Sayfa Yükleniyor...
Medya’da Mülteci Algısı ve Medyanın Mültecilere Yaklaşımı konulu atölye İzmir Çeşme’de gerçekleştiriliyor. Çalıştay aracılığıyla medya mensupları arasında sağlıklı bir iletişimin temellerini atmak hedefleniyor
Basının dili tartışıldı
Medya’da Mülteci Algısı ve Medyanın Mültecilere Yaklaşımı konulu atölye İzmir Çeşme’de gerçekleştiriliyor. Çalıştay aracılığıyla medya mensupları arasında sağlıklı bir iletişimin temellerini atmak hedefleniyor
SULTAN GÜMÜŞ
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu fonlarıyla yürütülen, ‘Mülteci Hakları için Medya ve Sivil Toplum İş Birliği’ beşinci ve son atölyesi 10-12 Aralık 2018 tarihlerinde Radisson Blu Resort – İzmir/Çeşme’de gerçekleştiriliyor. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi ile Gazeteciler Cemiyeti’nin ortaklaşa yürüttükleri bu proje mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık yaratmak ve yapıcı mesajları yaymak suretiyle mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ve yanlış sunumları azaltmak gibi amaçlar taşıyor. 2017 yılında başlayan ve 2019’a kadar sürecek olan projenin diğer atölye çalışmaları sırasıyla Hatay-Adana-Gaziantep ve Bolu illerinde gerçekleştirilmişti.
Proje Koordinatörü Esra Yurt ve Proje Asistanı Görkem Göker, basın mensuplarının kendilerini tanıtmasının ardından açılış konuşmalarına başladı. Projenin amaçlarından bahseden Esra Yurt, “Mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık yaratmak, yapıcı mesajları yaymak suretiyle mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ve yanlış sunumların azaltılmasını sağlamak, Türk medyasıyla sivil toplum arasında daha güçlü bir ilişki kurmak” dedi. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi’nin Gazeteciler Cemiyeti ortaklığıyla projeyi faaliyete geçirdiğini aktaran Esra Yurt, projenin bağlamlarından da söz açtı: “Türkiye, 3,7 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaparak dünyada en çok mülteci kabul eden ülke konumundadır. Medyanın mülteciler konusundaki tavrı, tüm ülkelerde, kamuoyunun ve siyasi karar vericilerinin davranışlarını önemli biçimde şekillendirmektedir. Mültecilerin medyadaki yanlış temsili, onlara yönelik önyargıları tetiklemekte ve iki toplum arasındaki uyumu güçleştirmektedir. Bu bağlamda ‘Mülteciler için Tarafsız Medya’ sloganıyla yola çıktığımız projemiz; mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık yaratmayı, yapıcı mesajlar yayarak mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ve yanlış sunumları azaltmayı, Türk medyasındaki sivil toplum arasında daha güçlü bir ilişki kurmayı hedeflemektedir.”
PROJE NEDEN ÖNEMLİ
Proje Asistanı Görkem Göker ise ‘amaçlarına nasıl ulaşmayı planladıklarını’ kaydederek, “Medyada mültecilere yönelik olumsuz algı yaratan haberleri önlemek, medya ve bu konuda çalışan sivil toplum arasında ortak bir dil oluşturmak amacıyla 7 ili kapsayan eğitimler ve toplantıları gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ayrıca 18 aylık detaylı bir medya taramasıyla, haberlerde mülteci algısını ortaya koyacak raporlar hazırlamayı hedefliyoruz. Son olarak medya mensuplarına, haberlerinde nefret söyleminden kaçınmaya yardımcı olacak bilgilendirici medya kitapçıkları ve çevrimiçi medya servisi oluşturmayı amaçlıyoruz. Proje Şubat 2017’de başlamış olup Ocak 2019’a kadar sürecektir. Proje kapsamındaki iller mülteci nüfusunun yoğun olduğu Ankara, İzmir, İstanbul, Gaziantep, Mersin ve Hatay’dır. Peki, bu proje neden önemli? Medya, konuyla ilgili kamuoyu oluşturan başlıca aktörlerdendir. Mültecilerin yanlış temsili ve haklarında yanlış veya eksik beyanda bulunulması, bütünleşme sürecine zarar vermektedir. Daha iyi bilgilendirilmiş ve hassas medya mensupları iki toplumun entegrasyonunu hızlandıracaktır” ifadelerine yer verdi.
TOPLUMSAL KABUL
‘Suriye Krizi ve Türkiye’deki Güncel Durum’ konulu sunum gerçekleştiren Prof.Dr. Murat Erdoğan da sürekli süreci takip ettiğini vurguladı. Erdoğan, mültecilere istihdam olanaklarının yaratılması gerektiğini, yerel yönetimlerin neler yapması gerektiğini ve çocuklara yönelik ne gibi çalışmaların uygulanması gerektiğini aktardı. Mülteci, sığınmacı ve göçmen ayrımına da değinen Erdoğan, “Ben genelde sığınmacı kavramını kullanıyorum. Onu ise sosyolojik boyutlarıyla ele alarak kullanıyorum. ‘Bir yere sığınmak’ anlamına geldiği için Türkiye’deki mültecilere uygun bir kelime ve kullanılması daha sağlıklı” dedi. Kişilerin mültecileri ‘kabullenmediklerini’ belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “İşin toplumsal kabul kısmı oldukça önemli. Orada bir yerde olmak, bulunduğun toplumla özdeşlemek çok önemli. Sadece bir tarafın çaba göstermesi önemli değil. İki tarafta çaba göstermeli. Bizler kendi ülkemize gelenlere yardımcı olmuyoruz, onları kabullenmiyoruz. Bu yüzden tek taraflı bir çaba söz konusu oluyor. Tüm bu karmaşa elbette basının yanlış bir dil kullanmasına, kavramları karıştırmasına neden olabiliyor.” ‘Gidip ülkelerine savaşsınlar’ diyenlere karşı eleştirilerde bulunan Erdoğan, “Sizler medya olarak korku beslemeden, kavramları da karıştırmadan gerçekleri yazmak zorundasınız” dedi.
ENTEGRASYON HIZLANACAKTIR
4 milyonu geçen sığınmacı sayısıyla Türkiye’nin en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda olması, konunun medya ayağının da önemini artırıyor. Medya, konuyla ilgili kamuoyu oluşturan başlıca aktörlerdendir ve bu aktörün mülteci haberlerine yaklaşımı, politikacıların konuyla ilgili tutumlarını ve ülke halklarının konuyla ilgili fikirlerini doğrudan etkiliyor. Mültecilerin yanlış temsili ve haklarında yanlış veya eksik beyanda bulunulması, bütünleşme sürecine zarar veriyor. Daha iyi bilgilendirilmiş ve hassas medya mensupları iki toplumun entegrasyonunu hızlandıracaktır.
BASININ DİLİ VE MÜLTECİLİK
Mülteci tanımı, Suriye krizi ve Türkiye’deki güncel durum, medyada nefret söylemi gibi konular çeşitli üniversitelerden gelen akademisyenlerin ve sivil toplum temsilcilerinin sunumlarıyla katılımcılara aktarılmaya çalışılacaktır. Projenin uzun vadeli amaçlarından birisi, mülteciler ve zorunlu göç hareketleriyle ilgili olarak İGAM ve benzeri ihtisas kurumlarıyla, değerli medya mensupları arasında sağlıklı bir iletişimin temellerini atmaktır.
Haber Merkezi