Sayfa Yükleniyor...
İzmir’in tarihi yapılarından Çakaloğlu İş Hanı’nın çifte mülkiyet anlamına gelen örfü belde hukukundan kaynaklı arazinin dedesine ait olduğunu iddia eden Gündüz Kapancıoğlu, “Sahip olduğumuz hakları talep edeceğiz” dedi
YUSUF ÇAĞIRTEKİN - ÖZEL HABER
Bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin hukuk sisteminde yer alan çifte mülkiyet anlamındaki örfü belde uygulamasının mağdurları çeşitli zamanlarda medyada yer almaya devam ediyor. 1800’lü yıllarda Osmanlı Devleti hukuk sistemi içerisinde yer alan ve ağırlıklı olarak İzmir, Manisa ve Bursa gibi şehirlerde görülen uygulamanın ihtiyaçtan doğduğu ifade ediliyor. Bir kişinin mülkiyetinde bulunan arazinin bir başka kişi tarafından kullanılmak amacıyla mülk sahibi ile yaptığı anlaşma anlamına gelen örfü belde uygulamasında, mülkü kullanacak kişi han, kapan vb. gibi şeyler yapıp, her yıl mülkün üzerinde bulunduğu arazinin sahibine bir bedel ödüyor. Çifte mülkiyetmağdurlarından bir tanesi de İzmirliler Derneği eski başkanlarından Gündüz Kapancıoğlu.Kapancıoğlu, İzmir’in bir dönem ticaret merkezlerinden Çakaloğlu İş Hanı’nın arazisinin dedesi Kapanizade Hüseyin Hüsnü Bey’e ait olduğunu ve Çakaloğlu İş Hanı’nın bir örfü belde olduğunu iddia etti.
ELİMİZDE KİRA KONTRATLARI VAR
Tarihi Çakaloğlu İş Hanı’nın üzerinde bulunduğu arazinin dedesi Kapanizade Hüseyin Hüsnü Bey’e ait olduğunu iddia eden Gündüz Kapancıoğlu, arazinin üzerine o dönem Çakaloğlu namıyla bilinen bir kişinin bu iş hanını diktiğini ve her yıl uygulamadan doğan kira bedelini dedesine ödediğini söyledi. Zaman içerisinde ailesine ödenmesi gereken maddi bedellerin ödenmediğini ileri sürenKapancıoğlu, “Tapu kayıtlarında da ‘Kapanizade Hüseyin Hüsnü Bey Örfü beldesi’ notu vardır. Bu uygulamayı günümüzde birçok insan bilmemektedir. Veraset hukuku içerisinde halen devam etmekte olan bu gibi yerler vardır. Fakat çok sayıda olmadığı için bilinmiyor. Çakaloğluda İzmir’in ortasında bir örfü beldedir. Dolayısıyla bizde Kapanizade Hüseyin Hüsnü Bey’in bir mirasçısı olarak haklarımızı birkaç yıldan beridir aramaktayız. Hukuki çalışmalarımız sürüyor. Elimizde tapu kaydı yok ama tapu bilgileri var. Zaten Osmanlı arşivinde çok fazla kayıt yok. Elimde Hüseyin Hüsnü Bey’in aynı isimde torunu olan babamda bu han içerisinde alanları kullananlardan yıllık aldığı kiraların kontratları var. Mülkiyet belgesi değil ama ilişkiyi gösteren bir belge niteliğidir” ifadelerini kullandı.
“ARSA BİZE AİT” İDDİASI
Çakaloğlu İş Hanı’nın İzmir’in bir dönem en önemli ticaret merkezlerinden bir tanesi olarak bilindiğine dikkat çeken Gündüz Kapancıoğlu, “Arsa bize ait ama hanı yapan kişi Çakaoğlu namıyla bilinen, bazı kayıtlarda farklı isimlerle de anılan bir beyefendi tarafından yapılıyor. İçinde dışa açılan dükkanlar var. Ortada ise dükkanların avluya açılan kapıları var. Fakat avlu hep boş ve ardiye olarak kullanılır. Bu handa Osmanlı Devletinin çeşitli hizmetleri de görülmüş. Zamanın tüccarları çeşitli büro faaliyetleri de yürütmüş. Kayıtları incelediğiniz zaman İzmir’in zamanında en tanınmış ticaret adamlarının büro faaliyetlerini bu bölgede yürüttüğü görülüyor. Çünkü eskiden gümrük önü olarak bilinirmiş. Biz karşımızda bir muhatap bulamıyoruz ama orada hukuksal bir hakkımız olduğunu biliyoruz. Çok eski bir uygulama olduğu için devletin ilgili kademelerinde bir bölüm de bulamadık. Örfü beldelerle ilgili çeşitli yerlerde mağdurlar da varmış. Dernek kuranlar da olmuş” şeklinde konuştu.
CİDDİ SORUNLAR VAR
Bir yıldır hukuki mücadelelerini sürdürdüklerini de ifade eden Gündüz Kapancıoğlu,bir takım hukuki sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Kapancıoğlu, “Danışmanım ve avukatımla birlikte çok uzun zamandır buranın arşiv kayıtlarına ulaşmaya çalışıyoruz ama bulamıyoruz. Arşiv kayıtlarında ciddi sorunlar var. Olması gereken birçok belgeyi bulamıyoruz. Zannedersem belediye de burada bir restorasyon düşünmüş. Bizim burada maddi bir takım haklarımız var. Zaten örfü belde de mali hakları kalır, arazi hakkı kalmaz. Burası zaten örfü belde olmuş zaten. Geçmişten gelen ve günümüze de gelmiş bir takım bedeller ödenmesi gerekiyor. Mesela burada zamanında satımlar ve alımlar olmuş. 1970’li yıllarda çıkan bir kanunla örfü belde niteliğinde olan yerlerin tasfiyesine de gidilmiş. O dönem buradaki dükkanlarda bulunanlar tasfiye bedelini ödeyip mülk sahibi olmuşlar. İşte o bedel bize ödenmesi gerekiyordu. Biz karşımızda bir muhatap bulamıyoruz ama orada hukuksal bir hakkımız olduğunu biliyoruz. Çok eski bir uygulama olduğu için devletin ilgili kademelerinde bir bölüm de bulamadık. Örfü beldelerle ilgili çeşitli yerlerde mağdurlar da varmış. Dernek kuranlar da olmuş” dedi.
RESTORE EDİLSİN!
Son olarak amaçlarının hem Çakaloğlu İş Hanı’nı İzmir tarihine kazandırmak hem de buradan doğan maddi haklarını alabilmek olduğunu söyleyen Kapancıoğlu, “Buradaki dükkanlar yakın döneme kadar aktifti fakat yıllardır herhangi bir restore çalışması yapılmadı. Tarihi dokuda yıpranmalar var. Binanın bütününe baktığınız zaman ise halen kurtarılacak alanlar var. Bizim derdimiz de ‘hakkımız var, binayı verin ya da mülkiyetini verin’ değil. Bizim asıl amacımız buradaki meşru maddi haklarımızı versinler ve burayı tarihine uygun bir şekilde restore edip, İzmir’in kültürel değerleri arasına katılmasıdır. Avukatlarımız haklarımız olduğunu söylüyor. Tapu kaynaklarında zaten dedemin ismi geçiyor” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi