- Gündem
- 19.05.2025 00:06
Bursa’nın merkez Gürsu ilçesinde yaşayan Feridun ve Gülçin İvdil çifti, ev sahipleri tarafından evden atılınca yaklaşık 2 ay önce İzmir’e gelmek zorunda kaldı. 9 aylık bebekleri Kerem ile sokakta yaşayan ailenin çok acil bir şekilde yardıma ihtiyacı var
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Feridun İvdil 52 yaşında ve yüzde 80 engelli raporu var. Aynı zamanda akciğerinde sönme, beyninde tümör mevcut. Kaçırarak evlendiği eşi Gülçin İvdil ise 35 yaşında. Çiftin Alaeddin (13) ve Kerem (9 aylık) adında iki çocuğu var. 650 liralık engelli maaşı bulunan çift, 350 liraya kaldıkları kiralık evde komşularının verdikleri eşyalarla yaşamaya çalışıyordu. Ev sahipleri tarafından ikamet ettikleri evden çıkarılan ve kimse tarafından destek göremeyen aile, Bursa’dan kalkıp, İzmir’e gelmek zorunda kaldı. Yaklaşık 2 aydır İzmir’de bulunan aile, Basmane’de yer alan Altınpark’ın bahçesinde yaşam mücadelesi veriyor. İvdil çiftinin bu hafta içerisinde de çantası çalındı, 9 aylık Kerem bebeğin sağlığı için çok önemli olan ayakkabısı götürüldü. Kerem bebeğin doğarken ayakları yamuktu, geçirdiği ameliyat sonrası düzeldi ancak belli bir süre bu ayakkabıyı kullanması gerekiyordu. Demir-platin ayakkabısı çalındığı için Kerem’in ayaklarının tekrar eskiye dönmesi söz konusu. İlk çocukları Alaeddin’in ise mahkeme kararı ile babaannesi tarafından alındığını iddia eden aile, bebekleri Kerem’in de ellerinden alınmasından korkuyor. İzmir’de bulundukları süre zarfında açlıktan dolayı Kerem bebek ile Buca Kadın Sığınma Evi’nde kaldıklarını ancak belirlenen 12 gün dolunca çıkarıldıklarını söyleyen anne İvdil, hem çocuğunun ayakkabısını çalanlara seslenerek, “Hangi vicdan bir çocuğun ayakkabısını, sokakta kalmış bir ailenin çantasını çalmaya razı gelir. Çantasında, telefonunda değilim ama lütfen oğlumun ayakkabısını geri getirin” dedi, hem de başlarını sokacak bir ev için yardım istedi.
BABA İVDİL TEDAVİ OLAMIYOR
Kendisinin de hastalığı bulunduğunu söyleyen Feridun İvdil, “Ben zaten hastayım. Hastaneye müracaat ettim, doktorlar akciğerimde leke olduğunu söyledi. Beynimde tümör olduğuna dair de raporum var. Tedavimi olamıyorum, ilacımı alamıyorum. Benim durumum kötü, ona rağmen kendi durumumu bıraktım, eşimin ve çocuğumun halini düşünmeye başladım” dedi. Bursa’dayken İŞKUR üzerinden Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü’ne girdiğini ancak 6 ay çalıştıktan sonra çıkarıldığını kaydeden baba İvdil, şöyle devam etti: “Şu an engelli maaşım dışında hiçbir gelirimiz yok. Yardım için İzmir Valiliğine gittik. Fakat ev bulduktan sonra onların yanına gidip yardım isteyebilirmişiz. Zaten sorunumuz ev. Onu biz aldıktan sonra size neden ihtiyaç duyalım? Ev alacak paramız yok. Ardından Sosyal Hizmetlere gittik. Orası da aynı şeyi söyledi.”
