayet mart ayında piyasaya çıktı. Bu kitapta bilinen ve bilinmeyen yönleriyle Amerika’da uygulanan başkanlık sistemini bulacaksınız.”

Haber Merkezi