- Gündem
- 06.07.2025 09:57
CHP İzmir İl Başkanlığı, İzmir’de 842 okula ‘manevi danışman’ Kur’an kursu öğreticisi atanmasına, düzenlenen basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Açıklamada ‘FETÖ’ ve ‘atanamayan öğretmen’ vurgusu yapıldı
TENZİLE AŞÇI
Türkiye, seçimlerin ardından parlamentoda HÜDA-PAR’ın olması yeniden tartışma konusu haline gelirken geçtiğimiz günlerde İzmir’de 842 ilkokul, ortaokul ve liseye, 'manevi danışman' adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğreticisi, imam, müezzin, vaiz ve din hizmetleri uzmanı atanması, kamuoyunda büyük tepki uyandırdı.
Yapılan atamaya siyasiler, STK’lar, eğitim sendikaları ve vatandaşlardan tepkiler çığ gibi büyürken CHP İzmir İl Başkanlığı konuya ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen açıklamaya CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar ve CHP İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı Burak Kotan katıldı.
ASLANOĞLU: ÇOCUKLARIMIZI UNUTTULAR
Eğitim çağındaki çocukların “cahillik ve gericilikle” mücadele ettiğini belirten İl Başkanı Aslanoğlu, “Onlar parlamaya çalıştıkça, 20 yıldır her yeni bakanla değiştirilen, 2016’ya kadar FETÖ’ye teslim edilen, sonrasında onun boşluğunu doldurmaya çalışan yandaş vakıflarla, tarikatlarla idare edilmeye çalışılan eğitim sistemimizin en büyük kurbanı, maalesef ki bu rüzgarda savrulan çocuklarımız oldu. Bunca çıkar kavgası ve iktidar sarhoşluğu içinde çocuklarımızı unuttular! Yarınlarımızın teminatının ilim, irfan ve çağdaş eğitim olduğunu unuttular. Öğretmenlerimizi ve eğitimin evrensel, bilimin ışığında, ufuk açan ve özgürce düşünen bireyler yetiştirdiğini unuttular” dedi.
“TEHLİKELİ KADROLAŞMANIN ÖNÜ AÇILIYOR
Atanamayan öğretmenleri de hatırlatan Aslanoğlu, atanan “manevi danışmanların” pedagojik formasyonu olmamasına dikkat çekerek “Türkiye günden güne çağdaş eğitimden uzaklaşırken, şimdi de ÇEDES, yani ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ adı altında ‘Manevi Danışmanlık’ sıfatıyla; İzmir’deki her üç okuldan birine, imam, müezzin, vaiz, kuran kursu öğreticisi görevlendirmesi yapıldı. Bu süslü başlıklarla yapılan atamalarla görevlendirilen hiçbir personelin çocuklar, gençler veya eğitimle ilgili yetileri, Pedagojik Formasyonları yok. Bu atamaların çağdaş ve modern bir eğitime koyacağı hiçbir katkı yok. Belli ki, yine belli çevreler iktidara baskıyla iş yaptırıyor. Belli ki, çocuklarına kavuşmayı bekleyen yüz binlerce atanamayan öğretmen yerine, çocuklarımız kullanılarak eğitim dışı ve tehlikeli bir kadrolaşmanın önü açılmaya çalışılıyor. Belli ki, okulların tatile girmesine günler kala şimdiden 2023- 2024 eğitim yılının hazırlığı yapılarak iş oldubittiye getirilmek isteniyor” diye konuştu.