“BİZE DEĞİLSE DE ŞU BEBEĞE ACIYIN”
2 aydan fazladır sokakta yaşadıklarını kaydeden Gülçin İvdil de “Önceden Bursa’da yaşıyorduk. Oradaki ev sahibimiz çıkarınca buraya geldik. İki ailenin de yaşattıklarından dolayı bu haldeyiz. Kimse destek olmadı” dedi. “Bebeğim yeni doğduğu için çalışıp eşime destek olamadım” ifadelerini kullanan anne İvdil, bebek olmadan önce araba kullanmayı öğrendiğini hatta taksi şoförlüğü yaptığını belirtti. Basmane’de kendilerine yardım eden bir beyefendinin olduğunu kaydeden İvdil, “Yemek veriyor sağ olsun. Yeri geldiğinde kuru ekmek yiyoruz. Bebeğimi emziriyorum. Sütümün olması için bir şeyler yemem lazım, iyi beslenmem gerekiyor. Ama bu şartlarda mümkün değil. Çok şey istemiyorum. İstediğim içinde barınabileceğimiz bir yuva. Ama tipimize, halimize bakıp ev vermiyorlar. Bize acımıyorsanız şu bebeğe acıyın” sözlerini kullandı.
BEBEĞİN AYAKLARI SAKAT KALABİLİR
1 hafta önce çantalarının çalındığını aktaran İvdil, şöyle seslendi: “Bebeğimizin ayağı doğuştan yamuktu. Ameliyat oldu. Demir-platin tarzı ayakkabı verdiler, bir süre takması gerekiyordu. Ama çalınınca çocuk da bu halde kaldı. Takmaya devam etmedikçe ayağı eskiye dönecek, sakat kalacak. Hangi vicdan bir çocuğun ayakkabısını, sokakta kalmış bir ailenin çantasını çalmaya razı gelir. Çantasında, telefonunda değilim ama lütfen oğlumun ayakkabısını getirin. Eğer o ayakkabı gelmezse Kerem sakat kalacak. O çalınan ayakkabı kimsenin işine yaramaz. Ancak hurdacıya satabilirler. Ayakkabıyı sağlık raporundan dolayı ücretsiz almıştık. Şimdi almamız çok zor. 6 bin verirsek alabiliriz. Raporları da çalınan çantanın içindeydi. O raporları alabilmemiz için tekrar Bursa’ya gitmemiz gerekiyor.” İvdil, son olarak şunları söyledi: “Bebeğimle Buca Kadın Sığınma Evi’ne gittik. 12 gün orada kaldık. Sonra çıkardılar. Kalabileceğimiz gün bu kadarmış. Çocuk açtı, ben açtım. Sığınma Evi’ne gitmek zorunda kaldık. Bu açlığa daha fazla dayanamadık. Ailem ‘sen ayrıl gel, biz bakarız’ diyor. Eşimin ailesi ise beni istemiyor. İstemedikleri için de iftira atıyorlar. Bizi yıllarca o kadar yıprattılar ki. Büyük oğlum babaannesinin yanında. Yoksulluğumuzu ve eşimin hastalığını gerekçe göstererek elimizden aldılar. Sadece iki çocuğum için yaşıyorum. Kuru ekmeğe bile razıyım.”
“AİLENİN YARINLARI KARANLIK”
Aileye destek olan yardımsever Halil İbrahim Ayan da “Kızım ben bu aileyi tanımıyorum. 50 seneden beri İzmir’deyim. Yokluğu, açlığı biz de gördük. Emekliyim. Buradaki tost dükkanımla günlerimi doldurmaya çalışıyorum. Aileyi parkın içinde bir bebekle, çaresiz görünce içim cız etti. Elimden geldiğince yardımcı oluyorum ama taşıma su ile değirmen dönmez. Esnaftan para toplayıp kendilerine veriyoruz fakat yetemiyoruz. Ev kiraları almış başını gidiyor. Hadi evi bulduk diyelim. Bu insanların şu iki poşetten başka eşyaları yok. O evi nasıl dolduracaklar? Yapılabilecek tek şey hayırsever bir insanın el atması. Yetkililer ilgilenmiyor. Ben de şahsım adına daha fazlasını yapamıyorum. Bu ailenin yarınları karanlık. Şu yavrucağa üzülüyorum” dedi.