- Gündem
- 22.05.2025 15:58
41 yaşındaki Mustafa Şahin yaklaşık 3 ay önce ‘Saklı Kahvem’ markasını yaratarak hatırda kalacak bir lezzete imza attı. Butik bir kahve üreticisi olmak için yola çıkan Şahin, kahveye yeni bir soluk getirdi
SULTAN GÜMÜŞ / RÖPORTAJ
Hatırda kalacak bir lezzet. Adı ise ‘Saklı Kahvem’… 41 yaşındaki Mustafa Şahin’in hayal gücü ve azmiyle ortaya çıkan muazzam bir üretim. Buca’da açtığı atölye ile dıştan hiçbir kimyasal eklemeksizin kahve çekirdeklerini öğüten Şahin, nitelikli Türk kahvesi ile filtre kahve çeşitlerini müşterilerine sunmaya başladı. E-ticaret üzerinden satışların gerçekleştiğini kaydeden Şahin, kahve zincirlerine inat, butik bir kahve üreticisi olmayı yeğliyor. Zaman içerisinde görme yetisini tamamen kaybeden Mustafa Şahin, bunu asla bir engel olarak görmüyor, aksine diğer duyularını en iyi şekilde kullanarak özel çalışmalara imza atıyor. “Evet, renkler görülünce gerçekten çok güzel ama onu hissettiğinizde de aynı güzelliği yaşayabilirsiniz” ifadelerini kullanan Şahin, “Bir şeye takılacaksak eğer insanlığa hizmete takılmalıyız. Böylece sorunlar kendiliğinden çözülür” diyor. Şahin’in tek başarısı kahve üretimi değil elbette. Eşiyle birlikte ‘Sırrımız Olsun’ adında bir kitap da çıkardı. Öyle ki ‘Saklı Kahvem’ kitapta geçen cümlelerin arasında zaten saklıydı. Her adımda yeni bir şeyler keşfetmeyi seven ve bu büyülü gizeme tutku duyan Mustafa Şahin ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Gelin, “Her kahve çekirdeğinin kendisine özgü kokusu, kendisine özgü tadı ve kendisine özgü nazı var” diyen Şahin’in yaşamını daha yakından tanıyalım…
HEDEF, BUTİK KAHVE ÜRETİMİ
Kahve yolculuğuna nasıl çıktınız?
Saklı Kahvem markamız ile nitelikli Türk kahvesi ve filtre kahve çeşitleri üretmek için Buca’da bir işleme tesisi kurduk. Ülkemizde kahve çekirdeği üretilmediği için, tarım sektörü şu an için buna el verişli olmadığı için ithal çekirdekleri olduğu gibi, dıştan hiçbir kimyasal eklemeksizin –paketlerimiz de dahil- tesisimizde işliyoruz. Üretimdeki ‘kavurma’ dediğimiz riskli alanın dışındaki işlerin yüzde 80’inini kendim yürütüyorum. Demresa Yazılım Firması aracılığıyla e-ticaret sitemizi oluşturduk. Şu anda da markamızın görsel danışmanlığı, sosyal medya hesaplarımızın yönetimi konusunda da olağanüstü destek oluyorlar…
Sizin farkınız ne?
Kolombiya ya da Hindistan cinsi çekirdek veya Türk kahvesi olarak aldığınız bir kahvenin çekirdeğini tüketin, 12 saat kahve içmeyin. 12 saat sonra bizim markamızın kahvesini için. Şunu garanti ediyorum ki yüzde yüz müşterimizsiniz. Başka yere gitme ihtimaliniz yok çünkü bu tadı bulamayacaksınız. En önemli nedeni kimyasal kullanmamamız.
Neden kahve üretimi?
İşin en güzel noktası bu. Çünkü ben Balçova Kapalı Pazar Yeri’nde 1 yıl kahve, baharat satmayı denedim, başaramadım. Ama kahvenin gizemi beni öyle bir noktaya getirdi ki kahveyle çok fazla zaman geçirmem gerekti. Her kahve çekirdeğinin kendisine özgü kokusu, kendisine özgü tadı ve kendisine özgü nazı var. Eğer bir Peru kahvesinin yeterince nazını çekmezseniz zehir gibi bir şey girer fincanınıza. Bu da benim en çok hoşlandığım yerdir, gizem… Çünkü her adımda yeni bir şey keşfediyorsunuz. Bir sabitlenme yok.
DÜNYANIN HER YERİNE ULAŞIYOR
Ürünlerinizi nerelerde satıyorsunuz, müşterileriniz belli mi, sunmaya başladınız mı?
Ürünlerimizi şu anda e-ticaret sayfamızda www.saklıkahvem.com erişim adresiyle dünyanın her yerine ulaştırıyoruz. Ama sadece Türkiye pazarında satış yapabiliyoruz. Bir de birkaç markete / kafeye teklifte bulunduk. Geri dönüşlerini bekliyoruz. Firmamız henüz çok yeni. 2-3 aylık bir geçmişimiz var. Mayısta resmi kuruluşumuz sağlandı. Ağustos sonuna kadar da tescillerimiz, Ar-Ge onaylarımız beklendi.
Daha öncesinde farklı çalışmalar içerisine girdiniz mi?