BAKAN TEKİN’E ÇAĞRI
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e çağrıda bulunan Aslanoğlu, tarikat yurtlarındaki istismar vakalarını da hatırlatarak şunları söyledi; “Buradan Milli Eğitim Bakanlığına ve İl Müdürlüğüne soruyoruz; Daha önce KYK yurtlarına yapılan ve atamalar sonrası intihar vakalarının artmasıyla geri çekilen bu uygulama neden yine gündemde? Bu işin eğitimini üniversitede almış rehber öğretmenlerimiz ve psikolojik danışmanlarımız, öğrenci ve velilerimize her türlü desteği zaten verirken, ne oldu da onları yok sayarak konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan imamları, vaizleri, kuran öğreticilerini eğitim sisteminin içine soktunuz? Atanamayan rehber öğretmenlerimizi atayarak bu işi bilimsel yönden çözmek varken, neden görevi din anlatmak, din öğretmek olan kadroları milli eğitim kadrolarının içine, üstelikte denetlemez bir şekilde yerleştirdiniz? Çocuklarını pikniğe götürürken bile velisinden izin alırken, çocukların maneviyatına dokunacağı söylenen bu kadroların, çocuğuna destek vermesi iznini velilerden istediniz mi? Neden ‘manevi danışmanlık’ hizmetini müftülükler bünyesinde açılacak birimlerde vermiyor da, illa ki okulların içinde kadrolaşmaya çalışıyorsunuz? Yurtlarda, vakıflarda yaşanan bunca skandaldan hiç mi ders almıyor, laik eğitim anlayışına vurulan darbelerin bu ülkenin geleceğine vurulduğunu hiç mi anlamıyorsunuz? Milli Eğitimde bunca dert, bunca sıkıntı varken, bu sorunları çözmek, öğretmenlerimizin şartlarını iyileştirmek, atanamayan öğretmenlerimizle boş geçen dersleri doldurmak yerine, neden tepki çeken, bilimsel başarıya katkı koymayan, hatta yeni tartışma ve sorunlara yol açacak olan bu uygulamada ısrar ediyorsunuz? Yeni Milli Eğitim Bakanına sesleniyoruz. İzmir’de velilerimizi, öğretmenlerimizi ve en önemlisi çocuklarımızı endişelendiren, eğitim sistemimize yeni sorunlar getirecek, okullarımızda ayrımcılığa ve liyakatsizliğe yol açacak bu projeden derhal vazgeçin. CHP olarak, bu oldubittide ısrar edilirse, her aşamasını yakından takip edeceğimizi, velilerimiz, sendikalarımız ve öğretmenlerimizle birlikte mücadeleden vaz geçmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyor, iktidarı aklıselim davranmaya çağırıyoruz. Hiç kimse bu açıklamamızı farklı yönlere çekmesin. Diyaneti kuran, din ve vicdan özgürlüğünü savunan, belediyelerinin camilerin bakımını yaptığı partinin mensupları olarak, tek derdimiz çocuklarımızın geleceği, okullarımızın çağdaş eğitimin yuvası olmasıdır.”
UÇAR: ÇOCUKLARIMIZI EHİL OLMAYANLARA TESLİM ETMEYECEĞİZ
İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar ise, “Biz Anneler çocuklarımızı; aldığı eğitimden, güvenilirliğinden emin olduğumuz öğretmenlerimizin irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştireceğine olan inançla, içimiz rahat bir şekilde okullara gönderiyoruz. Adına "Manevi Danışmanlık" denen bu sistemle, çocuklarımızı; öğretmenlerimizin aldığı eğitimi almamış, çocuğumuzun dünya görüşünü bilmeyen, sadece, din üzerine eğitim almış kişilere emanet etmek istemiyoruz. Özgür bir ülkede yaşıyoruz. Dini kadrolardan destek almak isteyen herkes müftülüğe, camilere zaten kendisi baş vurabiliyor. Bunun önünde hiç bir engel yokken, ısrarla okullarda dini eğitim almışlardan oluşan kadroları zorlamak, ne eğitimle, ne de özgürlükle bağdaşmamaktadır. Okullarda çocuklarımıza bu desteği veren rehber öğretmenlerimiz, isterlerse de manen destek olacakları din öğretmenlerimiz zaten var. Bu proje okullarda tarikatların, yandaş vakıfların kadrolaşacağı ve çocuklarımızın, psikolojik olarak baskı altına alınacağı korkusunu uyandırmaktadır. Bizler, hem bir veli, hem de bir Anne olarak çocuklarımızı bu kadrolara teslim etmeyeceğiz. Bu korkutan, ayrıştıran ve dayatılan uygulamanın, geri çekilmesi için tüm kadınlarla birlikte mücadele vereceğiz. Çocuklarımız en değerli varlığımız, onları sonuçlarının ne olacağı belli olmayan bir uygulamaya ve eğitimsiz, ehil olmayan kadrolara asla teslim etmeyeceğiz” ifadelerinini kullandı.