Kahve ve baharat grubunu daha çok hazır alıp, sattık. İstediğimiz ürünü bulamadığımız için aslında üretimi seçtik. Çok para kazanma niyetinden dolayı değil. Tonlarca kahve üretecek bir kapasitemizde yok. Biz bir defada maksimum 5 kilogram ürün üretebiliyoruz. Bu da bize şunu veriyor. Eğer bu ürünün tadında beklenen lezzeti yakalayamamışsak veya ürünü bozmuşsak hem zararımız az oluyor hem de yeniden aynı ürünü temin edebiliyoruz. İstenilen derecede / sürede ürün beklediğimiz tadı vermediyse üründe bir sorun vardır, firmayı değiştirmek ya da ürünü değiştirmek gibi bir imkan veriyor bizlere.
“İNSANLIĞA HİZMETE TAKILMALIYIZ”
Peki, bir sonraki çalışmalarınız arasında neler var? Kahvenin ötesine geçmek istiyor musunuz?
Üründen daha çok biz birçok konuda fikir sahibi olabiliriz ama yaklaşımımız ‘bir işi çok iyi yapmak.’ Yüzlerce üründen ziyade, belirli, birbirlerini tamamlayan kahve cinslerini iyi bir şekilde işleyip, bir kafe ortamında, üretimin de müşteriye servis edilebildiği bir iş konsepti oluşturmak istiyoruz. Bayilikler meydana getirmek, yüzlerce - binlerce zincir mağazaya ömrü uzatılmış, kimyasal ürün temin etmek yerine, küçük noktalara, azar azar taze kahve ulaştırmak istiyoruz. E-ticaretteki kendi ambalajlarımızın özelliği ışık filtrasyonludur. Biz koruyucuyu koymadan öğütülmüş kahvemiz 6 ay, sadece kavrulmuş çekirdek kahvemiz ise bir yıl dayanıyor.
Engelini bahane ederek yerinde sayanlara inat sizler çok güzel bir üretim içerisindesiniz. Bu davranışınızın örnek olabilmesi adına neler söylemek istersiniz?
İnsanların doğdukları dünyada, yaşamları boyunca bir şeyler muhakkak eksiktir. Bir şeyler muhakkak engeldir. Bu engele takılıp kalmak yerine, insanlık gereği dünyada bir şeyler bırakmak lazım. Her gün insanlar sıkıntıdan bahsederken, ben ‘acaba hangi sıkıntıya bir çözüm bulabilirimin’ peşindeyim. Memurdum ve memur olarak devam edebilirdim. Yapamadım. Çünkü standartlar boğuyor beni. Hep bir adım ötesi, hep bir yenilenme, hep bir yenilik… Bir şeye takılacaksak eğer insanlığa hizmete takılmalıyız. Böylece sorunlar kendiliğinden çözülür. Ben görme yetimi evre evre kaybettim. İlkokulu köyümdeki çocuklarla beraber okudum. Burada öğretmenlerimizin desteği oldu. Defterimin çizgilerini kalınlaştırırlardı. Dedem beyaz kalem alırdı, yere düşürdüğümde kolay bulayım diye. Bu tür birkaç dokunuş benim hayatımı kolaylaştırdı. 100. Yıl Üniversitesi İşletme Bölümünün ikinci sınıfının, ikinci dönemindeydim. Hani akşam yatarsınız sabah hiç olmaz ya… Ona benzer bir şey. Yüzde 20-25’lik bir görmemi yüzde 5’e düşürdü. Hastalığımın doğası buymuş. 20’li yaşların ortalarında bir atak gibi kayıp yaşanır. Ben de o kaybı yaşamışım. Şu an da gölge, güneş, ışık gibi ayrımlarım var. Görmeyi bildiğim için göz teması kurabiliyorum. Evet, renkler görülünce gerçekten çok güzel ama onu hissettiğinizde de aynı güzelliği yaşayabilirsiniz.
“YENİ BİR ŞEYE BAŞLANGIÇ”
Neden Saklı Kahvem?
Biz eşimle evlenmeden önce ortak bir kitap çıkardık. Kitabın adı Sırrımız Olsun. Kitabı kurcalarken oradan, bir yerden, bir başlık, bir mısra idi aslında. ‘Olur mu, olmaz mı?’ diye düşünürken büyük kızım ‘baba Saklı Kahvem olur’ dedi. ‘Olur’ dedik, çıktık yola.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Aslında bir son yoktur. Yeni bir şeye başlangıç olarak düşünüyorum. Saklı Kahvem’in tadına bakılması bir kayıp değil, kendilerine bir ikram, bir lezzet olacaktır. Ancak üretim sadece birkaç makineden dışa çıkabildiği zaman üretmeyi başarabilmiştir. Özellikle ayakta kalabilmeyi ve işi taşıyabilmeyi sağlayabilmek için sizlerin de desteğinizi bekliyoruz.
“KALİTELİ VE GÜZEL ULAŞTIRMAK”
Demresa Yazılım Firması’nın Koordinatörlerinden Şebnem Sayarman ise “Saklı Kahvem’in en büyük hedefi butik kahve üreticisi olmak” diyerek, şunları söyledi: “Çünkü seri üretim ya da çoklu üretimlerde lezzetiniz bir miktarda olsa bozuluyor ya da mutlaka kimyasallar katmak durumunda kalıyorsunuz. Saklı Kahvem’in hedefi kimyasal koymadan, butik lezzeti arayan kişilere ulaştırmak. Burada mesele çok kişiye ulaştırmak değil, kaliteli ve güzel ulaştırmak. İşi e-ticarete taşıma fikrini birlikte kazandık. Şu anda ürün belirli noktalara geldi. Aslında yeni girdik e-ticarete. Birkaç aydır aktif satışımız var. Hedefimiz kendi işimizi büyütürken Mustafa Bey’e de gereken desteği vermek.”